34

3.3K 196 96
                                    

[Olgu]

Ellerim titriyor... HASİKTİR ELLERİM TİTRİYOR.

Ne yapacağımı bilmeden beş dakika önce elimde olan telefonu alıyorum ve mesajları yeniden okuyorum. Cidden bunları mı yazdık biz? Kalbimdeki kelebekler daha hızlı uçuyor ve hafif bir gıdıklanma hissiyatı uyandırıyor.

O beni yanına çağırdı.
Beni.
O.
Çağırdı.
Yanına.
B

eni beni.
Bihterini.

Telefonu yavaşça yere bırakıyorum. Şu anda sevinmem gerekirdi ama ben yatakta sırt üstü uzanarak aptal aptal tavanı izliyordum. Bütün beyin fonksiyonlarım devre dışı gibi. Kalbim ağzımda atıyor ve sesi kulaklarımda uğulduyor. Yarın ikimiz yalnız kalıcaz. Bu fikir cidden iyi bir fikir mı bilmiyorum ama hoşuma giden bu sanırım. Tabi umarım Gürkay ve Burak'da bizimle olur çünkü onun yanında olmak beni yeterince zorlarken bide onun yanında yalnız olmaz...

Bende öyle bir göt yok.

"Oğlum yemek hazır". Anneannem aşağıdan seslenince oflayarak kalktım ve ilk önce Nisa'yı çağırmak için odasına kapıyı tıklatmadan girdim. Tamam bu normal bir aile için sorun olabilir ama o özel bir şey yaparken kapıyı kitlerdi.  Yatağında cenin pozisyonunda yatıyor ve şarkı dinliyordu. Beni görünce kulaklığını çıkardı ve yüzüme boş boş bakmaya başladı.

"Yemek hazırmış". Kafasını salladığında kapıyı kapatıp aşağı inmeye başladım. Mutfaktan gelen tavuk kokusunu burnuma çektim. Eski evimize özgü olan bu kokuya karşı yavaşça mutfağa doğru girdim. Anneannem kısa beyaz saçları yemeğe dökülmesin diye bandana ile arkaya yatırmış salata için limon sıkıyordu. Son günlerde onunla doğru düzgün iletişim kuramadığımı fark ettim. Anneannem benim için değerliydi.

Arakasını dönüp beni gördüğünde gülümsedi ve ellerini önündeki önlüğe sildi.

"Aç mısın yavrum. Sevdiğin yemeği yaptım kızarmış tavuk". Yüzündeki mimikler içimi ısıtırken küçük bir çocuk gibi kafamı salladım ve yerime oturdum.

"Dersler nasıl?"

"İyi anneanne kurtarmaya çalışıyoruz". Sıçtım, bok gibi demek yerine kullandığım kelimlere karşı "Hayırlısı olsun bakalım" dedi.

İnşallah anneannecim inşallah...

"Var mı sevgilin?" Yandan sırıtarak sorduğu soruya karşı duraksadım. Hayır desem başıma bela alırdım. Tabi evet desem de başıma bela alırdım. Soruyu cevapsız bıraktığımda "Hadi hadi vardır" dedi bu sefer.

Anneanneciğim lütfen bir de sen zorlama.

"Yok anneannem valla yok". Anneannem fırından tavuğu çıkartıp yuvarlak masanın ortasına koydu ve eldivenleri yerine yerleştirirken "Oğlum, nasıl erkek arkadaşın olmaz?" dedi. OFFFFFFFF.

"Anneannem bak valla yok yeminlen yok iki gözüm önüme aksın yok şuradan şuraya gitmek nasip olmasın yok eğer varsa beni eşek sudan gelinceye kadar dövün ama yok getirin Kur-an'a el basayım öyle diyeyim yok 8/25 bana işkence edin yine yok derim sana diyorum ben benim sevgilim kız erkek ayrım farkı gözetmeksizin yok yan-"

"Ay tamam, tamam evladım bir soru sordum Huriye teyzen gibi maşallah bir başladın sanırsın hukuk karşısındasın. Tamam yoksa yok". Kadın benden bezmiş gibi konuşup yanıma oturunca yanağından bir makas aldım. Hareketimi onaylamaz şekilde bakıp önüne döndüğünde Nisa hayattan bezmiş adeta 'Yok mu beni silken' diye haykıran surat ifadesi ile mutfağa girdi ve sessizce yerine oturdu. Anneannem Nisa'ya dönüp "Ne kadar istersin yavrum?" diye sorduğunda Nisa "Hepsini" diye cevap verdi. Anneannem kaşlarını kaldırıp indirdi ve olayın ciddiyetini sorgular gibi bana baktı. Ben ise ona dudak büzerek yanıt verdim.

Sır {BxB}Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin