Acıdan çarpılmış suratındaki o ifadeyi görmemle panikle dizlerimin üstüne çöktüm.
"Yağız iyi misin?"
"Çok iyiyim (!) amına koyduğumun salağı, kaldırsana beni!"
Ellerini babasına uzanmaya çalışan küçük bir çocuk gibi bana uzattığında ona eğildim ve kollarını boynuma dolamasına izin verdim. Elimi bacaklarının altından geçirip diğerini de belinde sabitleyerek onu kucakladım. Ağırlığı karşısında nefesim kesilse de asıl nefesimi kesenin yüzünün hemen dibimde olmasıydı aslında.
Canı yandığı için kapattığı gözlerini aralayarak ofladı. Nefesi yine yüzüme çarparken onu salona taşıdım ve koltuğa nazikçe bıraktığımda inledi. İnleyişiyle koltuğun dibine çöküp onu izledim.
"Ne yapabilirim senin için?" Kalçasını ve belini ovuştururken huysuz görünüyordu.
"Evine geldim geleli götüm beladan kurtulmadı amk, gidiyorum ben." İşaret parmağını bana sallayıp;
"Ve göt kısmı harbici doğru." Gülmemek için dudaklarımı birbirine bastırdığımda tek kaşını kaldırdı.
"Tamam," Dudaklarımı yalayıp toparladım. "Gülmüyorum."
"Yok istersen bir de gül." Aslına ironi yapmıştı ama gülmeden rahatlayamayacaktım.
"LAN!" Ben gülmeye devam ederken o ciddi tutmaya çalıştığı yüz ifadesiyle beni izliyordu.
"Sen adam değilsin." Söylenişiyle kendimi toparladım ve ellerimi beline koyup yavaşça okşadım.
"Tamam bak, acıyor mu böyle?" Dedim ama sinirli olduğu için homurdanmaya devam etti.
"Acısa ne yapacaksın amk?"
"Ya sen söylesene, ona göre hastaneye gideriz." Yüzünü buruşturdu.
"Acımıyor ve hayır hastaneye gitmek istemiyorum." Gözlerimi devirerek onu takmadığımı belirttim.
"Arkanı dön." İki kaşını da alnına kadar çıkartıp beni süzdü.
"Kıçıma dokunursan seni öldürürüm." Kafamı yana yatırıp ellerimi belinin altına getirdim ve etini sıktım.
"Sikeyim." Canı yandığı için dişlerinin arasından söylediği bu cümleye karşılık tebessüm ettim.
"Şimdi arkanı dön, krem sürebiliriz. Sert düştün baya." El mecbur arkasını döndüğünde yüzünü yan şekilde koltuğa yasladı.
Derin bir nefesle hoodiesini sıyırdığımda tenini görme imkanı buldum. Kızarmaya başlamış ince beli o kadar da hastanelik gözükmüyordu ama biraz krem sürmek ve masaj yapmak ona iyi gelebilirdi.
Şimdi bunu nasıl teklif edebilirdim ki?
"Yağız..." Sırtındaki mürekkebi gördüğüm an hoodiesini başından tamamıyla sıyırmak istemiştim ama kendimi toparladım.
"Çok mu kötü lan?" Futbolcu olduğu için vücudunu iyi korumalıydı ve o krem sürme teklifini yapmazsam canı yandığı sürece belini incitebilirdi.
"Belinin altı biraz kızarmış, moraracak." Elimle tenine dokunduğumda ipek bir kumaş gibi olan soğuk cildinde elimi kaydırdım.
"Ölecek miyim doktor?" Elimle beline biraz baskı yaptığımda inledi.
"Sen söyle, ölecek misin?" Sövüp saydı.
"Ben banyodan krem alıp geliyorum kıpırdama." Aceleyle banyoya girip ilaç kutusundan soğuk jel tarzı krem buldum. Salona geri döndüğümde onu eliyle belini yoklamaya çalışırken buldum.
"Krem işe yarar mı? Yarın antrenmanım var." Sıkıntılı sesine karşılık bende dert edinmiştim. Kremin kapağını açıp küçük tüpü elime boşalttım.
"Bilmiyorum, kas ağrılarına iyi gelir diyordu." Kreme buladığım ellerimi belinin altından başlayarak kremi yedirdim. Bir yandan da yumuşak hareketlerle okşadığım tenine tepki olarak küçük küçük inlemeler çıkarıyordu.
