7.4

15K 991 767
                                    

Evden gözüm görmez kulağım duymaz şekilde çıktığımda Doruk arkamdan bağırıyordu.

"Yağız dur n'olur!" Onu dinlemek yerine sırtımdaki çantaya, bedenimdeki ağrıya rağmen merdivenleri büyük bir hızla indim. Apartmanın kapısını içimdeki kırgınlığı sökmek ister gibi sertçe çektiğimde sesi tüm sokakta duyuldu.

"Yağız!" Koşmaya başladığım anda ciğerlerimdeki nefes soldu ve ağzımdan nefes alarak koşmaya başladım. Hiç normal bir koşu değildi ve birazdan karnıma bıçak saplanır gibi bir acı saplanacaktı biliyordum ama o anda elimden daha iyisi de gelmiyordu.

Düşünmemek için beynimi çevremdeki şeylere vermeye çalışsam da, nefes alışverişlerime odaklanmaya çalışsam da olmuyordu.

Bana bunu nasıl derdi?

Ona ne kadar zor güvendiğimi biliyordu, onu ne kadar zor affettiğimi biliyordu ama ona hislerimi, isteklerimi gösterdiğim ilk anda bunları yüzüme mi vuruyordu? O böyle birisi miydi yani?

O nasıl birisiydi ki?

Aslında onu hiç tanımıyordum ben. Doruk yanımda ne kadar iyi ve şirin birisi olursa olsun, onun gerçek yüzü bu değildi anlaşılan. Hiç kimsenin gerçeği bu olamazdı zaten, hiç kimse kusursuz olamazdı.

"Yağız!" Sokakta yankılanan sesle birlikte bacaklarıma asıldım. Beni yakalayamazdı, ben bir sporcuydum. Benim en kötü halim bile, onu sollardı.

"Dur!" Ama benim kalbim aptaldı. İstese kilometrelerce koşardı benim bacaklarım ama sadece o durmamı söyledi diye dururdum işin sonunda. Kalbimin tek bir komutu, beynimi çevrimdışı hale getirirdi.

"Ne istiyorsun?!" Açıklık bir alandaydık. Evlerden biraz uzak, ana yola bir kaldırım uzaktaydık. Geçen onlarca arabanın vızıltısı kulağımı yalıyordu.

"Ben sinirlendim, sinirlenmesem öyle bir şey söylemezdim."

Benden altı adım uzaklıktaydı, sesini duyurmak için bağırıyor, gözlerini gözlerimle buluşturup içlerindeki sahte duyguları görmemi istiyordu ama yorulduğumu hissediyordum. Bir ilişki yürütmek, özellikle de onunla bunu yürütmek çok zorluyordu.

Düşüncelerimle baş etsem bile onunla baş edemiyordum ben.

"Bende sinirliydim Kantarcı."

"Yağız saçma sapan bir sebepten birbirimize darılmayacağız değil mi? Yüzü acı çektiğini gösteriyordu sanki ama inanmak bile istemiyordum.

İnansam şaşardı çünkü.

"Ne alaka Manken? Alt tarafı keşke seni sikmeseydim demeye getirdin işi, niye darılalım ki? Bir dahakine de ben seni sikerim, sonraki sabahta aynen bana dediğini der seni siktiğim yetmemiş gibi kalbini de sikerim."

Yumruğu çenesine gömemediğim için küfürlerim tükürür gibi çıkıyordu ağzımdan. Beynim kafatasımdan çıkıp patlamak istiyordu ve bakış açım daralmış gibi hissediyordum.

"Bak sana ne diyeceğim, eğer benden bıktıysan bunu seviştikten sonraki sabah söyleme tamam mı?" Arkamı dönmeden geri geri yürümeye başladığımda Doruk üzerime yürümeye çalıştı, elimi kaldırarak onu durdurdum.

"Yapma."

"Hayır lütfen, konuşmazsak daha kötü olur. Kafanda kurarsın biliyorum seni."

"Bende seni biliyorum Doruk. O sözleri öylesine söylemiş olamazsın." Arkamı döndüğümde onu ne halde bulacağımı bilmiyordum ama bunu önemsemekte istemiyordum.

"Sende kötü sözler söyledin!" Diye bağırıyordu ama onu duymak yerine yürümeye devam ettim.

Sesi önce azaldı, sonra kısıldı. Mekan değişti, hava değişti, insanları görmeye başladım. Okula giden çocukları, işe giden insanları, kaldırımdaki sokak köpeklerini, arabaların kaportalarına yatmış kedileri...

animosity |boyxboy|Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin