No Mercy

1.2K 194 90
                                    

Baekhyun uyandığında etrafı tanıdık yüzlerle doluydu. Amcaları büyük bir ateş yakmış, etrafında oturup sohbet ediyorlardı. Babası uyandığını fark edince yanına geldi ve büyük bir et parçası uzattı. "Aç mısın?"

"Biraz..." Baekhyun zor da olsa yattığı yerde doğruldu ve eti aldı. "Bu ne eti?"

Babası onun ne kadar korkmuş olduğunu fark edince kahkaha attı. "Korkma, tavşan sadece. Yaratık veya insanların etlerini yemeyiz. Bizim işimiz güçleriyle."

"Ne kadardır baygınım?"

"Çok değil. Endişelenme, ilk avdan sonra sarhoş gibi olman çok normal."

"Baba... Sorularım var." Baekhyun derin bir nefes aldı ve kafasını toplamaya çalıştı. Gerçekten bir vampiri öldürüp içindeki beyaz dumanı emdiklerine tanık olmuştu, artık onların varlıklarını sorgulamayacak kadar inanıyordu. "Annemin bunlardan haberi var mı?"

"Hayır. Annen insan. Bu yüzden senin de insan mı yoksa avcı mı olacağını kestiremiyordum ama şükürler olsun ki bir avcısın."

"Eğer... Güçlerini almazsak ne olur?"

"Uzun süre güç emmeden yaşayabilirsin ama eninde sonunda avlanman gerekiyor. Güçlere aç kalırsan kendi güçlerini de kullanamazsın."

"Her sene kaç kişiyi öldürüyorsunuz?"

"Değişiyor. Aslında iki-üç av bize yetiyor ama ne kadar çok öldürürsen o kadar iyidir."

Baekhyun her şeyi yavaş yavaş sindirmeye çalışıyordu. Gözü ateş kenarında oturan amcalarında dolandı. "Herkes avcı mı?"

"Çoğu. Kiwoo ve Min amcan koruyucu."

"Koruyucu?"

"Büyülerle uğraşıyorlar. Etrafta bir yaratık varsa hissedip bize söylüyorlar." Arkaya döndü ve elini salladı. "Kiwoo! Baekhyun'a bir numara göster!"

Kiwoo elindeki etten büyük bir ısırık aldıktan sonra güldü. "Hemen!" Elini ateşe uzattı ve iyice alevlerin içine eğildi. "Se ignis." Söylediği kelimelerden sonra ateş birden büyüdü. Neredeyse bir insan boyu kadar olmuştu. 

Baekhyun şaşkınlık içinde olanları izlerken amcası bir şeyler fısıldadı ve ateşi normal boyutuna indirdi. "Gösteriyi beğendin mi?"

"Neyce konuştun?"

"Büyülerimizi Latince yapıyoruz."

Baekhyun gözlerini kıstı ve kendini düşünmeye zorladı. Evden çıkmadan önce en son hatırladığı şeylerden biri Junmyeon'un ona Latince bir şeyler bağırmasıydı. "Baba... Tüm koruyucular Latince mi yapmak zorunda?"

"Yani, büyüler antik dillerde yapılır. Latince, Kıpti, Sümerce... Ama çoğu koruyucu daha kolay öğrenildiği için Latince'yi tercih eder." Oğlunun yüzündeki ifadeyi gördüğünde kaşlarını çattı. "Neden?"

"Junmyeon evden çıkmadan önce bana Latince bir şeyler bağırdı."

"Junmyeon? Üniversiteden arkadaşın olan Junmyeon?" 

"Evet."

Babası bu durumdan hiç hoşnut görünmüyordu. "Ne dediğini hatırlıyor musun?"

"Emin değilim... Kısa bir şeydi. Somonlarla ilgili bir şey."

"Somon?" Yaşlı avcı dönüp Kiwoo'yu yanlarına çağırdı. "Somonlarla ilgili bir büyü biliyor musun?"

"Bilmiyorum ama olsa da yesek." Kiwoo güldükten sonra elini Baekhyun'un omzuna attı. "Daha net bir kelime veremez misin?"

When The Night Falls || ChanBaekHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin