58

2.3K 160 50
                                    

{Olgu}

Annem bizimle kalmayı kabul etmiş ve diğer aile bireyleri ve Saniye teyzeyi anneannem evlerine bırakmıştı. Bir saattir annemle konuşuyorduk. Yanımda oturan Rüzgar omzuma kafasını koymuş bizi hafif bir tebessümle dinliyordu.

Ben bu ortam için o kadar çalışmıştım ki, yani bilmiyorum mutluluk için o kadar çalışmıştım ki geldiğini görmek çok hoşuma gidiyordu.

Odadaki insanların yarısının uyuklamaya başladığını gören annem gülümseyip "Hadi odalarınızı göstereyim, yarın da erkenden kalkar kahvaltı falan yaparız" diyip ayağa kalkmıştı. Kahvaltı takıntısı vardı genelde sabahın erken saatlerinde gelen sosis kokusu ile uyandırdık.

Kafamı sallayıp Rüzgar'ı kaldırdım ve diğerlerine baktım. Uyuklayan Dilşat'ın kafası Tuğkan'ın omzuna düşmüştü bu yüzden kıpırdayamayan Tuğkan "Allah aşkına biri şunu alsın tuvaletin var kalkamıyorum" diye cidden kasılmış bir ifade ile konuşmuştu.

Miraç bir anda Dilşat'ı çimdikleyince kız çığlıkla uyanıp "Bunu yapan kimse ben onun yedi ceddini soluksuz ve beş ker- Arzu teyzecim merhabalar". Kafasını kaşıyıp Miraç'a öldürücü bir bakış attı.

Burak dizine yatmış Gürkay'ın kafasını okşadıktan sonra "Biri şunu üstümden alabilir mi, bacağım uyuştu?" Demişti.

Tabi bunlar olurken. Rüzgar asla rahat durmuyor boynuma kafasını sürtüyor, bacağıma elini koyuyordu. Her hareketinde tüylerimin diken diken olmuştu. Ve buraya neden geldiğimizi çok çok çok iyi hatırlatıyordu.

"B-biz yukarı çıkalım en iyisi". Gereksiz şekilde kekelerken Rüzgar'ı da kaldırıp bileğinden tuttuğum gibi hızla üst kata çıkmaya başladım.

Arkamda kıkırdayan Rüzgar dikkatimi dağıtırken odayı bulmak için son beyin hücrelerimi öldürerek boş olan ilk odaya girdim.

Artık bu oda bizimdi.

Bileğinden tuttuğum çocuğu kendime çekip "Yaramazlık yapıyorsunuz Rüzgar bey". Dediğimde dişlerini göstererek gülümsedi. Göğsüme bir elini koydu ve dişlerinde dilini gezdirdi.

"O zaman, yaramazlık zamanı demektir Olgu bey" dudaklarıma dudaklarını kapayınca titreyerek karşılık verdim. Cidden nasıl beni deli edeceğini biliyor ve uyguluyordu.

Dilimi dudaklarında gezdirip "Acilen çantamızı bulmalıyız" diye kesikçe konuştum. Kafasını sallayıp benden ayrıldı ve kapıya yöneldi.

Beynim dönerken kendimi yatağa attım. Kısa süre sonra elinde çantalar ile gelen  Rüzgar elleri titreyerek çantayı açmaya çalışıyordu. Heyecanlandığında elleri titrerdi.

"Siktiğimin çantası!" Pes edip bana atınca kıkırdayıp çantanın fermuarını açtım ve içinden ihtiyacımız olan şeyleri çıkardım.

Rahatlamış gibi kendini yatağa atan Rüzgar'ın üstünde yerimi alıp ıslak dudaklarımı boynunda gezindirmeye başladım. İnleyerek alt tarafını bana sürtünce daha fazla dayanamayan ağını düşünerek "Bir an önce asıl olaya geçebilir miyiz? Şuracıkta gelicem yoksa."

Gülüp kafasını sallayarak beni altına alıp tişörtümü çekiştirmeye başladı. Nefes almayı unuttuğum o saniyelerde bir anda durmasıyla ona döndüm.

Sır {BxB}Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin