56

2.5K 156 112
                                    

{Olgu}

"Al şu buz torbasını Berkay evladım. Gençken de böyleydiniz siz, yerinizde duramazdınız". Anneannem elindeki buz torbasını Berkay abiye uzatırken bir bir küçük tayfa ve Dilşat ile Miraç'ın kardeşleri dizilmiş götü başı dağıtmış olan adamı izliyorduk.

Miraç'ın kardeşleri Ege ve Ece Rüzgar'ı görür görmez 'Pamuk şeker abi!' diyerek üstüne atlamıştı. Şimdi ise Ece benim saçlarıma kurdeleler takarken Ege'de Rüzgar'ın saçlarını örüyordu. Buna bile tepki veremeyecek kadar garipsemiştik Berkay abinin yaptığı şeyi.

Bizim ailelerimiz eskiden beri çok yakınlardı, sadece hepsinin yapacak bir işi olduğu için zaman geçirmekte sıkıntılıydılar.

Anneannem hepsinin annesi gibi başlarında dikilip onları bir süre süzdükten sonra "Aç mısınız?" demişti.

Bizim jenerasyon ve bizim bir üst jenerasyon da aynı anda 'evet!' diyince anneannem sırıttı ve "Hiç büyümüyorsunuz" dedi.

Orta yaşlardaki kadın ve adamlar yan yana gelince bir anda çocuğa dönmüştü. Biz de bunu ağzımız açık izliyorduk.

Dilşat'ın annesi Aylin hanım yere oturmuş Burak'ın annesi ile büyük ihtimalle lise yıllarının dedikodusunu yapıyordu. Dilşat annesinin daha önce hiç dedikodu yaptığını görmediği için ağzı açık onu izlerken ortama yabancı olan Cenk bey yani Dilşat'ın babası insanları bir kenarda izliyordu. O da bizim gibi şaşkındı. Çok şaşkındık...

"Hadi ama kalksanıza saat kaç oldu yardım etmezseniz nasıl hazırlayayım onca yemeği". Anneannem içeriden bağırınca büyük ihtimalle buna alışık olan bir üst jenerasyon ayağa kalkıp içeri hareketlendi.

"Uğur sen buraya gel". Dilşat kardeşini cağırdığında Uğur elindeki telefondan gözünü ayırmadan "Olur" dedi. Çocuk on iki yaşında olmasına rağmen aşırı telefona bağlı yaşıyordu. Önüne dökülen kahküllerini çekip koltuğa yeniden oturan çocuğa karşı yeni farketmişlik hissi ile saçımla oynayan çocuğa baktım. Bana sevimli sevimli bakıp "Saçların çok güzel Olgu abi" demişti.

İçimdeki babalık hissi ile çocuğu kollarından tuttum ve yanıma oturtup ona döndüm. Çok tatlı gözüküyordu.

"Olgu abin seni gıdıklasın mı?" Kafasını iki yana gülerek sallayınca ellerimi yavaş yavaş ona uzattım ve kollarının altından tutup gıdıklamaya başladım.

Çocuklar biraz salak olduğu için gıdıklanmasalar bile öyleymiş gibi yapıp katıla katıla gülebilirdi. Aynısını yapan Ece'ye karşı arkadan belime dokunan el ile kaskatı kesilmiştim.

"Ben seni gıdıklayayım mı?" Rüzgar arkamdan konuşup yeniden tikime dokununca ağzımdan istemsiz bir şekilde küfür çıkmıştı.

"Çok ayıp Olgu, kardeşlerimin yanında bir de". Miraç Ege'nin kulağını kapattı ve dizlerinin üstüne oturttu. Ege hoşnutsuz biçimde kıpırdanıp "Ama, ama ben pamuk şeker abinin saçlarına bakmak istiyorum" demişti. Miraç kaşlarını çatıp ilk bana sonra Rüzgar'a baktı. Kardeşlerine karşı her zaman kıskanç olmuştur zaten.

"Ulan göttenbacak, benim saçım saç değil mi?" Ece ona dönüp kaşlarını çattı ve dudaklarını büzdü.

"Senin saçların pişmaniye gibi abi! Olgu abimin saçları çok güzel". Güldüm ve kafamı sallayıp "Evet benim saçlarım çok güzel" dedim. Ece kıkırdadı ve abisine döndü. Onlar birbiriyle ilgilenirken arkamı dönüp Rüzgar ile bir şeyler konuşan Ege'yi dinlemeye başladım geçen gün kaybettiği oyuncağını anlatıyordu. Rüzgar ise kaşlarını kaldırmış onu dinliyor ve dediği her şeyde ayrı bir mimik sergiliyordu.

Sır {BxB}Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin