9

1K 87 12
                                    

Jimin

Kahvaltım bitmiş, elimi yıkamak için lavaboya gelmiştim. Tam elimi yıkarken Yoongi hyung gelmiş ve arkasından kapıyı kapatmıştı. Bunları yapışını aynada görmüştüm.

Elimi peçeteyle kurutup ona döndüm. "Bana ne söyleyeceksin?"

"Jung Hoseok, başka bir deyişle abin ve benim patronum, seninle evlenmemi istiyor."

"Pfft!" Gülmemeye çalışırken o hâlâ bana ciddi bir şekilde bakıyordu. Durumun ciddiyetini kavrayıp mırıldandım. "Ne hakla böyle bir şey diyor ki?"

Ofladı. "Bilmiyorum. Bir konuşsan evlenmememiz için ikna etsen olmaz mı?"

Başımı olumsuz anlamda salladım. "Onunla konuşacağıma seninle evlenirim daha iyi."

Yoongi karşı çıkıp bana yaklaştı "Saçmalama Jimin! Bir şeyler yap, o senin abin!"

Tekrar başımı ve parmağımı havada salladım. "Onunla siksen konuşmam."

Volta atmaya başlamıştı, sinirlenmiş gibiydi. "Ne yani seninle mi evleneceğim?"

Sakinlikle söylendim. Ancak içimde bir gerginlik vardı. "Sadece aynı evde kalacağız. Kimsenin haberi olmaz."

Olduğu yerde durdu ve bana döndü. "Ne kadar kolay söyledin. Benim patronum olmadığını bilmiyorsun sanki. Öldürür beni."

"Ne korkak adamsın."

Bana yaklaştı. "Diyene bak! Daha onunla konuşamıyorsun!" Bir süre öylece düşündü. "Jungkook sana ne kadar kırılır bir düşünsene."

"Jungkook'u sakın bana kullanma!" İleriye gitmeye başlamıştı.

Tam o sırada kapı açılmıştı. "Niye Jungkook kırılıyormuş?"

"Taehyung-"

İkimize bakıp duruyordu. "Neler dönüyor hyung?"

"Sonra konuşalım."

"Neler dönüyor dedim."

Sinirle bağırdı. "Sana sonra konuşalım dedim!" Sinirle çöpü tekmeleyip yere düşürdü ve lavabodan çıktı.

Taehyung bu sefer bana döndü. Tam lavabodan çıkacakken bileğimden tutup durdurdu.

Ona dönüp tereddütle konuştum "Senden bir isteğim var."

Tek kaşını kaldırıp bileğimdeki eliyle yavaşça kendine çekti.

"Öncelikle şunu bilmeliyim. Jung Hoseok senin patronun mu?"

Gözlerini kıstı. "O kim? Tanımıyorum."

Sanırım bu gizli kalması gereken bir şeydi.

"Neyse boşver Taehyung." Bileğimdeki elini sıkılaştırınca kaşlarımı çattım.

O sırada Jungkook gelmişti. "Ne yapıyorsunuz kaç saattir? Hani beraber sıçsanız tamam diyeceğim. Ama sadece elinizi yıkamaya geldiniz."

Bileğimdeki elinden kurtulup lavabodan çıktım. "Yoongi hyung gitti mi?"

"İşi varmış, gitti."

"Bizimde işimiz var. Gidelim." Hızla masaya yürümeye başladım.

"Bir şeyler dönüyor. Seninle ne konuştuysa Yoongi sinirli gözüküyordu."

Onu duymazdan gelip çantamı aldım. "Jungkook az laf çok iş. Acelem var."

Mızmızlandı. "Bana söylemeyeceksin değil mi?"

"Marş marş!"

Bir taksi durdurup kapıyı açtım ve girdik.

Acilen Hoseok piçini bulmalıydım.

Ve Taehyung'tan bu yüzden yardım isteyecektim ancak daha onu tanımıyordu bile.

Tanrım...daha ne olabilirdiki? Sanki pembe dizi anasını satayım.

Daddy!!/Vmin ✔Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin