29

3.8K 235 89
                                    

[Olgu]

Kafam karışık.

Ciddiyim kafam aşırı karışık. Sanki biri beynimi elleri arasına alıp kulak memesi kıvamına gelene kadar sıkmış ve sonra yeniden kafatasıma sokmuş gibiydi. Ne yapacağımı bilmiyor ve saatlerdir tavanı izliyordum.

Rüzgar ile uzun süredir tek kelime bile etmiyorduk ve beni görür görmez kaçacak delik arıyordu. Daha kötüsü onu görünce ben de kaçacak delik arıyordum. O şu anda benim odamdayken ben ise oturma odasındaydım. Karnımda sıcak su torbası görevi gören Lupin'e sarıldım ve kafasından öptüm.

"Keşke senin gibi olsam Lupin". Kendi kenime konuştuğumda beni anlamış gibi bana döndü ve dilini çıkardı gülümsedim ve burnundan öptüm.

"Abi biz çıkıyoz annemiz evde olmadığımızı fark etmiş. Aşağı kattan Sevilay teyze söylemiş". Tuğkan ve Tuğberk bavulları ile koridorda gözükünce kafamı salladım. Miraç ve Burak dün gece çıkmışlardı şu anda evde ben Rüzgar Burak ve Miraç vardık ve Burak bavulunu hazırlamıştı bile.

Sıkıntıyla bir nefes daha verdim ve telefonumu alıp amaçsızca Instagram'da gezinmeye başladım. Bu insanlar... Ne kadar mallar aq.

Bir süre sonra sıkılıp şarkı dinlemeye karar verdim. Ama tek bir sorun vardı kulaklık şu anda üst kattaydı ve oraya gidersem Rüzgar kesinlikle rahatsız olurdu.

Şey. Gailba mutfakta su içerken onu gördüğümde bardağı elimden düşürüp sonra koşar adımlarla tuvalete kaçtığım ve onu takip eden iki saat boyunca orada durduğum içindir. Ama bunun konumuzla alakası yok o kulaklığı almak istiyordum. Veya sadece onu bir saniyecik görmek.

Sıkıntı ile kalktım. Zaten üstüme çöken yorgunluk hissiyatı beni yeterince zorlarken şimdi de bu. Cidden evren sınanıyor muyum?

Kafamı öne eyip yürümeye başladığımda çarptığım beden ile duraksadım ve kafamı kaldırdım neyse ki Gürkay'dı.

"Ben de seni arıyordum". Dedi düşünceli bir şekilde. Durdum ve tek kaşımı kaldırdım beni koridorun diğer tarafına kadar çektikten sonra durdu ve kulağındaki tek kulaklığı çıkardı. Giydiği siyah boğazlı kazağı düzelttikten sonra "Rüzgar bende kalabilir" dedi. Dur biraz... Ne?

"Nasıl yani?" Alnına elini vurdu ve biraz anlamam için zaman tanıdı. Anlamadığımı gözümden bilmiş olacakki "Öğrenci evine gitmek yerine diyorum bizde diyorum kalabilir diyorum hani diyorum babam benim en erken iki ay sonra gelecek hani evde genelde tek oluyorum ya hani?" Gereksiz sarfettiği cümlelerden sonra yüzüme anlamış gibi bir ifade takındım.

"Tamam kalsın benim için iyi olur ama nasıl ikna edeceksin?" Güldü ve "O işi sana bıraktım" dedi. Yutkunup kafamı iki yana salladım onunla bundan sonra iki kelimeden fazla konuşabileceğimi sanmıyordum.

"A-asla olmaz". Güldü ve elini omzuma koydu. Acaba... Ona aşık olduğumu çok mu belli ediyordum?

"Geçicek Olgu bütün bunlar geçince elinde onun kalmasını sağlamalısın". Of işte, biliyordu ne hissettiğimi. Mahçupça yere bakıp kafamı salladığımda dişlerini göstererek gülümsedi.

"İkna edince ararsın". Kafamı yeniden salladığımda bavulu ile dışarı çıktı. Artık evde üç kişiydik.

Onunla ne kadar çabuk konuşursam o kadar çabuk iş biterdi. Ve hoşgeldin karnındaki karıncalanma hissiyatı. Hoşgeldin soğuk soğuk terleyen ellerim. Hoşgeldin buz kaplı kalbimde kıvılcımlar yaratan çocuk.

Sır {BxB}Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin