8 ❥ Hunt

2.1K 202 246
                                    

Jaehyun yumuşak yatağında kıpırdandı ve kahverengi gözlerini içeri giren güneş ışığı ile araladı. Hafiften gerindi ve uykulu gözlerini ovuşturdu. Şu an uykusundan yeni kalkan tatlı bir bebek gibiydi.

Jaehyun sol tarafına dönüp gözlerini yeniden uyumak istercesine kapattığında bu sefer mırıldanıp yastığına daha sıkı sarılmış ve bacağını yumuşak yastığının üzerine atmıştı.

Bir gülüş duyduğunda gözlerini araladı ve siyah saçların simsiyah giyinmiş olduğunu gördü. Şu an büyüğü boydan boya simsiyahtı ve çok çekici gözüküyordu, fakat Jaehyun gerçek dünyadan kopalı çok olmuştu.

Gözleri aralandı ve uykulu bir biçimde sordu. "Yah~ nereye gidiyorsun?"

Sonra karşısındakinin kim olduğunu ve
ona nasıl konuştuğunu hatırladığında yatakta hızlıca doğruldu. Pembe saçları öne gelmişti bu hareketle.

"Ş-Şey kuzenim Jaemin'e böyle söylerdim, alışmışım da-"

Büyük olan yanına gelip işaret parmağıyla susturdu onu.

   "Yah~ sınıfa geç kalıyorsun" dedi büyük olan sırıtıp Jaehyun'un ses tonunu taklit ederek.

    Küçük olan aldığı taklit karşısında suspus olurken büyük olan sırıttı ve koyu gözlerini küçük olandan çekip kapıya yürüdü.

    Jaehyun ise hızla atan kalbiyle onun sinirlendiğini mi yoksa dalga mı geçtiğini anlamamıştı. Zaten bu çocuğu anlamak dünyadaki en zor işti ki!

   Jaehyun kalktı ve pembe saçlarını aynadan gördüğü kadarıyla düzeltti. Birazdan kafayı yiyecekti. Saçları istediği şekli almıyordu. Oflayıp gardıroba yöneldiğinde dolabın içi tam takdir edilmelikti. Çok dağılmıştı.

Üstüne pembe bir tişört ve altına krem rengi bir şort seçti ve çoraplarını hemen giyindi. Sınıfa inmesi tam on beş dakika sürmüştü.

Sınıfa girdiğinde öğretmene olabildiğince gülümsemeye çalıştı ve sırasında dersi dinlemek yerine siyah saçlı büyüğünü düşünmeye başladı.

Dün ağlayıp ona sarılmış olduğunu ve omzunda uykuya daldığını hatırlıyordu. Bu daha da bir utanmasına neden olmuştu. Dün ağlarken gerçekliğin farkında olmaması şu an utanmasının tek sebebiydi. Fakat Jaehyun'un elinde değildi. Ağlayacak bir omuz araması bilinci dışında gerçekleşmişti, sanki bu doğru hissettirmiş ve büyüğün kollarında ağlamıştı.

Ağlarken büyüğünün saçlarını okşayışını hatırladığında Jaehyun içten titredi. Kalbi hızlanırken kafasını iki yana salladı ve dersi dinlemeye odaklandı. Hep içinden o anı unutması gerektiğini geçiriyordu. Fakat
sonuç belliydi, başarısızdı.

     Jaehyun siyah saçlı büyüğe çoktan kapılmıştı.






















Ten havada zıpladığı anılarını tazeliyor, ve eğleniyordu.

Amerikan çocuk önünde kupasını yudumlarken Ten dudaklarını dişledi. Ona gidip sormak istiyordu ama biraz çekindiği doğruydu. Fakat kendini cesaretlendirip onun yanına yavaş adımlarla vardı.

Dergiyi okuyan amerikan çocuğa seslendi.

"Hey, ne okuyorsun?"

Ten'in sesiyle dikkati dağılan amerikan çocuk dergisini okumaya devam etti ve mırıldandı. "İkinci turu yapalım mı diyeceksin zannetmiştim."

   Ten hafif kızardı fakat kendini hemen toparladı. "İşini iyi yapmadığını söylersem yalan olur, ama bil ki ikincisi olmayacak."

   Johnny kaşlarını kaldırdı. "Öyle mi?"

   Ten onayladı. "Evet aynen öyle."

   Ve Ten bir saat sonra kendini yatakta inlerken bulmuştu.



















    Winwin aldıklarını yerleştirirken Yuta ise ona yardım ediyordu. Buzdolabını dizmişler ve yemek yapmışlardı. Yemeği yaparken bol bol sohbet etmişler ve gülüşmüşlerdi.

   Winwin oda arkadaşıyla konuşurken hafif kızarıyor ve hiç olmadığı kadar gülüyordu. Yuta ise o masum gülerken kulaklarının kutsandığını hissediyordu.

   Fakat artık diğer aşamaya geçmeliydi.

   Planın diğer aşamasına geçmek için ona temas etmeye başlamalıydı. Taeyong'un birkaç kez Jaehyun'a temasta bulunuşunu biliyordu ve bu biraz hırs yapmasına neden olmuştu. Taeyong ile girdiği iddiayı çok yenmek istiyordu.

   Winwin elindeki iki domatesi de yere düşürdüğünde Yuta sırıttı, önüne hemen bir fırsat çıkmıştı. Domatesin birini Winwin eline alırken ikincisine aynı anda uzanmışlar ve elleri birbirine temas etmişti. Winwin gözlerini kırpıştırdığında Yuta başarılı olduğunu anlamıştı.

   Winwin hafif kızarırken konuştu. "Hyung fiziksel teması sevmiyorum, ama yine de bana yardım ettiğin için teşekkür ederim"

   Yuta içinden küfür etti, bu planın biraz gerilemesi demekti. Winwin'e sakinleştirici bir gülümseme yollarken konuştu.

   "Özür dilerim Winwin-ah, söz bundan sonra daha dikkatli olacağım."

   Planın gerilemesi moralini bozarken sakin kalmayı kendine tembihledi, bundan sonra daha dikkatli davranacak ve avını asla korkutmayacaktı.





🌷🌷🌷
Nasılsınız?
ilhamım gitti...özür dilerim
toparlanmaya çalışıyorum

eighteen // jaeyongHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin