Full Moon Is Rising

1.4K 209 169
                                    

"İnanamıyorum Chanyeol! İnanamıyorum!" Moonbyul deli gibi bağırıyor ve elini duvara vuruyordu.

Chanyeol sesin aşağı gitmemesi için kapıyı kapattı. Moonbyul onu konuşmak için odaya sürüklemişti ve o zamandan beri bağırıp duruyordu. "Byul, biraz sakin-"

"Evimizde haftalardır bir avcıyı tuttuğumuza inanamıyorum!"

"Bunu henüz bilmiyoruz." Chanyeol yumruklarını sıktı. Baekhyun'un avcı olduğuna hala inanamıyordu.

"Öyle mi? Kendini kandırmaya devam et."

Chanyeol bunun doğru olduğunu biliyordu. Sadece kabullenmek istemiyordu. "Ay gittiğinde Baekhyun'un güçleri de gidecek. Endişelenme."

"Siktiğimin kapısına bir sürü kilit taktık! Neden? Avcıların günü diye! Evin içinde bir tane var ve onunla kilitli kalmış durumdayız!"

"Baekhyun'un hiçbir şeyden haberi bile yok!"

"Olduğunda ne yapacağız? Bizi sırayla öldürmesini mi bekleyeceğiz?"

"Baekhyun... Diğerleri gibi değil." Chanyeol üzgünce yere baktı. "Beni kapandan kurtardı. Bir avcı bunu yapmazdı."

"Onun ırkı babamızı ve Solar'ı öldürdü Chanyeol! Eğer babamız bir avcıyla sevgili olduğunu ve kendi sürüne karşı onu koruduğunu görse ne yapardı?!"

"A-"

"Zavallı babam, seni lider seçerken ne düşündü acaba?" Moonbyul sinirle mavi gözlerini ona dikti. "Belki de babamın tek yanlış yaptığı şey buydu. Lider güçlerini sana vermesi."

Onu omzuyla itti ve odadan çıktı. Chanyeol ne yapacağını bilemez bir şekilde duvara yaslandı. Kendini kaybolmuş ve kandırılmış hissediyordu. Gözlerini kapadı ve derin bir nefes aldı. "Baba, Solar, yemin ederim o diğerleri gibi değil. Yemin ederim."

Ellerini yüzüne götürdü ve birkaç kez kendine tokat attı. Dediği şeye kendi bile inanmıyordu. Güçlerinin farkına varması an meselesiydi ve eğer ne olduğunu anlarsa diğerlerinden hiçbir farkı kalmazdı.

Baekhyun'a her şeyi düzgünce anlatmalı ve Ay gidene kadar onu bir yere kilitlemesi gerektiğini açıklamalıydı.

Aşağıdan gelen seslerle merdivene koştu. Baekhyun ve Jongin salonda birbirlerine garip bakışlar atıyorlardı. Moonbyul, Luhan ve Junmyeon ortalıkta yoktu, muhtemelen Sehun'u sakinleştirmeye çalışıyorlardı.

Jongin bir heykel gibi salonun ortasında durmuş, Baekhyun'a bakıyordu. Baekhyun ise oldukça korkmuş bir şekilde geri geri gitmişti.
"Ne oluyor burada?"

Jongin sanki transa geçmiş gibi gözünü bile kırpmadan bakıyordu. Baekhyun korkmuş bir şekilde Chanyeol'a döndü. "Jongin'e ne oldu bilmiyorum, birden b-"

"Baba..." Jongin ellerini Baekhyun'a uzattı. Göz bebekleri donuktu ve sanki içi tamamen boştu. "Babacığım."

"Bir şey mi içtin Jongin?" Baekhyun rahatsız bir şekilde geriye gitti. "Bana neden baba diyorsun?"

Chanyeol durup onları izledi. Baekhyun ne yaptığının farkında değildi ama avcıların illüzyon gücünü kullanıyordu. Jongin karşısında ölü babasını görüyordu ve kimse onu başka türlüsüne inandıramazdı.

İlk defa bu kadar yakından bir avcının güçlerine tanık oluyordu. Belki de şimdiye kadar gördüğü en korkunç şeydi ama aynı zamanda çok etkileyiciydi. Baekhyun'un illüzyonuna kapılmaları an meselesiydi. Jongin'in tam olarak ne gördüğünü çok merak etti. "Jongin, babamız öldü. Beni duyuyor musun?"

When The Night Falls || ChanBaekHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin