"Doruk surat asmasan mı artık?" Omuz silkip okulun kapısından içeriye tripkolik bir şekilde giren sevgilim, önden önden yürüyüp bana güzel bir ziyafet yaşattı.
Sabahki ateşten sonra ona çok farklı bakıyordum. Yüzünde artık odaklandığım tek şey gözleri değildi, dudakları da bir o kadar ilgimi çekiyordu. O dudaklara kendimi mühürlemek istiyordum, ona doyana kadar kimseyle görüşmek istemiyordum.
"İyi dersler!" Duş teklifini geri çevirdiğim için bana trip atan Doruk hiçbir şey demeden yürümeye devam ettiğinde oflayarak bizim sahaya yürüdüm.
Zaten içimde en ufak bir maç yapma isteği, antrenman isteği yoktu bir de Doruk böyle yapınca iyice keyfim kaçmıştı.
Neden reddetmiştim ki onu? Neden bu kadar dengesizdim?
"Günaydın." Eren yanı başımda gülümsediğinde ona aynı şekilde gülümsedim.
"Günaydın." Futbolcular olarak birbirimizi fazlasıyla severdik. Takım içinde birbiriyle anlaşamayan kişi yoktu.
"Nasıl gidiyor?"
"İyi gidiyor senin?" Soyunma odasına girdiğimizde ter kokan odanın ağır havasını soluyarak karşılıklı soyunmaya başladık.
" Siz Doruk'la baya yakınlaştınız?" Dedi Eren beyaz mavi formayı üzerine geçirirken dolabımın önündeki oturağa çöküp pantolonumu çıkardım.
"Evet, yakın arkadaşız." Eren neredeyse dişlerini göstererek güldü.
"Eskiden o çocuğu hiç sevmediğinden yakınırdın, şimdi arkadaş mısın yani?" Neydi bu sorgulama hali?
"Evet? Ben eskiden sporu da sevmezdim ama bak şimdi futbol takımının kaptanıyım."
Okuldan kimseye hiçbir şeyi açıklamak istemiyordum. Çünkü birilerinin benim arkamdan ibne diye konuşmasını kaldırabilecek kadar gavat birisi değildim. Arkadaşlarımın şakasına söylediği kelimeyi hiç tanımadığım bir grup insan söylese öldürene kadar döverdim herhalde onları.
"Anlıyorum. Ama bazı dedikodular dönüyor Kaptan." Eren'in alaylı sesiyle içimde kabaran sıkıntıyı göz ardı edip kaşlarımı çattım.
"Ne dedikodusu?"
"Senin, kızmış gibi ona mesaj attığın söylentisi." Gözle görülür bir şekilde rahatlayıp kahkaha attığımda Eren şaşırmıştı. Siyah gözleri sorgular gibi bana bakıyordu.
"Bu doğru." Dedim yalnızca.
"Ne yani ona farklı birisi gibi mesaj mı attın?"
"Evet? Ondan nefret ediyordum, işletmek için yazdım ama sonra söyledim zaten ben erkeğim diye. Sonrada arkadaş olduk işte." Eren gözle görülür bir şekilde hayalkırıklığına uğradığında tek kaşımı kaldırdım.
"Hayrola? Üzüldün sanki?"
"Yok, hayır Kaptan." Hızla kramponlarını bağlayıp dışarı çıktığında yalnız kaldığım soyunma odasında bu küçük konuşma hakkında biraz kafa patlattım. Ama sonra çok ağrıyan başımı daha da azdırmamak için yanımda olan tek haptan bir doz almak için çantamı karıştırdım.
Elime çıkardığım hapa baktım bir müddet. Beyaz yüzeyi ne kadar da masum duruyordu. Başımı iki yana sallayıp hapı çöpe attım, sahaya çıktım.
*
"Bize gelsene." Doruk, öğle arasında sanki sabah hiç trip atmamış gibi yanıma geldiğinde kantinde Sancak'larla oturuyorduk.
"Oğlum benimde bir evim var ha." Doruk yan masadan bir sandalye çekip sandalyeye ters oturdu.
"Ya ama bebeğim sence de, benim evim çok güzel değil mi?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
animosity |boyxboy|
Random[Tamamlandı.] bilinmeyen: senden nefret ediyorum doruk: kulübe hoş geldin |gay kurgu.|