Moonbyul ve Jongin su içmek için eve girdiklerinde Kyungsoo da mutfakta bir şeyler hazırlıyordu. Kulaklıklarını ve göz bantlarını çıkarıp kendilerini mutfağa attılar.
"Soo, çok susadık." Jongin ona yavru köpek bakışları attığında Kyungsoo dayanamayıp büyük bardaklara uzandı.
"Uzun zamandır nöbettesiniz. Gözünüzü neden bağlıyorsunuz? Nöbetteki amaç avcıları görmek değil mi?""İllüzyondan korunmak için. Görmez ve duymazsak bizi kandıramazlar." Moonbyul buz mavisi gözlerini işaret etti. "Sadece kokularından bile bulabiliriz onları."
"Ama... Chanyeol bağlı değil?" Kyungsoo pencereden dışarıyı işaret etti. Kapının önünde Luhan da her tarafı bağlı bir şekilde beklerken Chanyeol oldukça serbest görünüyordu.
"O etkilenmiyor. Küçükken avcılar hepimizi illüzyon zincirine aldığında ona hiçbir şey olmadı. Babamdan geçen lider güçleri yüzünden olabilir."
"Doğru." Jongin de kız kardeşini onayladı. "Ben babamı, Luhan annemizi ve Moonbyul da kardeşimizi görüp duruyor. Chanyeol'un başına hiç gelmedi. Belki de avcıların kullanabileceği kadar sevdiği bir şey yoktur."
"Belki. Vampirin durumu nasıl?"
"Junmyeon'la birlikte. Onu güneşin önüne bağlamışsınız, sabah neredeyse ölüyordu."
"Aa," Moonbyul gülümsedi. "Tüh." Jongin ve Kyungsoo da onun tepkisine gülerken dışarıda bir hareketlilik gördüler. Jongin anında bardağı bırakıp ayağa kalktı. "İçeride kal, Kyungsoo." İkisi de koşarak nöbet yerlerine döndüler. Anlaşılan Luhan gözleri bağlı olduğu için bir yere takılıp düşmüştü, önemli bir durum yoktu.
İkisi de tekrar gözlerini ve kulaklarını kapattıktan sonra yerlerine döndüler.
Chanyeol gergin bir şekilde kapının önünde dolaşırken duyduğu sesle durakladı. Çalıların arasında bir kıpırtı görmüş, hemen ardından da bir çığlık duymuştu.
Pençelerinin dönüşmesini sağladıktan sonra birkaç adım attı.
"Chanyeol!"Ses kulaklarına dolarken kendini bayılacak gibi hissetti. "B...Baekhyun?"
"Kurt kapanına takıldım! Canım yanıyor!"
"Ama..." Chanyeol kafası karışmış bir şekilde ileri geri gitti. Doğru olmayan bir şeyler vardı ama kulağı o sesten başka bir şey duymaz olmuştu. "Etraftaki tüm kurt kapanlarını kaldırdığımı sanıyordum..."
"Chanyeol, lütfen..."
Baekhyun'un acı dolu çığlıkları kulağına dolarken gözünü kapattı. Pençelerinin iyice sivrileşmesini sağladıktan sonra ormana yaklaştı ve kafasını uzattı. Baekhyun gerçekten de yerde yatıyordu. "Baek!"
"Ben seni o kapandan kurtardım... Beni burada bırakmayacaksın değil mi?"
"Hayır, tabii ki bırakmayacağım." Chanyeol hızla ağaçların arasına daldı ve yerde uzanan sevgilisine koştu. "Beni o kadar endişelendirdin ki Bae-" Elini onun omzuna değdirdiği an gözleri bulanık görmeye başladı.
Görüşü tekrar düzeldiğinde dokunduğu kişinin Baekhyun'la alakası yoktu. Orta yaşlarında, ona sırıtarak bakan bir kadındı. Birden neler olduğunu anladığında pençesini ona doğru salladı ama geç kalmıştı. Kadın elindeki bıçağı Chanyeol'un göğsünde kaydırdı. Bıçak sıyırmıştı ama gümüşten yapıldığı için Chanyeol'un canı fena halde yanıyordu.
Demin gördüğü illüzyon yüzünden tamamen sersemlemiş bir haldeydi, kolunu bile kaldıramıyordu. Kardeşleri de avcının kokusunu bu mesafeden alamadığı için ne olduğunun farkında bile değillerdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
When The Night Falls || ChanBaek
FanfictionDolunay parlıyor yukarıda, Ve kaçsan iyi olur, Kurtlar oynamaya çıktığında.