Her inlemesinde farklı düşünmeden edemiyordum. Resmen kafam kaymıştı ama bu durumda nasıl yanlış düşünmezdim ki? Resmen beline masaj yapıyordum!
"İyi mi rahatın paşam?" Diye dalga geçtiğimde yandan kötü olduğunu umduğu bir bakış attı ama yavru köpek gibi gözüküyordu şuan.
"Çok rahatım (!) Doruk, harbiden sağol." İronisine sırıttıktan sonra işime döndüm. İşim ince belini kreme bulamaktı ve hayatımda bundan daha fazla keyif aldığım hiçbir şey yoktu. Ona krem sürmek yeni mesleğim olabilir miydi?
"Yeter mi?" Diye sorduğu sırada hoodiesi biraz daha yukarı çıktı ve dövmesini belinin yarısına kadar görme imkanı buldum. Ortadaki yaradan akan kan ilk başta gördüğüm mürekkeplerdi işte ve o mürekkepler gerçekten de kalçasına kadar iniyordu çünkü pantolonun olduğu kısımdan sonrasını göremiyordum.
"Yetmez." Aslında yeterliydi ama ben bu işi fazlasıyla sevmiştim. Ellerimle krem sürme bahanesine sığınarak hoodiesini biraz daha sıyırdığımda titrek bir nefes aldı. Delirmek üzere gibi hissetsem de sakince eğildim. Bana yakın olan sağ kanada küçük bir öpücük kondurmak istiyordum. Dudaklarımın tenine ihtiyacı vardı.
"Doruk..." Dudağım tenine değdiği an aramızdaki hava değişti ve o nefes bile almadığı için bundan gaz alarak dudaklarımı araladım, kanadın detaylarına nefesimi verirken karnım kasılmıştı.
"Hâlâ..." Diye inler gibi sorduğunda titredim. "Hâlâ krem mi sürüyorsun?" Ellerim benden bağımsız pantolonun içine kaymak için kemeriyle oynuyordu.
Sorusuna cevap vermek yerine dilimi kanada değdirdim ve o kendisini kastığı anda ellerim pantolonun içinden kaydı. Gergin sırtı benim için tatlı gibiydi ve teninin tadına doyamayacak gibiydim.
"Doruk, lütfen." Yalvarışıyla kendimi geri çekilmeye zorladım ama beynim düşüncelerden çok uzaktaydı. Beynimin düşünebilen son parçasını da onun sağ kanadına bırakmıştım, bu yüzden kalçasını avuçlarken bir kez bile düşünmedim. Boxerın kumaşı sıkı kalçalarını sararken tırnaklarımı kumaşın üstünden geçirdiğimde inledi. İnleyişi beynimde yankılanırken yarı yarıya üzerine uzanmıştım, aletim bacağına baskı yapmaya başlamıştı ve onun bunu hissettiğini biliyordum. Bacağı seğiriyordu, vücudu avcumda titriyordu.
Aniden nasıl bu hale gelmiştik?
Ona zaman vermeliydim. Düşünmesi için, affetmesi için, kabullenmesi için zaman vermeliydim ama istemiyordum.
Şuan hiçbir şeyi benim olmasından daha fazla istemiyordum. Ama zorundaydım, isteklerim değil istekleri öncelikliydi.
"Özür dilerim." Sırtına yapışmış dudaklarımdan çıkan cümleyle tekrar nefes almak için çabalamaya başladı.
Sonra ellerimi kalçasından çektim, dudaklarımla son kez sırtına tüy hafifliğinde bir öpücük kondurduğumda o da doğrulmuştu.
"Ben gitsem iyi olacak." Dedi ikimizde ayağa kalktığımızda.
Birbirimize bakmıyorduk, ben onun açıktaki omzuna bakıyordum o ise benim göğsüme bakıyordu. Sanırım her şeyi bok etmiştim.
"Yağız..." Dememe kalmadan salondan çıkmasıyla ve sadece saniyeler ardından dış kapının sesini duymamla bir rüyadan uyandım.
"Sikeyim."
*
the end ;D
ŞİMDİ OKUDUĞUN
animosity |boyxboy|
Acak[Tamamlandı.] bilinmeyen: senden nefret ediyorum doruk: kulübe hoş geldin |gay kurgu.|