7.1

15.8K 1.1K 234
                                    

medyaya tek gerçek aşkım soojin'i koymak istedim. çünkü onu çok seviyom.

Oturduğum rahatsız koltukta biraz kıpırdandım. Yeşim Hanım stilettolarını tıkırdatarak gözleri gibi zümrüt rengi gömleğinin bel kısmını düzelterek oturdu, kalem eteği o oturunca yukarıya sıyrıldı ama o bundan endişe duymamıştı.

"Evet Yağız, bu ani seansı neye borçluyuz?" Çantamdan çıkardığım ilacı yavaşça masaya bıraktığımda gözlerimiz buluştu.

"Bu ne?"

"Zopiclone." Yeşim Hanım orta sehpadan ilacı eline aldığında bakışları bana döndü.

"Bunun sende ne işi var?"

"Bana dürüst ol demiştiniz;" Diye mırıldandım. "Ben bu ilacı bir aydan fazla bir zamandır kullanıyorum."

Yeşim Hanım'ın gözleri büyüdüğünde elimde olmadan bu bilginin annemin kulağına gidip gitmeyeceğini merak ettim.

"Yağız, bir insomnia hastası olarak bu ilacın nasıl bir yan etkisi olduğunu biliyor olmalısın." Yutkundum.

Lanet olsun ki biliyordum.

"Biliyorum." Sesimi duyduğu anda ilacı masaya geri koyup önündeki staj defterine bir şeyler yazmaya başladı.

"Bu ilacı ne sıklıkla kullanıyorsun?"

"Her gece yatmadan önce iki hap yutuyorum." Elindeki kalemi yere düşüren Yeşim Hanım gözlerinde gizleyemediği bir korkuyla bana baktı.

"Sen ne dediğinin farkında mısın?"

"Uyuyamıyordum! Bundan daha iyi bir seçeneğim yoktu!" Bağırışım suçluluğumu gözler önüne sermişti. Sesim duvarlara çarpıp bana geri sektiğinde ne olduğunu tam anlamıyla anlamıştım ve böyle bir hatayı nasıl yaptığımı düşünüyordum.

Ne zaman başlamıştı?

"Herzaman bir seçenek vardır Yağız. Bağımlılık yapıcı bir ilaçtan her akşam iki doz almak bir seçenek değildir, bu bir intihardır!"

Cümle kulaklarımda yüzlerce kez yankılandığında dayanamayarak yine bağırdım.

"Öyle bir amacım yoktu!"

"Gerçekten yok muydu? Bu ilaçların sana nasıl bir etkisi olacağını bilmiyor muydun? Dört yıldan fazladır bu hastalıkla uğraşan biri olarak bu ilaçları hangi dozda nasıl kullanman gerektiğini bilmiyor muydun yani? Buna mı inanmam gerekiyor?"

"İntihar falan düşünmedim sadece uyumak istemiştim. Gerçekten deliksiz bir uyku istediğim için ilacın dozunu arttırdım." Yeşim Hanım yere düşürdüğü kalemi alıp birkaç reçete yazmak için bilgisayarının olduğu büyük meşe ağacından yapılma masanın arkasındaki koltuğuna oturdu. Keskin yüz hatlarıyla birleşen yeşil gözleri fazlasıyla korkutucu görünüyordu.

"Şu tahlilleri olmanı istiyorum." Dedi ve bir kağıdı elime tutuşturdu. "Bunlar olmadan kesin konuşamam."

"Bağımlı olduğumu düşünmüyorum. Bağımlı olsam neden size bu ilacı kullandığımı söyleyeyim ki?"

"Çünkü ilaç sende mental bir dengesizliğe sebep oldu; gün içerisinde sürekli başın ağrıyor değil mi? Yada bazen denge ve yön duygunu kaybediyorsun? Geceleri uyuma konusunda daha iyi olman gereken yerde, sözüm ona ilaçların dozunu sırf bu yüzden arttırmıştın, daha kötü oldun? İşte tüm bu sebeplerden dolayı bana geldin. Çünkü eğer bu şekilde devam etmiş olsaydın; bu iş seni hem sosyal hemde mental olarak çok fazla etkileyecekti. Ve sen zaten buna bir set çekmek istiyordun."

Doğruydu. Dediği her şey doğruydu.

"Tahlilleri ol ve daha net bir şekilde konuşalım." Çantamı sırtlanırken ilaca uzandım ama beni durdurdu.

"Bu ilacı benim kontrolümde kullanman gerekiyor. Bende kalacak."  Sözünü dinlemem gerekiyordu çünkü bundan daha iyi bir seçeneğim yoktu.

Sevdiğim bir adam vardı ve ben artık kafadan kontak bir salak olmak istemiyordum.

"Tamam." Kapıdan çıkarken Yeşim Hanım bana tekrar seslendi.

"Ailene yada yakınındaki herhangi birisinin bu durumdan haberdar olması gerekiyor, bunu gizleme tamam mı?" Kapının kulbunu avcumun içinde sıkarken karnım düğümlendi.

"Bu şimdilik aramızda kalsın Yeşim Hanım."

Kapıyı açtığımda Doruk'u kapının önündeki bekleme koltuklarında otururken buldum. Uzun bacaklarını ileriye uzatmış, bacaklarını çırpıp duruyordu.

"Heh, bitti mi? Eve mi gidiyoruz? Sordun mu ilacın yan etkilerini?"

Art arda sorduğu sorular bende devekuşu misali kafamı kuma gömme isteği yaratsa da onun durumunda ben olsaydım merak etmez miydim şeklinde küçük bir empati yaptığımda onu anlıyordum.

"Bir sorun yok, sadece birkaç küçük tahlil." Kaşları şüpheyle çatıldı ama bir şey demek yerine itaatkar bir şekilde başını salladı.

Beraber pek konuşmadan aşağıdaki kırmızı odaya girdiğimizde kan tahlili için herhangi bir koltuğa oturdum. Bu çok garip bir andı çünkü içten içe sormak istediği sorular olduğunu biliyordum. Elimdeki kağıdı çekip almak istediğini de biliyordum, şuan bir sürü şey yapmak istediğini de biliyordum ama o tüm bunları yapmıyor, bana destek olmak istercesine tebessüm ediyordu.

Hemşire kadın dönen bir sandalyeye oturup bana baktığında kadının kahverengi gözlerine bakarak minik bir gülücük sundum, elimdeki kağıdı kadına verdim.

O an Doruk sırf kağıdı okuyabilmek için kadının arkasına geçtiğinde çaktırmadan gözlerini kağıtta gezdiriyordu, kendince ipucu arıyordu.

"Elimi tutar mısın Doruk?" Bakışları suçlulukla bana döndüğünde hemen yanıma geldi ve o kemikli sanatkâr ellerinden birisiyle benimkini kavradı.

"Sormak istemedim ama neden tahlile gerek var?" O an burnumun direği sızlamaya, boğazımdaki yumru kendisini belli etmeye başladı.

"Bilmiyorum, sormadım." Yalan söylediğimi anlamasın diye bacaklarımı kastığımda elini tutan elim onunkini sıktı.

"Tamam." Diye mırıldandı ama inanmadığını biliyordum. Beni iyi tanıyordu, o gözlemci bir çocuktu. Benim gibi bir hareketten pir anlam çıkartmıyordu da bütün hareketleri gözlemliyordu.

Bu da onu küçük bir Sherlock Holmes yapıyordu elbette.

"Yağız," Kadın iğneyi koluma batırırken nefesim kesilmişti ama ona baktım ve diyeceği şeyi bekledim.

"Her ne olursa olsun, yanında olacağım. Bunu biliyorsun değil mi?"

Hemşirenin kolumun üstüne sardığı lastik canımı yakıyordu, iğnenin hâlâ damarımda olduğunu da biliyordum ve bu midemi alt üst ediyordu ama onun bu cümlesi... İşte beni asıl mahveden buydu.

Bana inceden inceden ben senin baban değilim imajı veriyordu. Seni terk etmeyeceğim, bir daha aynı hataları yapmayacağım diyordu.

Bana güven ve anlat her şeyi.

Gözlerinden içime akan onca duyguya karşılık sadece gülümsedim.

"Biliyorum."

*
the end.
sonraki bölüm inş istediğim gibi yazarım bana şans dileyin aq




animosity |boyxboy|Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin