SİYAH SEL

985 84 5
                                    

SİYAH (SEL)

Emre'yle şu an sağlıklı bir iletişime geçemeyeceğimizi bildiğim için gittim. Birbirimizi kırıp dönüşü olmayan laflar edip sonra pişman olabilirdik.  Omuzlarımı yerde sürüye sürüye ilerlerken  kalın bir kız sesi "S*****" diye bağırdı.

Yine başka  bir hırslı ses "Küçük s*****" dedi.

Bana  değildir diye kafamı yerden kaldırmadan yoluma devam ettim. Sonra alacakaranlıkta yaklaşan ayak sesleri duydum. Siyahlar içinde üç kız vardı. Etrafımı sarmışlar iken benimde ruhumu ince bir sızı sarmıştı.  Kızlardan uzun boylu olan  yumruğunu gözüme indirdi. "Ah,"deyip yere düştüğümde başım kaldırıma çarptı. Acı yoğundu . Dişlerimi sıktım. Güçlü olmaya çalışarak beni bırakıp hızla uzaklaşırlarken arkalarından bağırdım. 

" Sizin derdiniz ne? "

Elimle başımın sızlayan yerine dokunduğumda acım katlandı.  Elime bulaşan kan midemi bulandırdı. Midem sancıyla kasılırken gözlerimin karardığını fark ettim.Yardım edecek birilerini görebilirim diye etrafıma bakındım ama kimsecikler yoktu. Koca sokakta bir ben bir uluyan köpek sesleri vardı. Sokaklar kimsesizlerin yuvasıdır ama kimsesizler bile şu an yoktu.

Gidebileceğim en yakın yer Emre'nin eviydi. Gururumu hiçe sayıp biraz önce çıktığım eve doğru rahatsız adımlarla yürüdüm. Kapının önünde iki büklüm olurken yaklaşık seksen saniye  kadar kapının açılmasını bekledim. Tam pes etmiştim ki kapının açılma sesiyle dikkat kesildim. Emre'nin yüzündeki ifade görülmeye değerdi. Onu içeri taşıdım .Evet yanlış okumadınız onu ben taşıdım. Salondaki aynada kendimi gördüğümde  korku filmlerden fırlamış gibiydim. Emre'nin banyosuna giderken omzumun üstünden baktığımda aynı ifadeyle bakıyordu. Bu çocuğun şokları ne kadar da uzun sürüyordu. Yüzümdeki kanı temizledim. Bir kez daha yüzüme suyu çarpıp kapıyı açtım. Emre kapıda endişeli gözlerle başımdaki yarayı inceliyordu .

"İyi misin ?" dedim.

"Bebeğim bu nasıl oldu?" deyip eliyle yaranın üzerine dokundu.  Acıyla gözlerimi yumdum dişlerimi sıktım.

"Tamam canım gel şöyle oturalım. Sen de anlat" derken endişeden sesi yüksek çıkıyordu.

Başımı göğsüne koydum. Kalp atışları o kadar iyi geliyordu ki bütün acım ağrım azalmıştı .  O simsiyah gözlerine baktım.  Derin gözlerinde sürüklendim. 

"Anlat bebeğim," biraz önceki sinirli Emre yerine çok başka bir Emre bırakmıştı. 

"Böyle üç tane kız siyahlar içinde onları daha önce de görmüştüm. Yaprak Cafe'de "  Aklıma gelen ayrıntıları anlatırken Emre gözlerini kısıp kaşlarını çattı.

Emre "Kim lan  bunlar? "dedi.

"Bilmiyorum," diye bir mırıltı çıkardım. Sesimi ben bile zor duyuyordum.

Emre bir küfür savurdu.

"Başın Gizem başın kanıyor. Kalk gidiyoruz," dedi.

"Nereye?"

"Hastaneye nereye olacak. "

Bütün itirazlarıma rağmen hastanedeydik. Bu  iğrenç kokuyu hiç sevmiyorum . Kim sever ki!

Buz mavisi duvarlara sürtüne sürtüne ilerlerken Emre de doktorla konuşuyordu.

***

"KIZIM BU HALİN NE "

Olanları anlattım . Batu da salondaydı. O telefonundan kafasını sadece birkaç saniyeliğine kaldırdı.

Umursamaz gözlerinde kısa bir süre de olsa endişe gördüm. Ama sonra geçti. O kırıntı bile yüzümde acı bir gülümsemeye neden oldu.

Bir zamanlar her şeyim dediğim Batu .

Bu konuya nereden girdim bilmiyorum . Kusura bakmayın. Böyle geçmiyor işte . Ufak bir anda çarpıveriyor yüreğinize.

"Odama çıkabilir miyim? "

"Tabi kızım ama önce yemek yeseydin. Başına noldu kuzum? "

"Teşekkürler tokum. Ufak bir kaza" diye açıkladım. Deşmediler zaten...
Odama çıkıp Emre' yi aradım. Sesi yine bozulmuş çıkıyordu.  Bu eve gelmemi hiç mi hiç istemiyordu. Ben mecburdum.

Emre telefonu kapatınca bir müzik açtım ve kendimi yatağa bıraktım. Bir an huzuru bulduğumu düşünürken tiyatro için rolümü ezberlemediğimi hatırladım. Acılı bir mırıltı çıkarıp boş verdim. Şu an bu baş ağrısıyla hiçbir şeyi de düzgün yapamazdım.Saate baktığımda çok erkendi. EUGENİE GRANDET kitabını okumaya başladım. Meraklılar hemen kitabın konusu ne diye sormayın daha yeni başladım.

Bir saat kadar okuduktan sonra uyumaya karar verdim. Bu arada kitap çok ilginizi çekmeyebilir ama sonu etkileyici oldu. Balzac yazmış zaten kötü kitap olamaz.

Uyumaya hazırlanırken kapım ritimle çalındı.

"Girebilir miyim Gizem? "

"Gel Batu! "

Şaşırmayın ya da şaşırın çünkü ben baya şaşkınım.

"İyi misin ?" diye sordu.

"Batu gerçekten merak ediyor musun?" deyip gözlerini taradım. Endişeli ve üzülmüş gibiydi. Ama itiraf edemeyecek kadar da öküzdü işte.

"Ben etmiyorum da İrem merak ediyor, " dediğinde acıyla gülümsedim. Gözlerime hücum eden yaşları geri itmeye çalışırken sesim boğuldu.

"Uyumak istiyorum. Git! " deyip kapıyı gösterdim.

Hiçbir şey söylemeden çıktı.

_____________________________
Evet sınav haftası mağdurları. Ayrıca Teog sınavına giren kardeşlerim hepimize geçmiş olsun!
:* :-)

GÖRÜNMEZ KIZHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin