Aşk, parçalayıcıdır. Yıkar, tahrip eder ve yarattığı tüm o kaostan zevk alır. Zannedilenin aksine pembe pamuklar, midedeki kelebekler yoktu aşkta; siyah bir bulut, zehirli bir yılan vardı sadece. Bulut görüşünü kaybettirdiğinde, aşk gözünü kör etmiş derlerdi ya, yılan bedenine tırmanır ve kalbine akmak için göğüs kafesini sokmaya başlardı.
Çünkü aşk, zahmetsizce elde edilemezdi. Ona ulaşmakta ulaştıktan sonra elinde tutmakta o kadar zordu ki. Aşk su gibiydi, sen onu avuçlarında tutmaya çalışırken akar giderdi.
"Nasıl geçti görüşme?" Mutfak masasına zıplayıp oturdum ve meyve tabağından bir elma alırken uygun bir cevap düşündüm.
"Güzel." Annem ocaktaki yemeği bırakıp bana döndü.
"Neden bir anda böyle bir şey istediğini anlayamadım ama?" Haklıydı da, o bodrumdan çıktığımızda bizi bir sürü psikolog arkadaşıyla görüştürmüştü, özellikle benim uyku problemlerimi fark ettikten sonra daha çok üstüme düşmüştü. Ama ben eskiden çok hırçındım, yaşadıklarım mı yoksa karakterim mi bilmiyorum ama öylece bir doktora her şeyi anlatacak kadar güvenmiyordum. Bu yüzden her gittiğim kişiye bir masal anlatıyordum bana bir yararı olmayacağını bile bile hikayeyi değiştiriyor, ayarlarıyla oynuyordum.
İyi yanından bakacak olursak, hikayecilik yeteneğim gelişmişti.
"Boşver."
"O çocuk mu istedi?" Karşımdaki tezgaha yaslanarak görüş açıma girdi.
"Hangi çocuk?" Başımı hafifçe şüpheyle sorduğum soruya karşılık gülümsedi.
"Kız taklidi yaptığın." Doruk'un bahsi geçtiği an ensemdeki küçük ayva tüyleri havalandı.
"Off saçmalama anne!"
"Gözlerin parlıyor."
"Anne." Bıkkınca söylediğim şeye karşılık küçük omuzlarını silkti benim gibi.
"Size karşı çok kötülükler yaptığım için, sizinle ilgilenme konusunda iyi bir anne olamadığım için babanız," Bu noktada biraz durmuştu. Ondan bahsetmek Doruk'tan bahsetmek gibi can sıkıcıydı.
"Babanız gittikten sonra bir aile olmak için çabaladığımız zamanlarda, ben hep destekçi olmaya çalıştım. Çünkü, size çok acılar çektirdim ve artık buna hakkım olmadığını biliyorum. Size hiç kızmadım, sinirlenmedim, sizi kınamadım, cezalar vermedim. Şimdi eğer, annem kızar diye endişe ederek o çocuğu benden saklıyorsan bunu yapma. Ben," Gözünden bir damla yaş akarken kol yeniyle sildi.
"Ben sizin en büyük destekçiniz olacağım."
Ayağa kalkıp ona sarıldığımda beni aynı istekle sardı. Sarılmayı sevmezdim ama bir seferlik buna göz yumacaktım.
Pek fazla dayanamayarak geri çıktım.
"Teşekkür ederim anne. Senin her zaman arkamızda olduğunu bilerek büyüttün bizi, baskıdan uzak, zorladığın hiçbir şey olmadan." Akan gözyaşlarını bu kez ben sildim. Onu affetmeden ona kıyamamam ve Doruk'u affetmeden ona karşı koyamamam ikiside birbiriyle yarışırdı.
"Ama Doruk'la aramda bir şey yok, sana gay izlenimimi nasıl verdim bilmiyorum ama gay bile olsam, sanırım seçeceğim çocuk Doruk olmazdı."
"Aşk seçim kabul etmez." Diye şiddetle karşı çıktı bana. Benden kısa boyuyla benim kızım gibi duruyordu. Dayanamayıp bir kez daha sarıldım.
"Aşk seçim olsaydı ben babanızı mı seçerdim?" Göğsüme gömülmüş halde bunu demesiyle omuz silkerek ondan ayrılıp masaya oturdum tekrar.
"Ben Doruk'a aşık değilim." Zil çaldı ve abim mutfağa girmek üzereyken bize baktı.
"Tamam, ben bu görevi üstleneceğim. Kapıyı açabilirim!" Şaklaban herif.
Annemle onun bu haline gülerken abim öksürerek bağırdı.
"Yağız! Doruk diye bir çocuk gelmiş?" Gözlerim yerinden fırlar gibi açıldığında annem tek kaşını kaldırmış imayla bana bakıyordu.
"Ne değildin? Aşık mı?"
*
yağız: ben doruk'a aşık değilim
doruk: MERHABALAR AQ
ŞİMDİ OKUDUĞUN
animosity |boyxboy|
Random[Tamamlandı.] bilinmeyen: senden nefret ediyorum doruk: kulübe hoş geldin |gay kurgu.|