Chanyeol uyandığında Baekhyun yanında yoktu. Yan taraftaki tuvaletten gelen öğürme seslerini duyduğunda hemen ayağa fırladı. "Baek?" Adım attığında ayağına yerde kağıtlar takıldı. Her tarafta karalanmış kağıtlar vardı. Eğilip birkaç tanesini inceledi. Hiçbir şeye benzemiyorlardı. Sadece karalanıp yere saçılmış kağıtlardı.
Dün uyurken bunların yerde olmadığına emindi. Panikle etrafına bakındı. "Baekhyun?!"
Sonunda tuvaletin kapısının açıldığını duydu. Baekhyun yorgun bir şekilde tekrar odaya girdi. Gözlerinin altında mor torbalar vardı ve yüzü de birkaç ton solmuştu.
Chanyeol hızla sevgilisinin yanına koştu ve yüzünü ellerinin içine aldı. "Neyin var? Çok kötü görünü-"
Baekhyun onu hızlıca kendinden itti. Yüzünü ekşiterek ona bakıyordu. "Chanyeol..."
"Ne? Sorun ne?"
"Başım dönüyor... Midem bulanıyor ve burnumda hiç gitmeyen iğrenç bir koku var."
Chanyeol bir anda aklına gelen şeyle takvime baktı. Ayın 21'i gelmişti bile. Bu gece Kızıl Ay başlıyordu. "Kendinde garip bir şeyler hissediyor musun? Vücudunda herhangi bir sorun?"
"Midem çok bulanıyor..."
"Pekala, eminim Junmyeon bize yardımcı olabilir." Ardından yerdeki çizimleri gösterdi. "Bunlar ne peki?"
"Gece de uyuyamadım, öylesine bir şeyler çizdim işte." Baekhyun eğilip yerdeki kağıtları topladı. "Sabah bir anda yataktan kalkınca düşmüş olmalılar."
"Dur, sen yatağa uzan. Ben hallederim." Chanyeol onu yavaşça yatağa itti. Baekhyun'un vücudu deli gibi yanıyordu. "Junmyeon'u bulacağım."
Odadan çıktığında evdeki herkesin gergin bir şekilde etrafta dolaştığını gördü. Kyungsoo salonun ortasına oturmuş, başını tutarak ileri geri gidiyordu. Arada bir iki büklüm olup bağırıyordu ve Jongin de peşinde koşturup onu sakinleştirmeye çalışıyordu.
Luhan daha yeni yeni iyileşen bacağını hareket ettirmek için duvarlara yapışarak evde dolanıyordu. Dışarıdan evin halini gören biri olsaydı burayı sirk zannederdi.
Kızıl Ay gelirken en çok etkilenmesini beklediklerinden biri Sehun'du ama onu ortalıkta göremiyord-
"Alın şunu başımdan!"Moonbyul'ün çığlığını duyunca mutfağa koştu. Junmyeon da her nereden geldiyse onun tam arkasından mutfağa girmişti.
Sehun gözleri büyümüş ve kırmızıya dönmüş bir şekilde Moonbyul'ün üzerindeydi. Sivri dişleri kız kardeşinin omzuna batmıştı. Moonbyul de mavi gözlerini ve pençelerini çıkartmıştı ama Sehun o kadar güçlüydü ki altında kıpırdayamıyordu bile.
"Moonbyul!" Junmyeon sinirle yanlarına koştu ve birkaç büyü okudu. İşe yaramamıştı, Sehun hala aynı açlıkla bakıyordu.
"Sakin olalım." Chanyeol hızla yanlarına gidip kendi bileğini Sehun'a uzattı. "Lider kanı içmeyi daha çok istersin değil mi?"
Sehun aldığı kanın kokusuyla kırmızı gözlerini Chanyeol'a dikti. Birkaç saniye düşündükten sonra dişlerini Moonbyul'ün omzundan çıkardı ve doğrudan Chanyeol'un bileğini ısırdı. Moonbyul sinirden kıpkırmızı olmuş bir şekilde kanayan omzuna peçete bastırdı. "Bu çocuk bir gün elimde kalacak."
"İyi misin?" Junmyeon panikle omzundaki yarayı iyileştirmek için etrafta bitki arıyordu.
Chanyeol tenine giren dişleri umursamadan Junmyeon'a elini salladı. "Baekhyun'a bak. Moonbyul iyi durumda."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
When The Night Falls || ChanBaek
FanfictionDolunay parlıyor yukarıda, Ve kaçsan iyi olur, Kurtlar oynamaya çıktığında.