16

868 74 8
                                    

Jimin

1 saat geçmiş, yemek yemek için aşağı inmiştim.

O 1 saat içinde kestirmiştim ve telefonda dolaşmıştım. Tek başıma kalmak beni rahatlatmıştı.

Yani Jungkook gibi bir delinin başımda olmaması beni rahatlatmıştı desem daha doğru olur.

Paytak ve yavaş adımlarla aşağı indim. Et kokusunu takip edip mutfağa gittim.

"Ah hyung uyandın mı?" Jungkook yemek yerken konuşmuştu.

Gözümü devirmemeye çalışıp boş sandalyeye oturdum. "Seni öldüreceğim."

"Yine ne yaptım?!"

"Sen çok iyi biliyorsun."

Evimde kalıp yatağımda yatmak varken bir mafyanın sofrasında yemek yiyordum. Daha ne olabilir ki?

Yoongi hyung kendi övmeye başlamıştı. "Elime sağlık çok güzel olmuş."

"Elimize sağlık olacak o kocacığım."

~♥~

Odama çekilip kıyafetlerimi giydim. Son olarak doğal bir sarı rengi olan peruğu taktım. Güzel olmuştum. Şunu öğrendimki, bana kısa saç daha çok yakışmıştı.

Çantamın bir kenarına attığım çok koyu veya çok açık olmayan kırmızı rujumu sürdüm. Göz makyajımı yapmaya başlamıştım.

Bakalım bu gece hangi sarhoşları delirtecektim?

Ayaklanıp çantamı aldım ve odadan çıktım. Aşağı indiğimde istemsizce playstation oynayanların -yani hepsinin- dikkatini çekmiştim.

Beni utandırıyorlardı.

Taehyung playstationı bırakıp ayaklandı. "B-ben seni bırakayım."

"Ah hyung! Oyunu bitirmedik!"

Ayaklandı. "Yoongi hyung ile oyna ben gidiyorum."

Onu red ettim. "Ben taksiye binerim, sen oyununu oyna."

"Ne saçmalıyorsun? G-gidelim." Arabanın anahtarını alıp evden çıktı.

Bende arkasından gitmeye başladım. "Yavaş yürür müsün?"

Durdu ve bana döndü. "Yürüyerek gidelim mi? "

"Ne?"

Beni duymamış gibiydi. "Elini tutabilir miyim? Sonra sana bakmasınlar-"

"Taehyung, geç kalıyorum."

Donmuş kalmıştı. "Şey çok seksi olmuşsun. Söylemek istedim."

Gülümsemiştim. "Teşekkür ederim ama geç kalıyorum. "

"Yine de yürüyerek gitsek? "

Şapşal.

Rüzgan yüzünden önüme gelen saçımı (!) kulağımın arkasına attım ve önden yürümeye başladım.

Neden bu kadar utanmıştımki?!

"Arabayla gidelim, yol uzun. Başka zaman yürürüz."

Hızlandı ve yanıma yetişti. "Tamam öyle yapalım güzelim."

"Chim'e ne oldu? "

Arabaya bindi. "O daha sevimli bir lakap olduğu için şuanki durumundan zıt."

"Bipolar olabilir misin? "

Şaşırarak baktı. "Neden öyle dedin?"

"Boşver."

"Ah ciddi misin?"

Güldüm ve ona döndüm. "Beni gerçekten nerde gördün?"

"Barda. O gün sarı uzun bir saç takmıştın. Ee ben sarışın seviyorum sende taş gibisin. Daha ne olsun? " Anlık bana bakmıştı.

Ona bakmaya devam ediyordum. Bir yandan da çaktırmadan süzüyordum. "Ama erkeğim. Hayal kırıklığına uğramadın mı?"

"Evet sen çok güzel bir erkeksin. Hem de sarışınsın. Hem erkek hem kız, çok iyi değil mi?" Gülüp arabayı durdurdu.

Çoktan gelmiş miydik?

Bana döndü. "Son durak."

"Tekrar teşekkür ederim Taehyung." Kapıyı açtım.

Tam inecekken seslendi. "Dur."

Kapıyı geri kapatıp ona döndüm.

"Sana onca şey verdim. Bana bir hediye verirsin artık?"

Yine hediye konusu mu? "Bu sefer ne istiyorsun?"

"Kurabiye. Bana kurabiye yapar mısın?"

Şaşkınlıkla gözlerimi kırpttım. "Bu nerden çıktı?"

"Herkes sevgilisine yapıyor. Sende bana yap işte."

Gözümü devirdim. "Biz sevgili değiliz."

"Şimdiden böyle şeyler söyleme."

Daddy!!/Vmin ✔Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin