"Çocuklar, Kızıl Ay'da ne yaptığımızı biliyorsunuz değil mi?"
"Müzik açıyoruz!" Jongin heyecanlı bir şekilde kulaklıklarını taktı.
"Doğru. Diğerleri nerede?"
"Moonbyul ve Solar yukarıdalar, Chanyeol ve Luhan da-"
Chanyeol elinde büyük bir bıçakla içeri girdi. "Buradayım baba."
"Ah, küçük liderim de buradaymış." babası eğilip Chanyeol'un gür saçlarını okşadı. "Onlara iyi bakacaksın değil mi?"
"Elbette."
"Zaten ben de uzakta olmayacağım, hemen kapının önünde duracağım."
Chanyeol gururla sırtını dikleştirdi. Boyu babasının beline anca geliyordu ama bu kendini büyük görmesine engel değildi. "Tüm camları kilitledim, yataklarımızın altında birer silah var. Sabah Luhan'la birlikte iki tane geyik ve bir sürü tavşan avladık."
Chanyeol yaptığı tüm hazırlıkları ballandıra ballandıra anlatırken babası da heyecanla dinliyordu."Oğlum..." Dizlerinin üzerine çöktü ve Chanyeol'la aynı boya geldi. "Seninle gurur duyuyorum. Benden de iyi bir lider olacaksın."
"Senin liderimiz olmandan mutluyum, baba. Asla senin kadar güçlü olamam."
"Büyüdüğünde olacaksın." Babası gülerek yanağından bir makas aldı. "Ama sana bir öğüt vermek istiyorum."
"Dinliyorum."
Elini Chanyeol'un kafasına götürdü. "Her zaman burayı kullanıyorsun, bu harika. Ama...." ardından parmaklarını oğlunun göğsüne kaydırdı ve küçük kalbini hissetmeye çalıştı. "Bir lider aynı zamanda burayı da iyi kullanabilmelidir."
"Öyle mi? Kızlar orayı daha çok kullanıyor." Chanyeol sinirle yüzünü ekşitti. "Moonbyul ve Solar romantik filmler izlerken kalplerini tutuyorlar. Ben romantik film sevmiyorum."
Babasının kahkahası odayı doldurdu. "Kalp sadece film izlemene yaramaz. Sence burası o kadar önemli olmasaydı gücümüzün kaynağı tam kalbimizin altında mı olurdu?"
Chanyeol'un yüzü yeni bir şey keşfetmiş gibi aydınlandı. "Doğru... Ruhumuz kafamızda değil, kalbimizin altında duruyor!"
"Evet, o yüzden kafan karıştığında buraya da güvenebilirsin."
Dışarıdan silah sesleri duyduklarında ikisi de irkildi. Babası ondan ayrıldı ve kapıya yaklaştı. "Asla çıkmayın."
"Biliyoruz, baba. Dikkatli ol."
Babası hızlıca kurt formuna dönüştü. Geceden de siyah olan kürkü öyle kabarık ve gürdü ki onu olduğundan iki üç kat daha büyük gösteriyordu. Kehribar yeşili gözleri hırsla parladı ve evdeki tek kitli olmayan yerden dışarı koştu.
Chanyeol her zaman yaptığı gibi son kapıyı da beş kere kilitledi. "Herkes aşağı!" mümkün olduğunca sesli bir şekilde kükreyince tüm kardeşleri orada belirmeye başladı.
Moonbyul, Solar, Minseok, Luhan ve Jongin ellerindeki silahlara sıkıca sarılmış bir şekilde salona geldiler. "Geldiler mi?"
"Silah sesleri vardı. Babam çıktı."
Hepsi büyük salonun ortasına toplanıp birbirlerine sarılmaya başladılar. Mümkün olduğunca birbirlerine sokuluyorlardı.
"Chanyeol..." Solar sesi titreyerek ona biraz daha sokuldu. "Kızıl Ay'dan nefret ediyorum."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
When The Night Falls || ChanBaek
FanfictionDolunay parlıyor yukarıda, Ve kaçsan iyi olur, Kurtlar oynamaya çıktığında.