Bolca yorum yapıp bizi sevindirebilirsiniz mesela🐞
-
Sabah çıplak bacaklarına değen perde ile gözlerini araladı. Annesinin gül bahçesindeki renk renk güllerin kokusu usulca pencereden içeriye giriyor, esinti ile birlikte yumuşak mis gibi koku burnuna doluyordu.
Sinek ısırığı olan yanağını huysuzca kaşıyıp yastığını ters çevirdi ve soğuk olan yüzeyine bastırdı kafasını. Esinti çok güzeldi. Sert değildi, yavaş da değil. Hafif soğuk, tüylerini ürpertecek kadar hoştu. Çıplak bacaklarını örtüsüne sürtüp gözlerini kırpıştırdı. Uyumak istese de bir kez uyanmıştı artık. Bu nedenle oflayarak örtüsünü tekmeledi ve sırtüstü döndü yatakta. Aşağıdan gelen tıkırtılara bakacak olursa annesi çoktan uyanmıştı ve kahvaltıyı hazırlıyordu. Kuruyan dudaklarını yalayıp açılan göbeğini kaşıdı ve "Sizden nefret ediyorum sivri sinekler." diye huysuzlandı.
Bu sırada hemen ilerideki kapı açılmış, Jungkook şortu ve üzerine giydiği dar bir tişörtle görünmüştü. Kendisini farkettiğinde "Günaydın." diyerek gülümsemişti fakat Taehyung kafasını onun oldukça kaslı baldırlarından kaldırıp karşılık vermesi biraz uzun sürmüştü. Jungkook muhtemelen banyoya giderken esmer olan iç çekip aklındaki aptal düşünceleri kovmaya çalıştı.
Ablasının sevgilisinin baldırları hakkında düşünmek pek hoş değildi. Eğer ablası bunu öğrenseydi kendisini bir güzel dövebilirdi.
"Facciamo colazione!" (Haydi kahvaltıya!) annesinin sesiyle uyuşukça kımıldandı. Duvardaki ahşap saatine baktığında on civarı olmasıyla ayaklandı. Normalde bu kadar erken kahvaltı yapmazlardı ama Jungkook geldiğinden beri pek de sorgulamıyordu bunları.
"Berbat görünüyorsun dostum." dedi kendi kendine. Saçları karman çormandı. Yüzü puf gibi şişmişti ve dudağının bir yanından akıp kurumuş olan saylasını görebiliyordu. İlk önce üstünü değiştirmeliydi çünkü kahvaltıdan sonra dışarıya çıkacaktı. Bu nedenle hızlıca askılısını ve şortunu çıkardı. Onları önemsemeden bir kenara fırlattığında sponge bob baskılı baksırıyla eğilip çekmecesini ve dolap kapaklarını açtı.
Giyim tarzı sınır tanımayan biriydi. Vintage pantolonlar, kazaklar ve şapkalar bir yana ateşli sayılabilecek deri montları, dar pantolonları vardı. Arada gizlice aldığı iç çamaşırları ise küçük bir sırdı. Kıyafetlerinin içine giydiği feminen kilotlar hatta desteksiz, düz ve hoş renkli sütyenler kendisini daha seksi hissetmesini sağlıyordu. Üzücüydü ki bunları paylaşacak bir sevgilisi yoktu.
Beli ince fakat bacakları bol gelen jeansı çekip aldı. Üzerine sade beyaz, ortasında 'i feel so vintage' yazan dar tişörtü çıkardı. Çekmecede duran iç çamaşırlarına dudak bükerek baktı. Aralarından en sadesini giyebilirdi. Hızlıca baksırını çıkarıp onu da yatağın köşesine fırlattığında pastel mavisi kilodu bacakları arasından geçirdi ve yanlarından tutup iyice yukarıya çekti.
Alt dudağını ısırıp yan döndü ve odanın köşesindeki ayaklı aynaya baktı. Bacakları şimdi daha da uzun ve hoş görünüyordu. Kalçaları arasına giren kilodu ise gözükmüyordu. Kalçaları gerçekten oldukça dolgundu ve de yumuşak. Nasıl olduğunu hala anlamış değildi. Ekstradan bir özen göstermiyordu çünkü.
Kapı birden açıldığında kafası aniden oraya dönmüş ve Jungkook şaşkınlıkla kendisine bakarken ne yapacağını şaşırmıştı.
"Ah, ben...Annen seni çağırmamı istedi ve ben de uyuduğunu düşündüm, çok üzgünüm." gözlerini farklı bir yere çevirip birkaç özür daha diledikten sonra kapıyı kapatmıştı.
"Aman Tanrım." Taehyung bu şekilde yakalanmanın verdiği utançla kalakalmıştı. Dün de Jungkook onun iç çamaşırlarını görmüştü. Neden kendisini sürekli bu anlarda yakaladığını yakınarak tişörtünü üzerine geçirdi. Ardından jeansı giyip tişörtünün eteklerini içine soktu. Utanılacak pek bir şey yoktu aslında ama yemi tanıdığı birine karşı böyle yakalanmak istemsizce yanaklarının kızarmasını sağlıyordu.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Change Your Mind ; TaeKook
Fiksi Penggemar"Valente," Jungkook kafasını çevirdi ve gözlerinin temasını kesti. "Bu çok yanlış."