3 ❥ Cute peach

2.5K 248 481
                                    


   Jaehyun istemsizce yutkunduğunda Taeyong sırtındaki siyah çantayla ve elleri cebinde içeri girmişti. Jaehyun istemsizce birkaç adım geri atarken, Taeyong'un yüzünde şu anlık mimik oynamıyordu.

Taeyong birkaç adım attığında Jaehyun ağzını açabildi. "A-Ama benim oda arkadaşım Lee Taeyang-"

Taeyong düz bir tonla söyledi. "İsmimi yine yanlış yazmışlar, tanrım...o sikik başkana kaç kez söyledim."

   Jaehyun o küfür ettiğinde daha da korkmaya başlamıştı. O gün resmen sırf onun üstüne yanlışlıkla dökmüş olduğu sıcak çikolata yüzünden yakasından tutulup havaya kaldırılmıştı.

Tabii ki korkacaktı, havada sallanmak nedir onu öğrenmişti.

Taeyong çekingen bedene bakarak söyledi. Sesi düzdü. "Benden korkuyor musun?"

Jaehyun bedenine sarıldı ve göz ucuyla Taeyong'a baktı, bu sırada sesi istemeden titremişti. "H-Hayır"

Taeyong ek olarak hiçbir şey demedi ve sırtındaki çantadan kurtuldu, yere fırlatılan çanta büyük oranda ses çıkartırken Jaehyun ona atılan her adımda dizleri çözülecek ve yere serilecekmiş gibi hissediyordu. Taeyong adımlarını Jaehyun sırtına gardırobu alana dek devam ettirdi.

Jaehyun endişeyle dolapta tutunacak bir yer ararken gözlerini sımsıkı kapattı.

"Lütfen bana vurma!"

Taeyong histerik bir gülüş verdi. "Benden iki yaş küçük olan, pembe saçlı, gamzeleri olan ve suratı şeftaliye benzeyen kişilere vurmuyorum, sakinleş."

Jaehyun inanamamıştı. "Ne?"

Taeyong rol icabı dudaklarını büzdü. "Oh yoksa anlamadın mı? Senden bahsetiyorum, sana vurmayacağım, ve ayrıca pembe saçların çok şeker, sana baktığımda ilk gördüğüm şey bir şeftali; tatlı pembe bir şeftali, yani demek istediğim çok şirinsin."

Jaehyun aldığı iltifatla kıpkırmızı olurken Taeyong Jaehyun'un pembe düz saçlarını alnından çekti.

   "Ve ayrıca dün yaptığım şey için özür dilerim; sadece fazla sinirliydim, tamam mı sevimli şey?"

Jaehyun'un kalbi o kadar hızlı atıyordu ki yerinden çıkacak gibiydi, Elinin anlında oluşu ise nefesini kesmişti. "S-Sorun değil"

Taeyong gülümsedi. "Güzel." ardından ekledi. "Sanırım şu an yerleşmemiz gerekli hm?"

   Taeyong yerdeki bavula baktığında söyledi. "Kıyafetlerin kalmış, yardım ister misin?"

   Jaehyun ona inanamaz bir şekilde bakıyordu, ilk baş ona vurmasını beklemişti, hatta küfürler yağdırmasını ve döveceğini falan beklemişti ama şu an karşısında ona yardımcı olan gayet kibar bir genç vardı.

   Jaehyun hâlâ şaşkınlık doluyken söyledi, bu sırada elleriyle oynamaya başlamıştı. "Şey aslında sadece bir dolap var ve- ve ben bunu aslında seninle konuşmak isterim, dolap- dolap biraz küçük ve..."

   Fakat Taeyong sözünü bölmüştü. "Ah, dolap tümüyle senin olabilir." bu sırada gülümseyip Jaehyun'un açık renkte olan kıyafetlerini yerleştirmeye başlamıştı. "Ben bavulumu kullanırım, hem senin daha fazla eşyan var öyle değil mi?"

   Jaehyun yavaşça kafasını salladığında hafifçe eğildi. "Ben- ben teşekkür ederim ve ayrıca...yine özür dilerim, sıcak çikolatayı taşırken dikkatli olmam gerekirdi"

   Taeyong ise Jaehyun'un eğilen ince bedenine bakıp "Oh," dedi dudaklarını dişlerken. "Bu geçmişte kaldı."

   Ardından ekledi. "Geleceğe bakmamız gerek, öyle değil mi?"

   Jaehyun hafifçe gülümsedi ve eğilirken bozulduğu pembe saçlarını düzeltti. "Evet..."

Taeyong Jaehyun'dan yanağından makas alıp yatağına geçtiğinde Jaehyun nasıl nefes alınır unutmuştu. "O zaman iyi geceler, ufaklık."

Jaehyun'da yatağına dönerken siyah saçların arkasını dönüp biraz gerindiğini ardından kendi ışığını kapattığını gördü. Jaehyun kurumuş dudaklarını ıslatırken o da yavaşça arkasını dönüp yorganı üzerine çekti ve kendini uykuya vermeye çalıştı. Bir süre sonra gözleri ağırlaşırken kendini uykuya teslim etti. Hayallerine dalarak tabi ki.

Taeyong bir süre sonra küçük mırıltılar duyduğunda sırıtıp Yuta'ya mesaj çekti, planın ilk aşaması tamam.



🌷🌷🌷
Yorumlarınızı gördükçe ilham
geliyor ayaya

eighteen // jaeyongHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin