" ya anlasana dargınım ama mahkûmum sana. "
*
Arabadan indiğimizde sahil tarafında bir yere gelmiştik. Cafe gibi bir yere girdiğimizde, duvarlarda açık renkler kullanılmıştı içeride çok az kişi vardı ve oturup sohbet edenler aynı zamanda buraya bizim de kahvaltı yapacağımız gibi kahvaltı yapmaya gelenler oturuyordu. Duvarlarda sarmal yapay çiçekler kaplarken içeriye aydınlatan beyaz ışıkla uyum sağlıyordu.
" jungkook! " gözlerim içeride gezerken, jungkook'a doğru kollarını iki yana açmış atmışlı yaşlarda orta boylu tombul bir amca gelince gözlerimi onlara çevirdim. " jung woo, amca"
Gülümseyerek kollarını açtı ve sarıldıktan sonra jungkook'un görüş açısına girdiğimde elini uzattı. İlk önce eline sonra gözlerine baktığımda elimi eline götürdüğümde beni kendine çekti ve bedenim jung woo denilen amcanın karşısındaydı. "jungkook, bu kız kim?"
Dedi, göz kırparak. Şuanda kızarmamak için çaba harcarken yanaklarımdan gelen ısıyı fark edebiliyordum. Jungkook, lafa atlamadan ben Lafa atladım
" arkadaşız " dediğimde, gözlerini bana çevirdi ve başımı hafif yukarı kaldırarak bende ona baktım. Boşta kalan elime baktı ve elini elime götürdüğünde sıkıca tuttu. " şuanlık arkadaşım. " dedi ve jung woo amca ellerimize sonra bana baktı gülümseyerek. " adı ne güzel kızımızın?" Başımı öne eğerek " jennie, efendim. " dedim ve elini uzattığında bende ona aynı davranışta bulundum.
Dişlerimi göstererek gülümsedim.
" jungkook, buraya ilk defa bir kız getirir. Demek ki sende bulduğu özel bir şey var. Kaçırma kızı, jungkook. " gülerek dediği şeye bende gülümsedim ve aklımda sorular dolarken jungkook dudaklarını ıslattı. "o, benim için özel."
Dediği şeye odaklanmıştım. Ben, onun için özel miydim? Gözlerimi jungkook'a götürerek içten gülümsedim.
" bize güzel bir masa ve kahvaltı hazırlar mısın "" tabi. " dedi ve eliyle bir masayı işaret ettiğinde çantamı boş kalan bir sandalye'nin üstüne koydum ve oturduğum da, jungkook da benim karşıma geçmişti. Bir çalışan geldiğinde siparişi verdiğimizi söyledik ve çalışan gitti ve jungkook'a baktığımda dilini yanağına dayamış ve tedirgin bir şekilde masaya bakarken gözlerini benim gözlerime çekti. " jennie, "
" efendim? " dediğimde elini saçıma götürdü ve önüme gelen saçımı kulağımın arasına sıkıştırdı. "seni sevip sevmediğimden emin değilim ve ben buna emin olunca sana haber vericem."
Başımı salladım ve içeriyi incelemeye başladığım da bir çalışan geldi ve elindekileri masaya servis etmeye başladı. Tabaktaki herşeyi masaya aktardığında jungkook eliyle durması gerektiğini işaret etti ve ceketinin cebinden cüzdanını çıkarttığında çalışana bahşiş verdi ve çaşılan, teşekkür edip bizi yalnız bıraktı.*
jungkook, beni eve bıraktıktan sonra kızlara olan herşeyi anlattım. Kızlar şok oldular ve ardından hepberaber yemek yerken lisa sohbet'i başlattı."kızlar, 1 hafta sonra yarı final var. Ama ben elemeleri geçebildim mi bilmiyorum"
Dudağım kapalı gülümsedim bu söylediğine. "eminim ki geçiceksin, lalisa." Omuz silkerek başıyla onayladı.
Yemekler bittiğinde heryeri kaldırdık ve yukarı çıktığımda yatağa kendimi attım ve yattığım yerden titreme geldiğinde telefonumun yatağımın arasına sıkışmış olduğunu gördüğümde iç çekerek telefonumu aldım ve kimden mesaj gelmiş diye baktım.@jungkkie :
Jennie, özledim.Gözlerim fal taşı gibi açıldığında elim ayağım titriyordu. Kalbim sanki çıkıcakmış gibi klavyelere bile zor tıklıyordum.
jennierubyjane : efendim?
jungkkie: diyorum ki, sabah ki yaptığımız kahvaltıyı çok özledim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
only you and me | jenkook
FanfictionCinsel içerik içerir! " Nasıl olduğunu bir türlü anlayamıyorum. Gardımı indirdim. Yemin ettim ; birdaha asla âşık olmayacaktım ; ama sırıl sıklam oldum. Sanırım bunun geleceğini görmeliydim. Gözlerinin içine düştüm. Çılgın dünyama geldin ; serin v...