Come Out To Play

1.7K 232 122
                                    

Kyungsoo gördüğü rüyayla ayağa fırladı. Gördüğü yüzlerin hiçbirini tanımıyordu ama rüya onu huzursuzlandırmaya yetmişti. İki kişi. Bir kadın ve bir erkek. Kanlar içinde. Çığlıklar...

Su içmek için ayağa kalktığında Moonbyul da mutfaktan çıkıyordu. "Sen de mi acıktın Kyungsoo? Gece atıştırmalıklarına bayılırım."

Kyungsoo cevap vermediğinde Moonbyul kaşlarını çattı. "Bu yüzünün hali ne?"

"Kötü bir rüya gördüm sadece. Bir şey yok."

"Anlatmak ister misin?" Moonbyul birden dediği şeye pişman oldu. Bir haberci eğer gördüğü rüyayı anlatırsa o kaderi yaratırdı. Onu durdurmak için elini kaldırsa da Kyungsoo konuşmaya başladı.

"Ben de tam anlamadım ki sana anlatayım. Sadece... Kapı çalıyordu. İki kişi geliyordu. Biri ölüydü ama yürüyordu. Bu kadar."

"Ah-"

Tam o sırada kapı çaldığında ikisi de birbirlerine bakakaldılar. Moonbyul yumruklarını sıkıp bir küfür savurdu ve kapıya baktı. "Sen yukarı çık Kyungsoo."

Kyungsoo onun ses tonundan irkilince başını sallayıp merdivenlere yöneldi.

Moonbyul tanıdık kokuyla kaşlarını çattı. Sürüsünün kokusunu alıyordu.

Kapı arka arkaya çalmaya başladığında diğer odadakiler de uyanmaya başlamıştı.
"Geldiler mi?" Chanyeol uykulu bir şekilde gözlerini ovarken Moonbyul kapıya koştu.

Luhan ve Solar yaralı bir şekilde eve girdiler ve yere yığıldılar. Solar yürümüyordu bile, Luhan onu sırtında sürükleyerek getirmişti. "Çocuklar?!"

Moonbyul onları tutmaya çalışırken Chanyeol ve Jongin aşağı koştu. Yaralı arkadaşlarını alıp salondaki büyük koltuklara götürdüler.

Baekhyun ve Kyungsoo birbirlerine şaşkın bakışlar atarken Junmyeon  aşağı koştu. Kyungsoo hızla Baekhyun'un yanına gitti ve kulağına eğildi. "Gecenin bu saatinde neler oluyor?"

"Junmyeon neden onları tanıyormuş gibi aşağı koştu peki?"

Onlar yukarıda neler olduğunu anlamaya çalışırken diğerleri yaralı arkadaşlarını yumuşak koltuklara yatırmaya çalışıyorlardı.
"Junmyeon, halledebilir misin?"

"Denerim..." Hızla yanındaki bitkileri inceledi ve ne yapabileceğine baktı.

Chanyeol koşarak yere çökmüş Moonbyul'u kaldırdı. "Byul, kendine gel."

"Onlara ne yapmışlar? Tanrım, Solar'ın yüzünü parçalamışlar!"
Moonbyul kendini yırtarcasına ağlamaya başladığında Chanyeol onu sürükleyerek odasına götürdü.

"Neler olduğunu öğreneceğiz ama biraz sakin olman gerekiyor."

"Sakin mi? O avcılar etrafta gezerken sakin mi olayım?! Onlara dünyayı cehennem edeceğ-"

Chanyeol elini kaldırıp kıza güzel bir tokat attı. "Biraz daha kafanı toparlamazsan daha sert bir yumruk yiyeceksin."

Moonbyul yanağını ovarken başını salladı. "Daha Kızıl Ay gelmedi bile! Chanyeol, nasıl oldu bu?"

"Sakinleşmeye çalış. Odandan çıkma. Her şeyi öğreneceğim."

Chanyeol onu odada bırakıp dışarı çıktığında derin bir nefes aldı. Kendini çok kötü hissediyordu ama lider olarak şimdi kontrolü elden bırakmanın hiç zamanı değildi.

Chanyeol aşağı giderken Jongin merdivende bekleyen Kyungsoo ve Baekhyun'un yanına gitti. "Çocuklar, hadi gidip uykunuza devam edin."

"Ve sen ne yapmayı düşünüyorsun? Junmyeon onları tanıyor mu?"

When The Night Falls || ChanBaekHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin