Gürültülü ve yağ kokan yerlerden hoşlanmam ancak karnım çok açtı. Sarp'la beraber kantin sırasına girmiş Kaya'nın son dönemde bizden neden bu kadar uzaklaştığı hakkında küçük bir dedikodu döndürmüştük. Sarp, Kaya'nın Betül'le takılmaya başladığından beri bizden koptuğunu söylüyordu ve açıkçası biraz hak veriyordum ona.
"Ee? Sen ne yapıyorsun? Son olanlar hakkında hiç konuşmuyorsun?" Sarp'ın sorusuyla içimden bir of çektim.
Yağız'la son olanlar dünde kalmıştı ve açıkçası o günden sonra hiç karşılaşmamamız, mesaj bile atmaması beni endişelendiriyordu.
Uzak duracağım demiştim ama sözümden dönmek istiyordum. Ve bunun beni ne kadar onursuz bir adam yapacağını da umursamıyordum. Aşkla bir kez karşılaşıyordum, onu da onur gurur yaparak kaybedersem cidden oturur ağlardım.
"Sorma." Yüzümdeki ifadeyi fark etmiş olmalıydı.
"Ne oldu lan?" Elimdeki kağıt parayı sıktım ve başımı eğip bir müddet nereden başlamam gerektiğini düşündüm.
Sıra ilerlemeye başladığında karınca topluluğu gibi olan öğrencilerden bir uğultu koptu. Hayvan herifler pizza tostları birer ikişer alıyorlardı!
"Sizin nasıl gidiyor?" Diye bu kez ben sordum.
"Kimle?" Sarp cidden çok sosyal bir çocuktu. Katılmadığı parti, gitmediği davet yoktu ve bunun sonucu olarak kırıkları da fazlaydı. En son hatırladığım bir kız sevgilisi varken bizim okuldan fuckbuddy yaptığıydı ama bu onun için tarihe gömülmüş bile olabilirdi.
"Duru vardı bir aralar? N'oldu onla?" Sarı saçlarını karıştırarak kaşlarını çattı.
"Hiç hatırlamıyorum."
"O zaman Akın'la devam mı yani?" Sarp bir müddet düşündü.
"Sanırım." Mavi gözleri çalkalanmıştı bunu söylerken.
"Sanırım? Onunla yat-kalk yapmıyor muydunuz siz, bu işin nasıl sanırım'ı oluyor?" Omuz silkip derin bir nefes verdi, anlatmaktan hoşlandığı bir şey değildi. Anlıyordum.
"Artık kabul etmiyor. Ne bok yediğini kendi bilir." Sarp'ın bu işi merak ettiği belliydi ama çaktırmamaya çalışıyordu.
"Siz onunla nasıl tanıştınız ki zaten amk?" Sarp bu kez gerçekten hevesli bir şekilde:
"Partide. Bizim okuldan olduğunu bile bilmiyordum, bir gece geçirdik. Ama hani yatmadık, bildiğin sokaklarda gezdik, eğlendik falan. Sonra sabah onun evinde buldum kendimi ve akşam yapmadığımız seksi o zaman yaptık işte." Sıra ilerleyince yürüdük.
"Sonra aynı okulda olduğumuzu öğrenince biraz yakınlaştık falan. Sonra sürekli yat-kalk yapmaya başladık. O dönem okuldan Selin'le çıkıyordum hatırlıyor musun? Başer?"
"Sancak'la Akın'ı çifte yöneten kız?"
"Evet. Akın o zamanlar bana bunu devam ettirmek istemediğini sevgilim olduğu için kendini kötü hissettiğini söyledi. Tamam, dedim ama ertesi gün Selin benden ayrıldı ve Akın'la çıkmaya başladı. Neyseki kız Sancak'la da çıkıyordu da ilişkileri çok sürmedi. O zamandan beri de pek iyi değil aramız ama bazen siki kalktığında geliyor işte yanıma." Akın'ın ne yapmaya çalıştığını anlayamamıştım ama buna kafa yormak yerine benimkine kafa yormalıydım.
"Sarp!" Bizim diğer resim sınıfından Mercan, Sarp'a seslenince Sarp o tarafa gitti. Sıra bize geldiği için parasını bana vermeyi ihmal etmemişti. Sadece dakikalar ardından sıra bendeydi.
"Üç tane pizza tost, bir tane kola, bir tane ice-tea şeftali." Tam parayı uzatacakken yan taraftan bir el girdi araya.
"Abla hemen bir su alabilir miyim?" Sesi tanıyordum ama bakmaya çekinmiştim.
Ancak o çekinmeden bana bedenini yapıştırdığında şoktan gözlerim büyüdü. Ne yapıyordu o?
"Pardon, dokunmak istemezdim ama arkadan ittiriyorlar." Kantin kalabalıktı tabi.
Kasıkları kalçamın sağına yapışmış vaziyette olduğundan kıpırdayamıyordum ve kendimi o kadar zor tutuyordum ki çok az kalmıştı şimdi kalçamı ona doğru itmeme.
