Odamda oturup dedektifcilik planlatı yaparken aklıma gelen fikirle bilgisayara koştum.
Araba kiralama sitelerinden birine girdim ve araba kiralamaya karar verdim. Ehliyet olmadığı için büyük bir sorundu bu. En sonunda burak adında genç bir otokiralama servisinden siyah mat bir Scrıcco kiraladım. Çok kararlıydım yarın kesinlikle onu takip edip nereye gittiğini öğrenicem.
Arabayı alıp yol üzerinde pusu kurdum. Evet resmen ümite pusu kurdum. Eğer beni aldatıyorsa kesinlikle onuda kozoda mahfedicektim.
Bi dakka ya. Benim böyle bir yetkim yoktu ki sonuçta bu mal benim sevfilim değildi.
Asıl konu planımın kusursuz olmasıydı.Telefonumu cebimden çıkarıp ümiti aradım
-Alo ümitcim ben bugün melis de kalıcam haberin olsun
-Banane
Banane mi? Resmen başımdan aşşağıya buz gibi su döktüler.
-Şey yani bugün ev sen ve berke emanet grişe bakın.
Telefonu kapattım. Daha fazla konuşursam sesim titrer ve ben konuşamazdım.
Yaklaşık bi üç saat arabada bekleyip sigara içtikten sonra sinirlenmeye başlamıştım.
Hatta bi ara kendi kendime konuşmaya ve eleştirmeye bile başladım.
"Aptal müge. Ya takip etmek senin neyine be! Sabırsız bi ruh hastası olduğum ortadaydı işte. Bırak ne hali varsa görsün işte sanane ya sanane! Malsın sen mal!
Bu şekilde kaptırmış kendime küfürler ederken ümitin arabası ufukta görüldü. Hızla eğilip geçmesini bekledim ve geçtikten sonra mesafemi koruyarak takibe başladım. Bir saat kadar bi yol kat edttikden sonra tarlabaşına geldik. Okadar iğtenç biryerdi ki burası burda ne yaptığını anlayamadım. Arabayı caddeye sokmayıp girişte biyere bıraltı ve indi. Bi kaç araba arkasında bende durmuş onu izliyordum. Yürümeye başladığında arabadan inip takibe koyuldum.
Yollar okadar berbattıki sürekli olarak ayağım burkuluyordu.
Aslında şuan tamda burdaki tabloya uygun gözüktüğümü fark etmiştim.
Siyah dar kotum siyah askılı bir bluzum ve deri ceketim. Bütün bunları tamamlayan siyah deri botlarım. Çanta taşımayı pek sevmezdim. Arabada kalması daha mantıklı gelmişti. Ümitin ara sokaklardan birine girince bende peşinden girdim. Kapkaranlık bir sokaktı burası. Binaların camlarının olmadı gereken yerde tahta kalaslar ve duvarlarında spreyle çizilmiş desenler vardı. Sokağın sonundaki "TAVRA" tabelası bulunan eski bina dışında sokakta ışık adına birşey yoktu.
Sessizce ümitin peşinden gittim. Ümit binaya girmişti. Peşinden kızlı erkekli tuhaf kılıklarda olan insanlarda girmişti. Tahminen bir kafeydi ya da bar.
Derin bir nefes aldım. Bu işi öğrenmem lazım Bir adım attom endişe içinde.
İkinci adımım daha cesurdu. Haddinden bile fazla cesur.
İçeriye girdiğimde ilk başta loş ışıklı bir bar la karşılaştım.
Fazla loş. Etrafta yarı çıplak dolaşan birsürü kız vardı.
"Yabancı olduğunu belli etme müge hadi" İçimden sürekli tekrar ettiğim şey buydu.
Ümit neredeydi acaba?
Bara doğru ilerledim. Bikaç gözde beni takip ederek bara baktı. Umursamamaya çalıştım. Taburelerden birine oturdum.
Gayet iyi gidiyordum. Şimdilik.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
REHAVEYH
ChickLitMerhaba öncelikle ilk defa yazıyorum ve lütfen bir kez bile olsa göz atın belki ilginizi çeker :) Bu arada arkadaşlar "Rehaveyh akıl hocası veya Hocam "anlamına gelmektedir:)