1.

2.7K 124 216
                                    

Merhabaları
Bu benim ilk kurgum. Güzel ve sürükleyici bir şeyler planlıyorum. Şimdiden desteğiniz için teşekkürler

Yayınlama tarihi: 09.07.2020 (ama 2020 ocakta yazdım...)

Umarım beğenirsiniz...
.

Uykulu okul sabahlarının ilkindeydim. Lise hayatımın son senesi, bu yılın ilk günü. Ve ben dört yılımı geçirdiğim bu sıraları, anıları, her gün çıkarken can çekiştiğim merdivenleri özleyeceğimi bildiğimden hem okulun bitmesini istemiyor, hemde artık buradan bıktığımı ve üzerime gelen sınav stresinden kurtulmak istediğimi farkettiğimden okulun bitmesi için gün sayıyordum. Ortalama bir öğrenciydim ve lise hayatım bok gibi geçmişti. Öyle heyecanlı yada gizemli bir hayatım yoktu. Tam tersine her şey o kadar boş ve sıkıcıydı ki bu durumu biraz değiştirebilmesi için hayatıma daha renkli insanlar almaya karar vermiştim.

Normalde, bir arkadaşım olsun ama en yakınım olsun, başka kimseyle konuşmasam da onunla her şeyimi konuşabileyim tarzında bir arkadaşlık düşüncem vardı. Ama lisemin ilk yılında artık hayatımda biraz renk istediğimden midir yoksa arkadaşımın sülük yapısından mıdır bilmem, tamamen zıt karakterlere sahip olmamıza rağmen çok çılgın bir ikili olmuştuk. Ortaokulda iki sıkıcı arkadaş dışında kimseyle konuşmayan ben, He Ran sayesinde okulda tanınan ve çoğu kişiyle muhabbeti olan birine dönüşmüştüm.

Sınıfın kapısından girer girmez üstüme atlayan  He Ran, bana olan tüm özlemini hissettirmek ister gibi sıkıca sarılırken ben de onu ne kadar özlediğimi söylüyordum. İkimizin bulduğu özel el selamlaşmamızı da yaptıktan sonra, üzerimizdeki anlamsız bakışlarla her zamanki yerimize geçtik.

He Ran liseye başladığımdan beri en yakın arkadaşımdı. O okula sonradan geldiğinde benim de okulda hiç arkadaşım olmadığı için tanışmıştık ve onu sıcak kanlılığı sayesinde hemen kaynaşmıştık. Birbirimize dair bilmediğimiz hiçbir şeyin olmamasının yanında  ikimizinde anlayışlı yapısı bizi daha da yakınlaştırmıştı. Geçen sene ailelerimizle ortak bi plan yapıp, sakin bir tatil köyüne gitmiştik. Ama annemle bu yaz nadiren görüştüğümüz babamın akrabalarının yanındaydık. Babamı kaybettikten sonra bazı yazlar akrabaları ziyaret ediyorduk. Yurt dışında olduklarından He Ran'la görüşme şansımız olmamıştı ve şimdi farkediyorum da birbirimizi gerçekten özlemişiz.

Ders başlayana kadar ikimiz de birbirimize anlatmak için biriktirdiğimiz şeyleri konuşuyorduk. En son ben tuvalet maceramı anlatmıştım, orada tuvaletlerin paralı olması ve benim üzerimde para olmaması sorununu benim ingilizcemin yetersizliği sebebiyle çok büyütmüştük ve tuvaletini kullandığım kafenin sahibi bana yardımcı olmuştu. Eğer çok sıkışmış olmasaydım bunu yapmazdım ama mecburen adamdan borç almak zorunda kalmıştım.

Tarih hocamız sınıfa girdikten sonra ayağa kalkmış ve onu selamlamıştık. Geldiğimden beri nakil öğrencilerin geldiğini ve bizim sınıfa da bir kişinin geleceğinden bahsetiyorlardı. Açıkcası bu benim çok da umrumda değildi. Sonuçta okulun son senesi yeni bir arkadaşlık kuracak halim yoktu.

Tarih hocamızla birlikte sınıfa nakil öğrenci de girdi. Hocayla aynı anda geldiğinden hızla arka sıralardan boş olan bir yere oturdu. Hocamız bize selam verirken onu bile ne kadar özlediğimi farkettim. Tontiş yanaklı en az 65 yaşındaki hocamız bize her zaman kendi torunları gibi davranmıştı. Bu yüzden onu bi ayrı severdim.

Hoca yoklamayı almadan nakil öğrenciyi fark edip tanışmak istedi. Gözündeki gözlüğü çıkarmadan kafasını eğip yukardan nakil öğrenciye baktı.
"Nakil öğrenci misin? Kendini tanıt bakalım."
Kafamı arkaya doğru çevirip öğrenciye baktığımda o da yeni ayağı kalkıyordu. Şöyle bi aşağıdan yukarı süzdüm ve fiziği gerçekten güzeldi. Adem elması... gözlerim yüzüne ulaştığında o da söze başlamıştı. Bana birini anımsatıyordu sanki. Uzun zamandır görmediğim birini. Yıllardır görmeyi umup, bir türlü göremediğim biri...

İsimlerinin bile aynı olması beni bir miktar korkutmuş olsa da sadece benzetmişimdir diye çok fazla üstelemedim. Yine de içten içe bunun güzel bir tesadüf olmasını da umuyordum. Sonuçta üstünden çok uzun bir zaman geçtmişti ve özlemiştim. Sadece yanlış bi benzetme olduğuna kendimi inandırarak çocuğun yüzünü biraz daha inceledim ve önüme döndüm.

Teneffüs zili çaldığında her zamanki gibi su ve çikolata alıp koridordaki koltuklara oturmuş yeni gelen çocuğu konuşuyorduk. He Ran çocuğu beğenmiş olucak ki sürekli suratını betimleyip iç çekiyordu. Ben de sadece göz devirerek onun bu şapşal haline sırıtıyordum.

"Bana çocuktan etkilenmediğini söyleme sakın Yu Jin."

"Çocuğa bir şey demedim zaten ben. Herkesin beğenebilceği klasik bi tip işte. Hem sen düştüğün çocuğu benle mi paylaşıyorsun? Gözlerim dolacak şimdi, cömert arkadaşım benim"

Söylediğim şeyle dudakları yukarı doğru kıvrıldı. Sonra yine derin bir iç çekti... ben de bana gülüyor sanmıştım.

He Ran biraz abartıyor olsada haksız sayılmazdı. Çocuğun yüz hatları ve fiziği her kızın ilgisini çekerdi eminim. Ve sesindeki o kadife tonu da kaçırmamıştım kesinlikle. Bu düşüncelerimi sesli şekilde söyleseydim büyük ihtimalle çocuğun büyüsüne kapılmış olan arkadaşımdan büyük linç yerdim. Biraz daha konuştuktan sonra zil çalmıştı. İlk tenefüsü bu kadar kısa yapmalarına hâla anlam veremiyordum.

Ders başladığında sevgili hocacığımız bizi serbest bırakmıştı. Herkes kendi arasında sohbet ediyordu ama yeni öğrenciyi gözüne kestirmiş birkaç kız ve tabiki biricik arkadaşım son erkek bükücü He Ran çocuğu kesiyorlardı.

Tenefüste nöbetçi öğrenci gelip Beomgyu'yu müdür yardımcısına götürdü. Yeni geldiği için okul kartı falan vericeklerdi. Günümüzün ana konusu o çocuk olsun istemiyordum. Ama sevgili şıpsevdi arkadaşım sağolsun başka bir sohbet açamamıştım gün boyu.

Son dersin kimya olması ve çatlak sesli kimya hocamızın verdiği tonlarca yazma ödevi beni yıkmıştı ve eve giderken sadece zihnimi boşaltmak istiyordum. Arkama doğru yaslanıp gizlice nakil öğrenciye baktım. Yan profili bile güzeldi. Sınıftaki diğer erkeklere göz gezdirdim. O farklıydı, O, ona öyle çok benziyordu ki, artık burada yaşamadığını bilmesem kesinlikle o sanardım.

Zil çaldığında çantamızı hızla toplayıp He Ran'la sınıftan çıktık ve ilk günden kimyacının verdiği ödevler yüzünden çıkışta takılama planını iptal ettik.

Düşüncelerim istemsizce bu gün yeni gelen nakil öğrenciye kaydığında kendimi durdurdum. Zihnimde canlandırdığı anılar çok da sağlıklı değildi çünkü. Yemek saati de gelince mutfağa gidip her zamanki yerime yani annemin karşısına oturup iştahla güzel kokuları içime çektim. Güzel yemekler vardı yada annemin yemekleri her zaman çok güzeldi. Yemeğin genel konusu dönemin ilk günü ve kimyacımızın acımasızca verdiği ödevlerdi.

Hava hâla kararmamıştı ve dışarı çıkıp biraz dolanmak iyi gelebilir diye düşünerek omuzuma inen saçlarımı toplayıp evden çıktım. Başlarda planım evin etrafını biraz turlayıp dönmek olsa da mahalleden çocukluk arkadaşımla karşılaşınca koyu bir muhabbete daldık. daha bir turu tamamlamadan hava kararmıştı ve eve dönmem gerekmişti. Bi ara kahvaltıya gitmek için sözleştikten sonra bakkala uğrayıp eve döndüm.

Pijamalarımı giyip kendimi yatağa attığımda bu gün ne kadar yorulduğumu farkettim. Uzun zaman üstüne bu gün ki koşuşturma vücuduma işkence etmişim gibi hissettirdi. Kendi kafamda kurduğum hayal dünyamda gezerken ne zaman gözlerimi yumduğumu anlamadım.

***

Yeniden merhaba. Bu ilk bölüm biraz  hızlı geçti gibi. Acemiyim azcık katlanın bu bölümlere bflsndlsd

Kitap sadece başrollerin ilişkisiyle yürümeyecek. Kafamda bi kurgu var ve eğer olursa gerçekten yazmak istediğim bir şey. Kızımız tabiki txt ile tanışacak. Belkide tanışmıştır bilemiyorum.

Fikirleriniz benim için çok önemli. Eğer bir fikriniz veya eleştiriniz varsa her zaman açığım. Dediğim gibi yeniyim ve dışardan farklı bakış açılarına ihtiyacım var. 

Bu arada ben bu bölümleri yazarken neredeyse hiç Txt fic yoktu ama şu an baya varmış...

Sonraki bölüm için bekleyin <3

                                                                     |feliz|

MEMORY┊BEOMGYUHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin