7.9

13.9K 1K 547
                                    

cigarattes after sex: hentai

Nasıl olur da görmezdim? Önümde büyüyen bir gerçek vardı, büyük bir nefret vardı. Nasıl bu kadar kör olabilirdim? Kendi içime, Doruk'a öylesine odaklanmıştım ki çevremde her daim dönen o tehlikeyi fark edememiştim.

"Yağız lütfen biraz sakinleş." Sancak'ın sesi çok bıkkın geliyordu, son dört beş saattir tırnaklarımı yiyerek oturduğum deri koltukta kalıbıma sığamıyordum. Kalbimin içindeki korku taşıyordu, bütün vücuduma dökülüyor beni buzdan bir adama çeviriyordu.

"Doktorlar iyi olduğunu söyledi, sende duydun. Sadece bayılmış."

Önemli değildi, bu söylenenlerin hiçbiri önemli değildi. Onun mavi gözlerini görmeden rahatlayamazdım, kokusunu kan kokusu olmadan içime çekmezsem kalbim yatışmazdı. Birisine bağımlı olmak işte bu yüzden bu kadar kötüydü, ona bir şey olduğunda kendine olmuş gibi acıtıyordu. Onu görmeden, ona dokunmadan herhangi bir eylemi yapmaya bile aciz oluyordunuz.

Doruk'la aramızda öyle bir bağ vardı ki; o yere düşse yanına yığılır kalırdım, ona bir şey olsa aynısı kalbime de olur beni asla rahat bırakmazdı.

Akın, Sancak gibi sözlere sarılmak yerine bana sarılmayı tercih etti. Bedeni bedenime dokunduğu an çözüldüm. Akın'ın sıcaklığını hissettiğim an bütün o sarılmalar geldi aklıma, beni sarmalayışı çok güzeldi. Keşke o anlara geri dönebilseydik, benim kendime güvenimin olmadığı, onu gözümde büyüttüğüm ilişkimizin zorlandığı o zamanlara dönmeye bile razıydım ama bu şekle razı değildim.

Onun o müşahede odasında olmasına, benim burada böyle nefessiz kalmama razı değildim.

"Şşt, geçecek. Sadece dirayetli olmalısın." Gözlerimin önünden gitmeyen kan, bir diğeriyle birleşiyordu. Abimin yerinde Doruk, göğsü kıpırdamadan yatıyordu o ıssız bodrumda.

"Yağız!" Gelen kişi annemdi. Arkasındaki bir diğer kadını ise magazin bültenlerinde görmüştüm.

Esilay Öztürk, Doruk'un gerçek annesi, bakımlı saçları ve Doruk'a aşırı benzeyen masmavi gözleriyle önümde durdu.

"Oğlum nerede?" Annem hemen arkasında kadını incelerken ben oturduğum yerden kalkıp kadınla yüz yüze geldim. Benzemiyorlardı.

Doruk'la gözlerinin rengi dışında hiç benzemiyorlardı; onu ikinci bir deri gibi saran kibri Doruk'la arasındaki ince farkı ortaya koyuyordu.

"Sana oğlum nerede dedim, konuşmayı unutmadıysan ağzını kullanmalısın." Yutkunarak kadını incelemeye devam ettim. Günlük olamayacak kadar abartı bir elbisesinin içinde Barbie bebek gibi görünüyordu.

"Müşahede altında. Göremiyoruz." Ağır bir makyaja kurban gitmiş suratı memnuniyetsiz bir şekilde buruştu.

"Ölmedi değil mi? Bir de bununla uğraşamam." Kadının her cümlesi öyle soğuktu ki titreyerek tekrar koltuğa oturdum. Zaten kadının bana karşı ilgisi sönmüştü, karşımdaki deri koltuğa oturup bacak bacak üstüne attı.

Doruk'un neden annesinden bahsetmekte bu kadar zorlandığını şimdi daha iyi görüyordum. Kadın hem dehşet bir güzelliğe hemde aynı şekilde dehşet bir umarsamazlığa sahipti. Dünya yansa, kürküme ne olacak diyenlerden.

"Siz nasıl bir annesiniz?" Diye mırıldandım, duyduğuna emindim ama sadece çarpık bir gülüş atıp kafasını yan tarafa çevirdi.

Bir müddet sonra varlığını unuttuğum annem; Akın'ın boşalttığı koltuğa oturmuş, dizlerimde tuttuğum titrek ellerimden birisini tutarak bana destek olmaya çalışıyordu.

animosity |boyxboy|Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin