bölüm 28 hüsran

1.2K 38 45
                                    

Şehir biraz garip, konuları fazla derin.

Titrek nefesle annesine baktı. Gözleri kızarmış nemlenmiş ağlamaya hazır bekliyordu. Aslı hanım anlatırken göz yaşlarını tutamamış buğulu gözlerle kızına bakıyordu. Lavin ne diyeceğini bilmeksizin annesine bakıyordu. Anlamaya çalışıyordu. Neyin ne kadar saçma olduğunu düşünemicek duruma gelmişlerdi ki kızları gözleri önünde ölüryorken başka çareleri yoktu. Ama şimdi küçük kızları ölüyordu.
Lavin gibi ayline de koşmak yasaktı. Ama o ameliyattan sonra Aylin'in yaşadıklarını yaşadı lavinde. anne ve babaları huzur dolu evi kendi elleriyle hüzne boğmuştu. Sonuç hüsrandı. iki kızlarıda oynayan çocukları camdan izleyerek geçirdi günlerini. şimdi birinin pili bitmek üzereyken diğerinin nefesi tükeniyodu. Aslı ve Tibet bey 3 aydır Almanya'da kızlarının kalbine uygun pil arıyordu. Artık cahil değillerdi, neyin ne olduğunu bilecek kadar tecrübe edinmişlerdi. sonunda uygun pili bulduklarında Aylini Almanya'ya çağırmışlardı lâkin ameliyatta kan kaybı riskine karşı aylinin nadir kan grubuna kan aramışlardı. Bir kaç kişi çıksa da sigara ve alkol yüzünden alamamışlardı. Şimdi annesi diğer hasta kızından bir yardım daha istiyordu.

Lavin nemlenen gözlerinden akan bir damla yaşla onayladı annesini. Annesi hüzünlü bir tebessümle "teşekkür ederim" diye fısıldadı. Lavin başını sallayıp yavaşça ayağı kalkıp mutfağı terk etti. Ağır adımlarla merdivenlerden çıkıp sessizce akan göz yaşlarını titreyen elleriyle sildi.
Kalbinin acısıyla daha çok ağlamaya başlarken ses çıkmasın diye titreyen elleriyle ağızını kapattı. Odasına girip kapıyı kapattı ve sırtını kapıya yaslayıp yere çöktü. Hıçkırıklarını durduramayıp ağlarken kalbî hiç atmayacak gibi yavaşlıyor hiç durmayacak gibi hızlanıyordu. Elini kaldırıp kalbine koydu.
Hak etmiş miydi bunları? Ayağı kalkıp masasının üstünde ki resim defterinin yanına gitti. Hissettiği ne varsa resme döktü göz yaşlarıyla....

Biten resmine bakıp akan göz yaşlarını sildi.Titreyen dudaklarını aralayıp nefes almaya çalıştı. Boğuluyor. duvarlar üstüne üstüne geliyordu. Sanki odanın oksijeni bitmiş nefes alması imkansız hale gelmişti. Biri boğazını sıkıyomuşta nefes almasını istemiyormuş gibi. Ağızını ne kadar açsa da nefes alamıyordu.

Çünkü kriz geçiriyordu.

Kalbi bu sefer hızlanmaya başlamış elleri elektrik vermiş gibi titriyordu. Kendini kontrol edemez hale geldiğinde bı süre sonra bilinci kapandı.

----

Ertesi sabah kızının ona kırgın olduğunu düşündüğü için odasından çıkmamasını anlayan asla hanım kızının üstüne fazla gitmemek için yanına gitmemişti ama öğlene doğru Almanya'dan Aylin için arayan doktorla kızının yanına çıkmak zorunda kalmıştı.

Merdivenden çıkıp Lavinin odasına doğru yürüdü ve kapıya vurdu. Bir süre bekledikten sonra içeri girmeye çalıştı. Çalıştı çünkü kapının arkasında ki şey içeri girmesini engelliyordu. Kaşlarını çatıp kafasını az açılan kapıdan içeri soktu.
Kızının kapı arkasında yatağını gören aslı hanım panikle kapıyı açmaya çalıştı ve biananda tibet beyi çağırdı. Eşinin panik sesiyle okuduğu gazeteyi bırakıp çatık kaşlarıyla yukarı çıkan Tibet bey kızının kapısında ağlayan eşiyle hızla kapıya doğru yürüdü. Aslı hanım eşinin gelmesiyle geri çekilip konuşmaya başladı.

"Ye..yerde ya.. yatıyor tibet kı...kımıldamıyordu"

Tibet bey kapı arkasında ki kızına zarar vermeden yavaca kapıyı açıp içeri girdi.
Aslı hanımda göz yaşlarıyla eşinin peşinden girdi. Gördükleri onları korkuturken tibet bey korkuyla elini kızının boynuna, şah damarına götürdü. Hala atan nabzı onlara umut olurken hızla yerde bilinci kapalı ağızında ki köpükleri kurumuş kızını kucağına aldı ve odadan çıktı. Aslı hanım kızının arkasından hıçkıra hıçkıra ağlarken Tibet bey hızla evden çıkıp kızını arabaya koyup hastaneye götürdü.

Tibet bey kızı kucağında hastaneye girerken
"Sedye getirin" diye bağırıyordu.

Bir kaç hemşire hızla sedye getirirken Tibet bey kızına nemlenmiş gözle bakıyordu.

Hemşireler Lavini yoğun bakıma kaldırırdı.
Tibet bey göz yaşlarını tutamadı.
Aylin Almanya da Lavinin yardımını bekledi. Aslı hanımın hıçkırıklarını duvarlar dinledi. Hanzar hiç bişeyden habersiz aynı hastaneye Büşrayı getirdi.

----

Bir buçuk ay sonra

Gözleri kapıda her gün umutla doktordan gelicek iyi bir haber bekliyorlardı. Kızları iki aya yakın komadaydı. doktorlar kendinizi hazırlayın demişti. Nasıl olur da bir anne bir baba bunu duymaya hazırlanabilirdi ki? Ne olursa olsun umutlarını kaybetmek istemiyorlardı.
Bir kızları Almanya'da kardeşinin yardımını beklerken diğer kızları ölmek üzere doktorların elindeydi. O kadar çaresiz hissediyorlardı ki yemeden içmeden kesilmişti. Hastanede yatıyolar hastanede kalkıyorlardı. bir anne ve babanın en çaresiz anlarından biriydi onların hissettiği.
Tibet bey yarın ilk uçakla kızları Aylin'in yanına gidicek yalnız kalmamasını sağlayacaktı. Aklı lavindeydi tıpkı aslı hanımın aklının aylinde olduğu gibi.
Doktorlardan bu çaresiz Halleriyle diğer kızları için bir tüp kan istemişlerdi.
Doktorlar Lavin için her an kriz geçirebilmesi ve ameliyata girmesi nedeniyle kanın lazım olacağını hatta kan gerektiğini söylemişti. Bu haberle daha da kötü olan aslı ve Tibet bey çaresiz doktorların kızlarını kurtarmasını bekliyordu.

Final için tahminleriniz?

HANZAR İLE LAVİNHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin