26

405 48 93
                                    

Çok duygusal bir anıma denk geldi yazarken çok ağladım ilk sahneyi. Umarım yazıyada hissettiğim gibi dökebilmişimdir. Keyifli okumalar
(medyanın kusursuzluğu)

Ve gitti

Yarım saat evvel orada gülümserken şimdi yok.

İnsan giderdi, kimse kalıcı değildi. O da gitmişti. Arkasında bir fırtına bırakarak gitmişti. Artık buradaki yaşamı, hayatı, anılarının hiçbir anlamı yoktu onun için. Biz per perişan arkasından yas tutup onun için gülemezken, onun yokluğu zaten bize yetip de artıyorken, bir de arkasında bıraktığı kokusunu kaybetmeye korkuyorduk. Bense, ben... kabul edemedim. İmkan veremedim. Zaten beklediğim bu şeye asla hazır olamazdım. İnanamadım. Gerçek olamazdı. Hayatımdan bir anda silinip gitmiş olamazdı. Bir dakika önce vardı. Yine olmalıydı. Anılarımız olan bir insanın yok olması olanaksızdı. Nasıl gitmiştin?

Yıllar sonra dönüp baktığımda anılarımda kalan 19 yaşındaki seni mi görecektim. O an seninle yad edemeyecekmiydik o günleri. Hani hayallerin vardı? Ne oldu o hayallere, birlikte verdiğimiz sözlere. Okumamız gereken onca mektup varken, sen nerdesin Beomgyu?

Bayıldıktan iki dakika sonra ayılıp yanına geldiğimde sıcacıktı ellerin, neden buz gibi şimdi? Pembe dudakların, koyu tenin neden kireç gibi Beomgyu?

Üstünden üç hafta geçmesine rağmen Beomgyu'nun evindeydim. Onun yatağında oturmuş çıkarttığım fotoğraflarımıza bakıyordum. Birbirimize itiraflar ettiğimiz gün pamuk şekerlerle çekildiğimiz fotoğrafın üzerine peş peşe birkaç damla gözyaşı döktükten sonra, ona daha sonra okuyalım dediğim ilk izlenim defterimi elime alıp beni duyduğunu umarak okumaya başladım.

"Okula nakil bir öğrenci geldi..."

Daha ilk cümleden anılarımız doluşmuştu zihnime. Gözlerim neredeyse durmak bilmeyen yaşlardan dolayı görüşümü kapatırken okumak da zorlaşıyordu. Bir süre sonra toparlayıp okumaya devam ettim.

"Bu çocuğun zihnimde canlandırdığı anılar hiç de yabancı değil. Sınıfa girdiği andan beri gözler üstünde olmasına rağmen onda farklı bir şey var. Bana onu hatırlatıyor. Adının tesadüf olması normaldi ama eğer buradan gittiklerini bilmesem onu gerçekten Beomgyu sanacağım."

Ellerimde yüzüme rüzgar yaparak biraz daha gözyaşlarımın dinmesini bekledim. Gittiği yerde beni duyacağını düşünerek sesli okuyordum ve bu işleri on kat daha zorlaştırıyordu. Yazının sonuna geldiğimdeyse daha fazla kendimi tutmaya çalışmadım.

"Eğer gerçekten oysa onunla iletişime geçmeliyim. Uzun süredir göremediğim için çok özledim ve bir daha kaybetmek gibi bir planım da yok. Umarım iyi anlaşırız."

Hayat bazen bizim planladığımızın tam aksini oynuyordu. Uzun zamandır görmediğim için o zamanlar ne kadar özlediğimi düşününce kafayı yiyecek gibi oluyordum. Şimdi sonsuza kadar onu özleyeceğim gerçeği boğazımda sert bir yumru oluşturdu. Yastığına sarılarak hâla üzerinde olan kokusunu içime çektim. Nasıl katlanacaktım. Onun odası, kıyafetleri, yatağı yıllarca boş kalırken onsuz yaşamaya alışacağım günler nasıl gelecekti.

Beşinci kez çalan telefonumu tekrar meşgule atarak eşyalarımı topladım. Odadan çıkarken bir kez daha bakmamaya özen göstererek kapıyı kapattım. Merdivenleri kaçarcasına inerek, acelem varcasına 10 dakikalık mesafede olan kafeye girdim. Üzerimde hissettiğim bakışlardan yüzümün ne halde olduğunu tahmin edebiliyordum. Hedefimi gözüme kestirip masada karşısına geçerek oturdum. Daldığı yerden uyanarak yüzümü inceledi bir süre.

"İçecek bir şey?"

"Hayır, sağol."

Az önce ağladım diye bas bas bağıran gözlerimden çok farkı olmayan gözlere baktım.

MEMORY┊BEOMGYUHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin