Taehyung'un arkasında çekingen bir şekilde duran çocuğa bakan Jimin, bakışlarını Taehyung'a çevirip sordu,
"Bu kim Taehyung?""Sevdiğin kadının nefret ettiğin adamdan olan çocuğu."
"Ah... Böyle tanıtman şart mıydı? Bekle biraz, bu yeni bir oyun falan mı? Bu yeni mail adıyla mail atan kişi Jungkook, değil mi? Siz de ona yardım ediyorsunuz... DEĞİL Mİ?"
"Hayır Jimin, bu seferki çocuk Min Jae ve Jungkook'un."
"Öyle olsaydı o nalet herif bu çocuğu bırakmazdı! Ya bu çocuk yine sahte bir evlat ya da Jungkook bir oyun peşinde!"
Yanı başında duran Hyu Ji, Jimin'in sözünden sonra konuştu,
"Min Jae'nin yaşayıp yaşamadığını soruyordun, değil mi Jimin?"Bir anda bakışlarını Hyu Ji'ye çeviren Jimin şaşkın bakışları eşliğinde ne olduğunu anlamaya çalıştı.
"İçin rahat olur belki ama yaşamın için aynı şeyi söyleyemeyeceğim. Çünkü sonu ne olur ben de bilmiyorum ama... Min Jae yaşıyor."
"Ne..."
"Ve bu çocuğun onun çocuğu olduğuna inanmıyorsan kendisine sorabilirsin."
"Bu nasıl olacak? Yaşadığını yeni öğrendiğim insanın nerede olduğunu bilmiyorum!"
"Sen Asansörsün değil mi? Asansör kim, nerede olursa olsun bulurdu. Ne oldu o Asansör'e?"
"Gücünü aldığı kişiyi kaybetmesi ona yaramadı."
Jimin'in sözü ardına ona bakan Hyu Ji, bakışlarını Jimin'den çekip küçük çocuğun yanına ilerledi ve boyuna gelebilmek için yere çömelip konuştu,
"Huimang, seni biriyle tanıştırmak istiyorum, benimle gelir misin?"Çekingen bir şekilde bakmaya devam eden küçük çocuk, elini uzatan Hyu Ji'nin elini tutmuş, beraberinde Jimin'in yanına gelmişti.
"Gücünü aldığın kişinin gücünü aldığı kişi senin gücünü alır mı peki?"
Hyu Ji'nin lafının öncesi gibi sonrası da küçük çocuğa bakan Jimin, karşısında çekingen duran bu küçük bedene yediği kazıktan sonra ne kadar inanmasa da omuz silkerek boyuna gelebilmek için çömeldi.
"Merhaba"
Küçük çocuk fazla çekingen duruyordu, bu Jimin'i şaşırtıyordu.
"Mi Hyung gibi değilsin, selamıma karşılık vermeyecek misin?"
Küçük çocuk aynı şekilde bir müddet durduktan sonra elini uzattı ve Jimin'in yanaklarına dokundu.
"Ah, bu da nesi? Beni şirin mi buldun sen? İnan, hiç öyle biri değilimdir."
Jimin'in sözünden sonra ellerini indirip cebine götürerek bir şey çıkardı ve Jimin'e uzattı. Bu, Min Jae'nin Jimin'e bir zamanlar hediye ettiği bileklikti.
"Bu... Şans bilekliğim..."
Ve küçük çocuk, kendi gibi küçük ağzından kelimelerini döktü,
"Birbirinize emanetlerinizi geri verin.""Ne?"
Küçük ellerini Jimin'in boynuna yönlendiren çocuk, Jimin'in boynundaki kolyeyi tutarak, "Bu, annemin." dediğinde Jimin'in gözleri şaşkınlıktan fıldır fıldır ve ışıl ışıl olmuştu.
"Evet, bu Min Jae'nin."
"Annem bunu geri istiyor."
Dudakları bir anda yaymanlaşan Jimin, hemen boynundaki kolyeyi çıkarıp küçük çocuğun minik avuçlarına bıraktığında küçük çocuk da bilekliği Jimin'in avcuna bıraktı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Elevator²
FanfictionBu sefer olaylar, farklı bir boyutta... "İntikam zamanı ha, Park Jimin?" ~×~ 1. kitabın devamıdır. Başlama tarihi: 03.09.2019 Bitiş tarihi: 06.02.2020 © sweet-kookiem