2

1.2K 106 234
                                    

Yeniden merhaba. Bölüm sonu açıklama kısmını okumayı unutmayın... ve sabredin güzel bölümler gelicek istikrarlı bi şekilde yazarsam...

Erken kalkıp oyalana oyalana hazırlanmak ve fazladan uyku arasında bir seçim yapacak olsam büyük ihtimalle uykuyu seçerdim. uykuya zaafım vardı. Yine de bu gün o günlerden biri değildi.

Uyanmama sebep olan telefonuma yağan bildirimleri kapatıp yataktan istemeyerek de olsa çıktım. Her zamanki gibi ağır ağır hazırlandım. Daha vaktim olsada hiç kahvaltı yapacak havamda değildim. Saçlarımın önden bir parçasını tel tokayla yukarı tutturup çantamı da alıp evden çıktım. Daha çok erken olduğu için okula yürüyerek gidecektim. Bu sırada sabah gelen mesajları da okuyabilirdim.

He ran🖤'dan 30 bildirim...

He Ran'ın mesajını açarken yolun karşısına geçtim, biraz ilerdeki banka oturup mesajları okudum. İlk on mesaj sadece heyecandan yerinde duramadığıyla ilgiliydi. Asıl olayı anlattığı kısma gelince de asla şaşırmamıştım. Geçen yıldan beri hoşlandığı bir(!) çocuk vardı ve anladığım kadarıyla He Ran'a mesaj atmıştı. Bana göre çok da önemli bir şey değildi ama arkadaşımın heyecanını paylaşacaktım tabi. Tekrar yürümeye başladığımda kulaklığımı takıp He Ran'ı aradım.

"YU JİN İNANMAYACAKSIN AMA BANA MESAJ ATMIŞ!"

"Sakin ol He Ran. Derin nefes al ver. Bu kadar abartılacak bir şey değil. Hangi çocuk bu?"

"Hani vardı ya uzun boylu, dolgun dudaklı ve çok yakışıklı olan"

He Ran... geçen seneden beri tarif ettiği tipteki bir sürü çocuktan hoşlanmıştı ve ben aradan ihtimalleri elesemde 2-3 kişi kalıyordu.

"He ran adı ne çocuğun bir sürü kişiden hoşlanıyorsun sen zaten."

"Hayır bu sefer öyle değil. Tamam neyse ben çıkıyorum, okulda uzunca konuşuruz bunu. Enişten oluyor Yu Jin heyecanlı değil misin?"

"Evet evet, çok güzel. Şimdi yoldayım gelince konuşalım olur mu?"

Telefonu kapatınca kocaman göz devirdim. Bu kız beni çıldırtacaktı resmen. Bir mesajı fazla abartıyordu. Daha dün gelen nakil öğrenci için ağzından sular akarken... O an sürekli yaptığım gibi kendi kendime arkadaşlığımızı sorguladım. Kesinlikle karakterlerimiz uyuşmuyordu ama yinede bir şekilde anlaşıyorduk işte. Zor bir hayatı vardı ve ben onun bu çocuksu tavırlarını idare ederken çok da sorun etmiyordum. Onun mutlu olmasını istiyordum ve eğer böyle kendini iyi hissediyorsa bir şey diyemezdim.

Okula az bir mesafe kala önümde nakil öğrenciyi gördüm. Aslında insanlarla tanışmak için bu yolu tercih etmezdim. Yine de bir şekilde ilgimi çekiyordu bu çocuk. Adımlarımı hızlandırıp kaldırımda yan yana yürümemizi sağladım. Kulağında kulaklık vardı ve başı eğik bir şekilde yürüyordu. Beni fark edince kulaklığı çıkarıp selam verdi. Benim bir şeyler söylemem gerekiyordu ve ben öylece kala kalmıştım. Ne demem gerektiğini bilmiyordum. Hiç bir şey düşünmeden karşısına mı geçmiştim yani... Daha fazla bekletmeden konuştum.

"Merhaba, aynı sınıftayız da dün tanışamamıştık. Yu Jin ben."

Ben konuşmaya başlayınca kafasını bana çevirip tam olarak gözlerimin içine baktı. Göz temasından kaçınarak sözümü bitirdiğimde ona ancak bakabilmiştim. Dudaklarını yalayıp bir şeyler söylemek için ağzını araladı ve evet. Dudaklarını yalamıştı. Ve ben tam anlamıyla sadece çocuğun dudaklarına bakıyordum. Gerçekten etkileyici olduğunu düşünmem normaldi değil mi? bunu her kız yaşıyordu sonuçta. Gözlerimi zorla gözlerine çıkardım. Ve sanırım o bu süre boyunca sözünü çoktan bitirmişti, hem de ben hiç birini duymamıştım. (yn:Tamam yazar anladık Beomgyu'ya pata küte şapa şupa ambrella lap lup düşüyosun)

MEMORY┊BEOMGYUHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin