only you and me | jenkook

özel bölüm, one

İyi okumalar dilerim ^ 🍷
Özel bölümler gelebilir, böyle sürprizleri görmek için kitabı kütüphanenizden kaldırmayın derim ;) size bir tavsiye.

Gözlerimi araladığımda kafamı kaldırdım ilk gördüğüm şey, oydu. Ve ben her sabah bu manzarayı görmekten sıkılmamış aksine her sabah onun enerjisi bana enerji veriyordu. Mutluluğuma mutluluk katarken o, tablo misali bana bakıyor, ben ona bakıyordum. Gözlerim dudaklarına gitti. O dolgulu dudaklarına, o öpülesi güzel dudaklarına. Tek parmağımı yüzünde gezdirdiğimde kirpikleri oynadı. Sonra gözlerine gitti, o güzel kahverengi gözler şuanda kapalı olabilirdi. Ama açılınca benim için bir güneş doğuyordu.

Dudaklarımı dudaklarının üstüne kondurup geri çektim. Şuana kadar bir çok pişmanlıklarım vardı ama o benim yaptığım en büyük pişmanlığım olsa da bu benim umrumda bile değildi. O beni her gün bakışlarıyla, gülüşüyle öldürürken gözlerimi kapatıp kokusunu içime çekmekle yetindim. Her gün yeni bir kelebek olarak geliyordum bu dünya'ya, onun dünyasına.. Bizim dünyamıza. Ve her gün yeniden ölüşümü kendi ellerimle yazıyordum.

Önüme gelen saç tutamlarımı geri attım ve daha da baktı uzunca baktım ona. O güzel yüzünün her ayrıntısını tekrar tekrar hafızama kazıdım. İçtenliğimle gülümserken, hafifçe yukarı kaydı dudakları. İstemsizce yukarı kalkan kaşlarım, şaşkınlıkla yetindi.

Arkada kalan eliyle beni kendine çekti. Gözlerim aniden açıldığın da güldü. Gözlerini gözlerime dikti ve uzunca baktı. İkimizin arasında sessizlik büründüğünde elini karnıma götürdü. Gözlerim artık henüz gözlerini açmamış, bir bebekteydi.
Gözleri tekrar bana kalktığında ona bakmamı sağladı. Tek eliyle çenemden tuttuğun da biraz kaldırdı ve yüzümü yüzüyle hizaladı. Sıcak nefesi yüzüme çarparken gülümsedim. " noldu? " diye sordum hayretle. " sessiz olur musun? Şuanda kadınıma bakıyorum. " güldüm.

" Seni seviyorum, güzel kadın. "

etli dudaklarının tadını dudaklarımda hissettiğimde gülümsedim. Ve bunu yapmamla o da gülümsedi. Yoğun öpücüğümü bıraktığım da kendimi biraz geri çektim. Ellerimle yüzünü avuçladım ve eğik olan başını kaldırarak ona bakmamı sağladım. Tüm içtenliğiyle gülümsedi. " seni seviyorum, bay jeon. " tekrar dudaklarımla dudaklar buluşmuştu ama bu sefer kısa ve hepsinden daha güzeldi. Kapının açılma sesiyle bakışlarımız oraya gitti. Küçük ve ağır adımlarla yanımıza gelen Mın Joon'a bakıp gülümsedim.

Başı yere eğik, sanki kızacakmışız gibi yanımıza emin olmayan adımlarını atarak geldi. " anne, " bana her 'anne' demesi duygulanma neden olurken bazıları saçma ve alakasız buluyor olsa da ben gayet makul görüyordum.
" efendim joon? "

başı yere eğikken. " yanınıza gelebilir miyim? " gözlerim dolmuş ve her an dize halinde akacak olan yaşlarıma hakim olmaya çalışsam da buna engel olamamıştım. Tek bir damla düştüğünde hızlıca silip gülümsedim.
" bir şeyin mi var, jennie? " bunu jungkook fark etmiş olacak ki kaşları çatılmış bana bakıyordu. Başımı iki yana salladım. " hayır, hayır yok."
Mın joon'a baktığım da başı hafifçe kalkmış verecek cevabımı bekliyordu.
" tabiki gelebilirsin. " anlık gülümsedi.  Ve tek bacağını yatağa atarak çıkmaya çalıştı. Küçük eller sıkıca jungkook'un tişörtüne gittiğinde çıkması için ona yardım etti. Aramıza kıvrandığın da eliyle örtüyü kavradı ve kafasını yastığa koyarak gözlerini kapattı. Bir süre onu izledikten sonra tek gözü açıldı ve gülümseyerek ilk jungkook'a sonra bana baktı. Bir elini boynuma diğer elini de jungkook'un boynuna attı ve bizi kendine çekerek yakınlaştırdı ve uzunca karşıyı izledi.

∞

" sevgilim, " gözlerim jungkook'u aradığın da çalıların arasından çıkarak bana baktı. Elindeki papatyalardan yapmış olduğu tacı gördüm. Onu iki eline aldı ve yanıma hızlı adımlarla gelerek önümde eğildi. Ben onu gülerek izlerken yüzündeki gülümseme eksik değildi. " siz güzel bayan, bu sizin. " tacı özenle kafama taktığında önümdeki saçlarımı kulağımın arasına koydu. Eli yüzümde gezerken ben gülümserken onu izliyordum. Sadece ikimiz ve jungkook'un fikriyle gelmiş olduğumuz piknikte olmadığım kadar mutluydum. Mın joon görüş açımda ama bizden biraz uzak, kozalak toplamaya gitmişti. Minderin üstünde bağdaş olan bacaklarımı düz bir hale getirdim ve jungkook'un çenesinden tuttuğum gibi dudaklarıma bastırdım.
" jennie açık alan. Ama Mın joon'u kızlara veripte eve gidebiliriz? "

Göz devirdim. " İğrençleşme Jungkook. " Gülerek karşılık verdi ve yaklaşarak yanağıma sulu öpücüğünü bırakıp geri çekildi. " Oğlum! Gel artık.  " Mın joon, bize doğru döndüğünde yavaş adımlarla yanımıza geldi. Tişörtünün içinde topladığı kozalakları gördüm, üstü kirlenmişti.
Jungkook üstündeki kozalakları yere koydu ve eliyle üstünü silkti. " Bunları boyayalım mı? " Min joon bana baktığın da gülümseyerek sordu. " Olur, yaparız. " Jungkook yanıma geldi ve o da diğer tarafa ayaklarını uzatarak oturdu. Kolunu arkaya koydu. Başımı göğsüne koydum ve biraz aşağı inerek rahatlığımı sağladım. Elimi elinin üstüne yerleştirdim. Mın joon'a baktığım da bizi keyifle izliyor, sesi çıkmıyordu. Gülerek yanıma gelmesini işaret ettim ve o da öyle yaptı. Aramıza girdiğinde jungkook'a kollarını doladı ve ben sadece anın tadını çıkardım.

Onu seviyordum, her şeyden ve herkesten fazla.

Yine merhaba, dayanamadım ve özel bölüm atıyım sizi sevindiriyim hem de o güzel yorumlarınızı okurken sevinirim diye.
Yukarı da yazdım size tavsiye; kitabı bence kütüphanenizden çıkarmayın.
Sizleri özledim, bu kitabı özledim.

Açıkçası aklımda bir şey yokken yazdım ve gerisi geldi. Pek güzel olmadı ve kısa. Bunun için özürlerimi iletiyorum sizlere.

13K olmuşuz, teşekkürler.
Stay with me kitabıma da aynı nezakette bulunursanız çok mutlu olurum. Vote'yi 1K yapalım mı? Bu kitapta. Hm?

Diğer kurguma henüz bakmayanlara, kitap yine jenkook. Vazgeçilmezim.
Bir göz atın derim :)

Görüşürüz 💛