"Düşün Kyungsoo!"
Kyungsoo büyük gözlerini Jongin'e dikti. "En aptal halimde bile senden daha çok düşünüyorumdur Jongin."
"Kalbimi kırdın." Jongin yumruk şeklinde kapattığı iki elini ona uzattı. "Hadi düşünmeye devam et. Hangisinde çikolata olduğunu bulabilirsen senindir."
Kyungsoo bir süre boş boş ona baktı. "Köpek mi eğitiyorsun?"
"Babamız bizi böyle eğitirdi."
"Elbette, bir çeşit köpeksiniz nasıl olsa."
Jongin gözlerini kırmızıya dönüştürdü ve doğrudan ona baktı. "Tamam, sana yardım etmeye çalışıyorum ama çok sinir bozucusun, haberci."
"Sehun bile hangi elinde çikolata olduğunu anlar. Durmadan sol eline bakıyorsun. Aç onu."
Jongin üzgün bir şekilde sol elini açıp içindeki çikolatayı ona verdi. "Ah..." oldukça hevesi kırılmış görünüyordu. "Haklısın, belki de seni Chanyeol eğitmeliydi. O çok daha-"
Kyungsoo tanıştıklarından beri ilk defa gülümsediğinde Jongin bir an donup kaldı. "Kyungsoo?"
"Elini ver bana."
"Neden?"
"Birine dokununca daha kolay görüyorum."
Jongin heyecanla uzanıp elini tuttu. Kyungsoo parmaklarını onunkilere kilitledi ve gözlerini kapattı. "Bana cevabını sadece senin bildiğin bir soru sor."
"Doğum günüm ne?"
Kyungsoo kaşlarını çatıp düşünmeye başladı. Birkaç dakikanın ardından başı zonklamaya başladığında olduğu yerde sendeledi.
"Kyungsoo? İyi misin?""Başım..."
"Ağrıyor mu? Eğer ağrıyorsa bu iyiye işaret. Sanırım."
Kyungsoo'nun gözlerinin önüne esmer bir bebek geldi. Orta yaşlarında bir adamın kucağında duruyordu. Sanki kendini gerçekten de o anda hissediyordu. Evi incelemek için etrafa bakındı. Dışarıda kar vardı. Salonun ortasındaki büyük şömine yanıyordu. Önünde iki erkek, iki de kız oturuyordu. Eve biraz daha bakındı ve duvarda duran takvimi gördü.
Tam o sırada kafasına çekiçle vurulmuş gibi hissetti. Bir anda evden kopmuş, Jongin'le durduğu bahçeye geri dönmüştü.
Başını tutup sabit durmaya çalıştı ama bacakları onu taşımıyordu. Sırtında ve belinde dolanan bir el onu sıkıca tutunca kendine geldi.
"... Kyungsoo! Yeol'u çağırmalı mıyım? Junmyeon ya da?""Ben... İyiyim." görüşü tekrar düzeldiğinde etrafa bakındı. Başı Jongin'in göğsünde duruyordu. "Bayıldım mı?"
"Bilmiyorum, göz bebeklerin arkaya kaydı. Ne oldu?"
"Geçmişe gittim. Sanırım... Bebekliğini gördüm."
Jongin şaşkın bir şekilde ona bakıyordu. "Ne?"
"Doğduğun evi gördüm, içinde dolaştım." Kyungsoo takvimi hatırlamaya çalıştı. "14 ocak."
"Ha siktir!" Jongin bir anlık heyecanla onu bırakınca Kyungsoo yere düştü. "Özür dilerim!" Hemen yere eğilip kalkmasına yardım etti. "Doğum günümü cidden bilmeni beklemiyordum!"
"Evet, ben de." Kyungsoo başını ovmaya devam ediyordu. "Daha önceki vizyonlarımın hiçbiri bu kadar net değildi."
"Gücünü sonunda kabullendiğin içindir. Tanrım, Soo, bu çok havalı!" Jongin onu alkışlamaya başlayınca kısık sesli bir kahkaha attı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
When The Night Falls || ChanBaek
FanfictionDolunay parlıyor yukarıda, Ve kaçsan iyi olur, Kurtlar oynamaya çıktığında.