16 ❥ Cute boxers

2.1K 170 207
                                    

     Winwin Jaehyun'a haber verdiğinde Jaehyun olumlu bir geri mesaj atıp kapıldığı heyecanla büyüğe döndü, bu sırada gamzeleri net bir şekilde gözükmüştü. "Hyung sence nereye gideceğiz?"

     Taeyong önünde küçük bir çocuk gibi heyecanlanan Jaehyun'u gördüğünde az kalsın gözlerini devirecekti ki kendini son anda tuttu.

     Tek kaşını keyifle kaldırıp küçüğün dolapta ne giyeceğine karar verişini izledi. Boydan aşağıya hiçbir yerini atlamadan inceledi küçüğü. Anlında olan düz pembe saçlarının arasında tek bir tel kıvırcık kalmıştı. Anasınıfı çocuklarının yeni uykudan kalkmış hâlini andırıyordu. Bedeni inceydi fakat siyah deri pantolonunun dolgun kalçasına yapışmış olması seksi bir görüntü oluşturmuştu. Taeyong istemese de kabul etmek zorundaydı ki Jaehyun'un fiziği çok güzeldi.

     "Bir tahminim var aslında." dedi Taeyong düz bir tonla. Uzun süredir yattığı koltuktan kalkmış ve karmakarışık dolaba bakan küçüğe yaklaşmıştı.

     Taeyong yakından gördüğü dolaba dişlerini gıcırdattı. Düzensiz ve dağınık olmaktan nefret ederdi. Evde annesi ona bu yüzden temizlik manyağı bile derdi. Babası ise ona tedavi olmasını bile söylemişti. İkiz kardeşleriyle ise temizlik yüzünden kavga bile ediyordu, evet küçük çocuklarla bile.

"Çok dağınık." dedi Taeyong sesinin sinirden titremesini engellemeye çalışarak.

     Jaehyun'un yanakları kızardığında yavaşça söyledi. "Gelince hallederim hyung"

    Taeyong kaşlarını çattı. "Şimdi hallolacak." Jaehyun'un elindeki kırışık tişörtü aldı. Büyük olan elindekini iki saniyede katladığında Jaehyun'un dudakları aralanmıştı.

     "Ama hyung," Taeyong küçüğün konuşmasına izin vermeden dolabı işaret etti.

"Hepsini halıya dök. Dağınık olan şeylerden nefret ederim." sesi netti.

     Jaehyun birkaç kez gözlerini kırpıştırsa da büyüğün ciddiyet dolu yakışıklı yüzünü gördüğünde nefesi kesildiği için onaylamak zorunda kaldı. Büyüğün ciddiyetle çamaşır katladığını gördüğünde ise şaşkınlıktan ne yapacağını şaşırdı. İstemsizce hayranlıkla dolmuştu birden. Damarlı ellerini izledi bir süre, kemikli ellerinin üstündeki damarlar kusursuzluğuna kusursuzluk katıyordu. Büyük olan katladığı çamaşırları yanına koyarken yüzü bir miktar bile yumuşamamıştı.

     Jaehyun dolabının yarısı düzeldiğinde söylemeliydi ki büyük olan annesinden bile daha düzgün çamaşır katlıyordu.

     Taeyong çatık kaşlarıyla çamaşırları bir bir katlarken en sonunda Jaehyun cesaretini toplayıp konuşabildi.

     "Hyung buna gerçekten gerek yok, ben halledebilirim. Hem bana çok fazla yardımcı oldun, hem bir daha asla dağıtmam söz hyung. Dağınık şeylerden nefret ettiğini bilseydim bu konuma bile getirmezdim, seni rahatsız ettiysem çok özür dilerim hyung, aslında bu kadar dağınık değilim, dersler yüzünden ertelemiştim...ım, hyung? Çamaşırları niye şimdi renk tonlarına göre ayırıyorsun?"

Taeyong mimik oynatmadan çenesiyle kalan çamaşırları gösterdi. "Diğerlerini getir."

Jaehyun büyüğünün dediğini ikiletmek istemediği için dolaptaki çamaşırları almış getiriyordu ki çamaşırların arasında yeşil bir şey görüp yutkundu.

Jaehyun duraksadığında Taeyong sordu. "Ne bekliyorsun? Hadisene, tanrım, dağınık ve kırışık şeylere bakamıyorum. Bir daha bu kadar dağıtmayacaksın, anladın mı? Annen ya da baban sana hiç mi öğretmedi?" istemeden sesi sert çıkmıştı.

eighteen // jaeyongHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin