8

944 79 163
                                    

Bu gün official trailer geldi ve o kadsr güzeldi ki... farklı bir tarz. Crown ve Bu şarkı arasında ne kadar çok fark var.


"27.07.2012"

Benim kızları farketmemle Jiwon'un yüzü de farklı renklere bürünmeye başlamıştı ki, Beomgyu'nun yanımıza gelmesiyle artık gitmesi gerektiğini ve tanıştığına memnun olduğunu söyleyerek yanımdan hızla uzaklaştı.

Aah tatlı çocuktu gerçekten.

Jiwon gittikten sonra başımı Beomgyu'ya döndürdüm.

"He Ran yok mu?" Dedim düz bi sesle.

"Hayır, yok?" Dedi.

Gaayet rahat davranıyordu. Onun aksine ben gergin hissediyordum. Daha deminki çocuğun etkisi hemen geçmişti.

"Nerde?" Hâla yüzüne bakmamıştım. Bakmayacaktım da. Ayrıca o şey nerdeydi? Palyaço.

"Sınıftalar Yu Jin. Sen onlara sınıftayım demedin mi?"

Onlar da benim yanıma gelmek için sınıfa çıkmışlardı doğal olarak.

"Sen niye burdasın?"

"Haeyung ile turluyorduk. Seni görünce, sen de masadan bir anda kalkınca yanına geleyim dedim." Ellerini cebine sıkıştırıp omuzlarını kaldırdı. Evet şimdi ikimizde gerilmiştik.

"Birincisi, hani ben Haeyung göremiyorum. İkincisi ben masadan He Ranlar geldiğinde kalktım. Ve sonra da hiç oturamadım." Dedim, hangi sıfatla olduğunu bilmediğim bir şekilde hesap soruyordum.

Ofladı. "Bir problem mi var Yu Jin?" Dedi bıkmış bir şekilde. Çok özür dileyerek bıkma sebebini sorabilir miyim Beomgyu?

Sinirden güldüm ben de. "Yoo, nerden çıktı o şimdi?" Yüzüne bakmıştım. Bakmayacağım demiştim ama bakmıştım. Kim olsa bakardı.

"Sabahtan beri gerginsin. Bana karşı yada herkese karşı bilmiyorum ama, her zamanki halin değil."

İtiraz edicekken bir adım attı bana doğru. Öyle çok yakın falan değildik. Zaten ilk konuşmaya başladığımızda aramızda dağlar vardı.

"Neden bir anda tersliyorsun beni? Bir sorun varsa anlatabilirsin. Artık iki yabancı değil de arkadaş olduğumuzu dakika başı hatırlatmam mı gerekiyor?!" Sesi gereksiz yere yükselmişti.

Güldüm. Bu sefer gerçekten sinirden gülüyordum. Saf mıydı? Ya da saf rolü mü yapıyordu?

"Bunu kime soruyorsun?"

Hızla ona dönüp bir adım attım ben de. Ani çıkışımdan dolayı şaşırmıştı. Konuştuğumda sesim normalinden çok daha yüksek çıkmıştı ve bu şu an benim kontrol edebildiğim bir durum değildi.

"Daha demin tanımıyormuş gibi davrandığın yakın arkadaşın Yu Jin'e mi, yoksa herkes  yerine koyup hiçbir şeyi anlatmadığın Yu Jin'e mi? Ona göre cevap vereceğim de."

Olduğu yerde kalakalmıştı. Bir süre bekledim, tahmin ettiğim gibi ne bir cevap ne de herhangi bir tepki vermedi. Sadece tarif edemeyeceğim bir yoğunlukta gözlerime bakıyordu. Her zaman daldığı gibi bu sefer gözlerime dalmıştı. Nedense hiç iyi hissettirmemişti o bakışları. Gözlerimi gözlerinden zar zor ayırmıştım. Kafamı yukarı aşağı birkaç kez sallayıp arkamı döndüm ve hızla uzaklaştım oradan.

Belki bu çok büyük bir olay değildi ama benden beklemediği şekilde çıkışmıştım. Konusunu açacağımı düşünmediği şeyi söylemiştim. Bunu bir problem yapacağımı düşünmemişti belki, belki de o da yeni farkediyordu bu durumu. Ama kabul edilmesi gereken bir gerçek vardı ki bu görmezden gelinebilecek gibi bir şey değildi. Daha ben bunu zar zor kabul etmişken, yada kabul etmeye çalışıyorken, onun bana sanki hiçbir şey anlamıyormuş gibi davranması berbat bir şeydi. Onun olduğu ortamdaki halim, birebir konuşmalarımızdaki heyecanım, her türlü ben istemesemde belliydi işte. Herkesin farkında olduğu bir şeyi benim örtbas etmem, kabullenmemem saçmalık olurdu.

MEMORY┊BEOMGYUHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin