44

3.3K 245 210
                                    

[Olgu]

Evet buradayım... Ve o günün ardından 3 gün daha geçti. Böyle bir şey olsa sevinirim sanıyordum ama tam tersine şu anda ruh gibiyim çünkü ne sikim yapacağım hakkında en ufak bir fikrim bile yok. Günden güne beni yiyip bitiren bu gerçeğe karşı bunu kimseyle paylaşmamamda işin daha da bok olan hali. Çünkü onlar hep Rüzgar'ın yanındalar. Şu anda Miraç'ın sırasında oturmama rağmen o bile Rüzgar ile benim sıramda. Cidden ne yapmamı bekliyorlar? Bu iş sabrımı taşırmaya başlıyor.

Ellerimdeki sargılar ve ayağımdaki sargıyı bile sormadılar. Sürekli ama sürekli onun yanındalar. Benim... Benim fikir almaya ihtiyacım var ve Miraç derslerde bile beni takmıyor. Daha kötüsü Dilşat tam bir şey diyecekken onu susturuyorlar. Gerçekleri bilmek çok güzel olsa da sırtımda çok yük var gibi hissediyorum. Ayağa kalkamadığım için yanlarına zar zor gidiyorum ve gittiğimde beni takmıyorlar bile.

Hala korkak gibi davranmanın acısını çekiyorken zil çaldı ve son derse resmi olarak giriş yapmış olduk. Miraç yanına oturur oturmaz defterini ve kalemlerini çıkarttı. Resim yapmaya başlayınca derin bir nefes verdim. Bu onun iletişime kapalıyım hareketliydi çünkü.

Zaten Rüzgar bile bana bakmıyordu. Ne zaman göz göze gelsek soğuk bir şekilde gözlerini kaçırıyor ve başka bir yere odaklanıyordu. Onu üzgünken görmek yetmezken iletişim için attığım her adım onu benden bir adım daha uzaklaştırıyordu. Üç gündür varlık içinde yokluk çekiyordum.

İşin daha kötü tarafı evde Nisa'da benimle ilgilenmiyor odasından tüm gün çıkmıyordu. Sanki evren bana 'Bu işte yalnızsın' der gibiydi.

Derin bir of çektim ve derse odaklanmaya çalıştım. Gerçi bir bok anlamıyordum ama denemeye değerdi.

*

Çıkış zili çalınca ayağa kalktım ve yavaş yavaş çıkan arkadaşlarımın yanına gittim. Rüzgar beni görür görmez hızla ortadan kaybolurken diğerleri beni umursamadan kapıya yöneliyordu.

"Bekleyin! Lütfen konuşmaya ihtiyacım var". Çaresizce konuştuğumda Dilşat dayanamayarak "Durun bari şu mala bir şey diyim üç gündür bekle bekle şiştim yemin ederim" Dilşat durunca diğerleri de durdu ve hepsi yeri izlemeye başladı.

"Olgu. Anlamıyor musun? Bu işte yalnızsın". Devamını getirecekken kolundan tutulması ile susmuştu. Arkadaşlarım sınıftan tek tek çıkarken sınıfın ortasında tek ben kalmıştım. Yavaş hareketlerle eve yürümeye başladım.

*

Sonunda eve ulaştığımda kapıyı anahtarla açıp sessiz eve girdim. Duyulan tasma sesi Lupin'in buraya geldiğini gösteriyordu. Tavada kafasını merdivenlerden gösteren Lupin'e güldüm. Son günlerde üzgün olduğumu bilir gibi yanımdan ayrılmıyordu. Hemen gelir bacaklarıma doladığında güldüm ve başını sevdim.

"İlgi mı istiyorsun sen?" Onaylar gibi uzattığım elimi yalayınca sırıttım. Sonra aklıma Lupin'i aldığımız gün geldi. Ve sonra defterde yazılanlar... Ne yapıyordum ben! O çocuk benden cevap beklerken ben karamsar havalara bürünmüş aptal aptal tavır alıyordum...

"Üzgünüm Lupin ilgi isteyen biri daha var. Uzun zamandır". Elimi onun üzerinden çekip doğruldum ve yeniden kapıya yöneldim. Soğuk havada üstümde ceketsiz çıkmamı umursamadan yürümeye başladım. Tabi hızlı bir yürüyüş değildi ama on dakikaya orada olurdum herhalde.

Sır {BxB}Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin