4.9

21.7K 1.5K 594
                                    

bu bölümde sebepsiz uzun. kısa tutmaya çalıştım ama olmuyo.

medya bizimkileri temsil etmiyor mu sizce de akdmwkdmkw

Bir hafta geçmişti, o sahil kenarındaki kafede aramızda geçen şeylerden sonra bir hafta geçmişti. Bu süreçte okulda birbirimizi görmemiştik, görmemek için uğraşmıştık.

O her daim dışarı çıkıp sahaya bizi izlemeye gelmemiş, bende ortak derslerden kaçmıştım. Ben artık birbirimizden kaçtığımızı ve kendini affettirmeye çalışma işinin o kafede noktalandığını düşünürken o neden evime kadar gelmişti ki?

Dahası evimi nasıl bulmuştu?

"Gitsene çocuğun yanına!" Annem beni mutfaktan ittirirken fısıldıyordum:

"Anne hayır anne hazır değilim ne olur?"

"Oğlum gerdek gecesine yollamıyorum seni alt tarafı çocukla konuşup geri döneceksin." Kapının oradan beni ittirdiğinde maalesef ki dış kapıdan beni görebileceği o alana çıkmıştım.

Of anne!

"Aa..." Dedim Yavuz'u es geçip direkt Doruk'a bakarak. "Doruk?" Yavuz, annemin mutfaktan çağırmasıyla Doruk'a baş selamı verip içeri geçti.

"Yağız konuşabilir miyiz?" O sırada annem arkamdan çıktı.

"Hoşgeldin evladım, Dilek Karadağ  ben." Annemin uzattığı eli sıkan Doruk annem gibi samimi bir gülüş attı.

"Doruk Kantarcı." Annem kaşlarını yavaşça çattı.

"Tanıdık bir soyad, seni bir yerden tanıyor muyum?" Doruk hızlıca başını iki yana salladı.

"Zannetmem." Gözlerimi devirdim ve annemden sakladığı gerçeği göz önüne serdim.

"Doruk manken anne. Bununla ön plana gelmeyi sevmese de," Bakışlarımızı buluştu. "O bir manken."

Annemin gözleri ağzıyla aynı oranda açıldığında bir şey diyecekmiş gibi huzursuzca kıpırdandı ve Doruk'a baktığımda birbirlerine değişik bakışlar attıklarını yakaladım.

"Yakışıklı çocuksun maşallah, içeri geçecek misiniz?" Doruk hızla söze daldı.

"Aslında ben Yağız'ı sizden bir süre kaçırsam?"

"Sen kimi nereye kaçırıyorsun lan pi–" Annemin yanımdaki varlığı öksürdü.

"Yağız, kibar ol arkadaşına." Şokla geri adımladım.

"Hah!" Diye koyverdim. "Şu işe bakın birinci sınıfa geri döndük!" Annem kıkırdayarak Doruk'a tekrar elini uzattı.

"Geç kalmayın, tavuk sote yaptım. Sende katılırsın Doruk'cuğum." Ardından bana döndü. "Sende biraz daha sakin olmayı dene, kuzum." Yükselip yanağıma bir öpücük bıraktı ve içeriye geçti.

"Ne işin var burada?" Ters ters sorduğum soruyla o da daha demin ki kibarlığını bir kenarıya bıraktı.

"Aptalın biriyle konuşmam gerekiyor."

"Bekle aynayı getiriyorum." İçeriye geçecek gibi hamle yapmamla beni dirseğimden tuttuğu gibi dışarıya çekti ve kapıyı da aynı şekilde kapadı.

"Gidiyoruz." Kolumu ondan kurtarıp yüzüne döndüm.

"Hayrola ya? Ne oldu o kıyamayan Doruk'a?" Kalbine vurarak gösterdi.

"Burada. Bir gün gerçekten dışarı çıkabilmeyi umuyor." Hırslı çıkan sesine karşılık yutkundum.

"İyi." Arabasına bindirmek için yine kolumu tutmaya çalıştığında izin vermedim.

animosity |boyxboy|Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin