15

624 59 167
                                        

Keyifli okumalar.
.

4. ODA - Yeonjun, Sunhe.

Aşık olmuşlardı.

Bunun başka bir açıklaması yoktu, aşk. Birbirlerini ilk gördükleri andan itibaren her seferinde göz göze geliyorlardı. Aralarındaki elektriklenmenin ikisi de farkındaydı ama ilk önce kim itiraf edecek savaşı veriyorlardı. Yeonjun ilk kez birinden hoşlanmıyordu ama ilk kez duygularının karşılığını net bir biçimde hissediyordu. Tek korkusu daha önce başına geldiği gibi Sunhe'nin de kızlardan hoşlanması olurdu. Sunhe için ise farklıydı. O ilk kez aşk duygusuyla Yeonjun sayesinde tanışmıştı ve açıkçası çok da hoşuna gitmişti bu his.

He Ran ve Felix çiftinin aksine içinde bulundukları binayı çözmek için uğraşıyorlardı. Ayrıca birbirleri ile o kadar iyi anlaşıyorlardı ki uyumlu bir şekilde ilk iki odayı geçmişlerdi, biraz da Jungkook'un yardımıyla tabii. Jungkook demişken, o da bu ikilinin arasındaki şeyin farkındaydı ve onları utandırmaktan büyük zevk alıyordu. İkisi de normalin üstünde bir utangaçlığa sahipti. Bu yüzden kendilerini bilmecelere vermişlerdi ve birazdan dar duşun içindeki kapıdan mutfağa gireceklerdi.

Dün gece geç saatlere kadar oturup ortak alanları hakkında uzun bir sohbete girdiklerinden her şeyi sabah çözmek zorunda kalmışlardı ve bu tahmin ettiklerinden de yorucuydu. Zaten uykularını da alamadıklarından mutfağa geçmeden önce ilk odadaki yataklarda biraz dinlenmeye karar vermişlerdi.

Ama Sunhe'nin gözüne bir türlü uyku girmiyordu. Jungkook'un, Yeonjun uyurken Sunhe'ye anlattıkları şeyler uzun bir süre düşünmesine sebep olmuştu. Kafası karışıktı ve Yeonjun'u bırakmak istemiyordu. Ama Jungkook ona önemli bir görev vermişti ve yapmazsa kesinlikle vicdanı rahat etmezdi. Sonunda kararını vermişti. Buradan giderse hayatının sonu olmayacaktı. Ya da bir daha Yeonjun'u görmeyecek de değildi. Eğer elinden bir şey gelecekse bu görevi hakkıyla yerine getirmeyi çok isterdi.

Bakışlarını yarım saattir incelediği beyaz duvardan ayırdı ve uykusunda daha bir güzelleştiğini düşündüğü Yeonjun'u güzellik uykusundan uyandırmak için yerinden kalktı. Sevdiğini en yakından her ayrıntısıyla incelemek gibisi var mıydı? Uyuduğu için utanmasına da gerek yoktu. Uzun bir süre pürüzsüz tenini, kıvrımlı burnunu, şekilli ve oldukça dolgun dudaklarını inceledi. Gözlerinin güzelliğini kapamış olsada göz kapaklarında oyalandı bir süre. Gözlerine utanmadan bakabilme duygusunu merak etti. En sonunda daha fazla bakarsa fikrinden vazgeçebileceğini farkettiğinden sessizce uyandırmaya çalıştı onu.

"Yeonjun."

Amacı onu uyandırmaktı ama o sanki uyanmasın diye sessiz söylemişti adını. Kendi kendine güldü bir süre. İki güne aşık olamazdı değil mi? Ah hayır, kesinlikle olmuştu ve bunu inkar da etmiyordu. Elini uyuyanın omuzuna koyup biraz dürttü.

"Yeonjun kalkmalısın."

Uyuyan güzel birkaç şey mırıldandıktan sonra omuzundaki eli, kendi elinin içine alarak neredeyse gözükmeyecek gibi tuttu ve pozisyon değiştirdi.

Karşısındaki uyusada utanmıştı Sunhe.

"Ama sen böyle yaparsan ben gidemem ki..."

Diye söylendi kendi kendine. Başından beri uyumayan Yeonjun bu duyduklarıyla hızla doğruldu yattığı yerden.

"Nereye gidiyorsun?"

Kız sıkıntılı bir şekilde iç çekti. Hemen şimdi mi anlatması gerekiyordu yani. Oturuşunu düzeltti ve aralarında biraz mesafe olmasını sağladı.

"Burada kalmak istemiyorum. Dışardaki hayatım son zamanlarda pek de yolunda gitmiyordu ve benim burada olmam biraz bencilce."

Erkek olan önce biraz kırılmış hissetmişti. Onu sevdiğini düşünmüştü ama şimdi gidiyordu.

MEMORY┊BEOMGYUHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin