27 ❥ Fin

2.4K 200 270
                                    

İkizlerden biri Taeyong'un yatağında zıplıyor diğeri ise düşünceli bir ifadeyle resim çiziyordu.

Yatakta sıçrayan itiraf etti. "Sence de hyung fazla erken gelmedi mi? Okulu bittiğinde gelir sanıyordum, demek ki bizi çok özlemiş!"

İkizlerden diğeri gözlerini devirdi. "Hayır Minhyun, sadece sevdiği kişi onu bırakmış."

Minhyun yatakta sıçramayı kesti. "Ne? Abim gerçekten birini mi sevmiş?"

"Hatta onu rüyalarında görecek kadar çok sevmiş anlaşılan. Dün onu anneme ilk kez sarılırken gördüm. Evde takındığı öfkeli yüzünden iz bile yoktu, aksine gözleri kızarık ve çok üzgün duruyordu. Taeyong hyungu asla ağlarken görmemiştim."

Minhyun kardeşine yaklaşıp yavaşça sordu. "Hyung gerçekten ağlıyor muydu? O asla ağlamaz ki."

"Demek ki o gerçekten çok aşık olmuş Minhyun-ah."


🌷🌷🌷


Mide bulantısı. Jaehyun'un yine midesi bulanıyordu, bu kaçıncı saymayı unutmuştu. Her gün en az üç kez kusuyordu resmen.

Sifonu çekerken arkadaşı Ten ona seslendi. "Jae, sen iyi misin?"

Ten tavuk yiyen arkadaşına baktı. "Win, tavukta bir sıkıntı mı var? İyi pişmemiş mi?"

Winwin tatlı bir şekilde dudaklarını büzdü. "Hayır hyung, bu çok lezzetli."

Ten kaşlarını çattı. Arkadaşı üşütmüş olmalıydı belki de. Çok kurcalamadı ve Jaehyun'un yanına gitti.

Arkadaşının yüzü solmuş göz altlarında mor halkalar mevcuttu, beyaz teni ise sararmıştı. Hasta olduğu her halinden belliydi.

"Hastaneye gitmeliyiz şu haline bak." dedi Ten arkadaşının yüzünü incelerken.

Jaehyun kafasını iki yana salladı, saçları öne gelmişti. "İstemiyorum"

"Bazen hayatta istemediğimiz şeyleri yapmak zorunda kalırız. Bahane istemiyorum Jaehyun git montunu giy."

"Hyung bana ne olduğunu tahmin edebiliyorum." Jaehyun itiraf etti.

Ten'in ağzı ise şokla açık kalmıştı.


🌷🌷🌷

Aylardan kasım ayı ve hafif çiselen yağmur trafiği tıkamış genç adamın sinirlenmesine neden olmuştu.

Kravatını gevşetti ve direksiyonu daha da sert kavradı. "Tanrı aşkına hadi."

Telefonu çalmaya başlamış, kalbi hızla atmaya başlamıştı. Geç kalmak istemiyordu; bu sefer duygularını açıklamak ve içten hissettiği özlemi.

Taeyong Jaehyun gittiğinden beri hayatında hiç böyle bir dönem yaşamamıştı; yememiş içmemiş, hayatındaki neşesini kaybetmişti -ki zaten bu Jaehyun'un ta kendisi oluyordu- hiçbir zaman sağlıklı düşünememişti. Onu o kadar özlemişti ki burnuna kokusu geliyordu hatta şu an.

Unutması mümkün değildi zaten.

Jaehyun'un aslında geleceğinden haberi yoktu, Taeyong Ten'e bu konuda yalvarmış Ten ise Jaehyun'un staj yaptığı yeri söylemişti.

eighteen // jaeyongHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin