Multimedya Hazer Hancıoğlu
Ağır adımlarla yolda yürüyerek geldiği parkta bulunan banka oturdu ve yanına aldığı sırt çantasına sıkıca tutunarak oturduğu yerde uykuya daldı. Rengarenk çiçeklerle donatılmış bahçede koşarken ardından gelen erkek çocuğunun kahkahaları etrafı şenlendiriyordu. ''Hadi kızım'' diye seslenen güler yüzlü kadına '' tamam anne '' diyerek koşmaya başladığında ardındaki çocuğun '' gitme '' diye seslendiğini duydu. Sonra bindiği arabanın hızlandığını süratle giderken bir uçurum kenarında kapının açıldığını hızlı giden araca dolan rüzgar sebebi ile nefesi kesildi. ve boğulma yaşarken bir anda gözünü korku ile açtı. Soluklarının hızlandığını anladığında kendini sakinleştirmeye çalıştı.
Gün yeni ağarmaya başlamıştı. sabahın ilk ışıkları yüzünü aydınlatırken neler yapması gerektiğini düşünmeye başladı. Ekrem babası ile yaptığı son görüşme ile İstanbul da olmadığını biliyordu. Zaten üstesinden geleceğini de belirttiği adamı kendisi ile meşgul etmek istemiyordu. Arkadaşı Ecem'i de başına gelen bu dert ile korkutmak istemeyen genç kız kendisine kalacak bir yer ve iş bulmak için oturduğu banktan kalktı. Dün yaşadığı arbedede telefonun kırılması yüzünden Ekrem babasının başta onu çalışması için aradığı ajansın numarasına ulaşamadı. Hatırladığı kadarı ile yola koyulup ajansa fiilen gitmeye karar verdi. Başına geleceklerden ve bundan sonraki hayatından habersiz ajansa doğru ilerlerken Zümrüt'ün aklında bugün iş konusunu halletmeden dönmemek vardı.
Şehrin biraz dışında kalan bölgede olan büyük evde hareketlilik başlamıştı. Herkes bahçede toplanmış kendi aralarında konuşurken kapıda tüm heybeti ile duran genç adam hummalı bir şekilde konuşan 6 kişilik gruba bakıyordu. Saçları bakımlı ancak dağınık modelde olan gencin Ela gözleri yüzüne vuran güneş ile daha da belirginleşmiş ve bakışları keskinleşmişti. Keskin yüz hatları karşısındaki grubun ne konuştuğunu anlamaya çalışırken çatılan kaşları ile daha da duruşunu sertleştirmişti. Kendi aralarında konuşan gruptan onun kapıda durup izlediğini gören gençlerden biri gevşek gevşek " ooo sabah güneşi sidikliye vururmuş derler. Kurudunuz mu Ali bey? Uzak kalmayın da buyurun yanımıza " dediğinde Ali ileri doğru adımlamış ve " Soneeer., hem sabah hem akşam vuran güneş bazen de dumura uğratır bünyeyi.! Senin bünyen sağlam mı aslanım. Yoksa kuruyacak yerlerin mi var. Kurutalım mı soyunu sopunu ha ne dersin? Lan sabah sabah ne tatava yapıyorsunuz. Derdiniz ne la oğlum"
Gruptakilerden bir diğeri "Yaw Ali Allah aşkına ne olsun baksana şu halimize! Sabah kaç olmuş bir bardak çay koyan yok. Bir çare bul artık şu duruma"
Soner tekrar söze girerek "Lan kondisyondan düştük oğlum. Biliyorsun ki düzenli beslenme sağlık için çok önemli. Sağlığımız tehlikede abi. Hadi bir çay koyda güzel bir kahvaltı eşliğinde İçek"
Duydukları ile Alinin kaşları şaşkınlıkla havalandı"Soner oğlum sen kahvaltını yapmışsın zaten sabah sabah yürek yemişsin oda belli ki sende hazımsızlık yapıyor. Siktir git lan it herif şimdi tek tekkoyacam hepinize az kaldı. Kondisyondan düşmüşmüş sen ne zaman kondisyonaçıktın ki konuşuyorsun?" dediği sıra da diğerleri kahkahalarına engelolamadılar. Bahçenin gürültü ile açılan demir kapısından içeri giren Rongerovermarka arabaya baktılar. Geleni anladıkları an bir anda bütün adamlar hazır olageçtiler. Durumu fark eden Ali adamlara bakıp ' Yavşak Herifler ' diyerek gelenarabaya döndü tekrar. Arabanın kapısının açılıp içinde çıkan adama baktı adam.Heybetli vücudu ile sarsak adımlarla ilerledi yanlarına. Geniş omuzlu uzunboylu sert mizacı ile devirmek zordu karşısındaki adamı ama yüzüne baktığındaanladı bu geceki dövüşün zor olduğunu devrilmemiş ama hırpalanmıştı tümgeçmişini sırtında taşıyan adam. Öyle ya Hazer Hancıoğluydu karşısında duranadam. Tüm piyasanın çekindiği adını duyduğu anda herkesin geri adım attığı o adamın sağ koluydu Ali. Tüm karanlığını bilen tek adamdı. Düşüncelerinden sıyrılıp 'hoş geldin patron hayırdır fena çarpmışlar bu gece he ' dedi hafif tebessüm ederek.Bal rengi gözleri ile kaşlarını çatıp baktı Ali'ye adam ' Lan Ali ağzını kırdırtma bana ben istemeden kim zarar verir bana ' bu söz ile düşündü Ali doğru ya bu gün o gündü o kara gün bilerek böyle olmuştu adam bilerek almıştı odarbeleri acısı dinsin diye biraz unutsun diye...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SAHRA
Romansa' Neden yüzüme bakmıyorsunuz Hazer bey ' ' çünkü gözlerin zümrüt yeşili... Karanlık bir geçmişe sahip bir adam. Masumiyet ve yalnızlığa mahkum bir kadın.