"Cidden üzgünüm." Dedi kulağımın dibine doğru. "Bilerek yapmıyorum." Sıkıntılı bir nefes verdiğim sırada aletim zonklamaya başladı. İçimden başka şeyler düşünmeye çalışsam da kasıkları kalçama çıldırtıcı bir yavaşlıkla sürtündüğünde dudaklarımı dişledim. O ise sanki hiç önemli değilmiş gibi ablaya elindeki beş lirayı uzatmaya çalışıyordu, beni delirtmek mi istiyordu?
"Ah..." İnleyişiyle birlikte gözlerim ona döndü ama o bana değil baya arkamızda kalan Sancak'la konuşuyordu, inlemesinin sebebi ise arkasındaki basketbolcularında kantine ulaşmaya çalışmasıydı. Boynunu döndürdüğü için adem elması ve çene kemikleriyle bakışıyordum. O kadar yükselmiştim ki onu izlemekten ablanın bana seslendiğini bile fark etmedim.
"Kusura bakmayın." Bir elime topladığım öğle yemeklerimizi aldıktan sonra para üstümü almak için bekledim fakat abla Yağız'ın suyunu uzattı:
"Su isteyen?" Yağız hemen suyunu aldığına ikimizinde para üstü geldiği gibi aynı anda sıradan çıktık.
"Tekrardan kusura bakma." Yüzüne bile bakmadan başımla onayladım ve pantolonuma nasıl sığamadığımı boşvermeye çalışarak yürümeye devam ettim.
"Of!"
*
Biz resim sınıfı olarak tribünlere bayılıyorduk, çünkü bahçenin geri kalanında oturabileceğimiz banklar voleybolcuların sahaları bahçeye yakın olduğu için onlar tarafından dolu oluyordu. Bizde bize yakın olan sahanın tribünlerine koğuşlanıyorduk.
Bu kez Mercan'da bize katıldığı için tribünde aşağı kısımlara oturmuştuk. Genelde Sarp'la en yukarı çıkıp gökyüzüne yakın olmayı severdik. Yemeğimizi orada yer hatta bazen uyurduk.
"Seninki yine otoritesini koruyor." Mercan'ın telefonuna gömüldüğü bir anda Sarp'ın fısıltıyla bunu söylemesiyle sahaya baktım. Harbiden de Yağız, Eren ve Hamza ikilisine gaz vermek istercesine bağırıyordu. Çok bağırdığı zamanlarda boynundaki damarlar belirginleşir, yüzü kıpkırmızı olurdu. Bunu biliyordum çünkü biz dokuzuncu sınıftan beri bu sahadaydık, ister istemez bir şeyleri sürekli görüyordum ama ilk kez bu kadar çok etkileniyordum.
Sanki duygularımı kendime itiraf etmem, onlarla başa çıkmamı daha da zorlaştırmıştı.
"Ne oldu size harbiden?" Mercan'a kısa bir bakış atıp Sarp'a onu gösterdim.
"Sonra." Sarp anlayışla kafasını salladı çünkü biliyordu ki okul bu tarz şeyler için dedikodu kazanıydı. Zaten Yağız'ın gönlünü kazanmaya çalışayım derken hocalara rezil olmuştum, öğrencilerin diline düşmüştüm. Daha da prim veremezdim.
"Oha!" Dedi Sarp bir anda. Sahaya baktığımda çocukların birkaçının üzerlerindeki formayı çıkarttıklarını gördüm. Akın'da o çocuklara dahildi elbette.
"Ne oldu etkilendin mi?" Mercan'ın alayla sorduğu soruya Sarp yutkunup gözlerini kaçırarak bir cevap vermişti ama bunu sadece yakınları anlardı.
"Yok sadece ne alaka yani?" Mercan omuz silkti.
"Çok ateşliler." Mercan uzun kahve saçlı bir kızdı, elaya çalan açık kahve gözleri ve minyon tipiyle aslında fazlasıyla tatlıydı ama yüz hatları keskindi biraz. Bu da onu yaşından olgun gösteriyordu.
"Gerçi sen daha iyi bilirsin Doruk. Neydi o geçen derste yaptıkların? Bizim sınıfa kadar geldi kokusu." Bende onu taklit ederek omuz silktim ve sakince konuştum.
"Hiç sadece Yağız'la yakın arkadaş–" Yağız'ın formasının göz ucuyla çıktığını gördüğümde tekledim. "–larız." Diye tamamladım zoraki ama boğazıma bir yumru oturmuş gibiydi.
"Doruk kanka, tamam..." Terlemiş vücudundaki o mükemmel kaslar ve sırtındaki heybetli dövmeyle gülerek arkadaşlarına sarıldığında yutkunmaya çalıştım.
Neyseki Mercan bana bakmıyordu da arkadaşız dedikten sonra kanımın kaynayıp yüzüme ve kulaklarıma kadar kızardığımı görmüyordu.
"İyi misin?" Dedi çaktırmadan Sarp.
"Bu çocuk beni sınıyor."
*
the end.
bunların ikisi de mal ama neyse.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
animosity |boyxboy|
Random[Tamamlandı.] bilinmeyen: senden nefret ediyorum doruk: kulübe hoş geldin |gay kurgu.|