KIRK BİR

414 37 10
                                    

41

Bir şeyler söylemek istiyorum. Öncelikle özür dilerim biraz tembellik edip bölüm yazmadığım için ama siz de tembellik ettiniz ve yorum yapmadınız :)
Bu bölümü okuyunca başlıkla alakasız olduğunu söyleyeceksiniz haklısınız ama bu bölüm hikayenin tam  41 . Bölümüdür :D

Gizem'den

Tatil Batuhan sayesinde çok tuaf geçmekteydi.  Ne oldu hiç bilmiyorum ama çok değişik insanlarla arkadaş oldu. Bunların hepsinin bir anda olması da şaşırtıcı...

Endişelerim aslında yersizdi. Batuhan,  akıllı biriydi ve doğruyu yanlışı iyiliği kötülüğü ayırabilirdi elbet. Fakat hala ayırt edememişti.

  Akşamüstüne doğru Suzan aradı. Malum konudan bahsetti. Pınar'ın kendi çocuğu olduğu kesinleşmiş ve akşam birlikte yemek yemek istiyormuş.
Tabi ben ve Emre de gidecek.Uzun bir telefon konuşmasından sonra Pınar' ı aradım.Yemeği söyledim. Önce reddetti. İkna yeteneğimden sonra kabul etti.

Akşam hepimiz Suzan'ın evine gidecektik. Emre akşam beni evden aldı. Pınar kendisi gelmek istemişti. Saat tam 19:30 apartmanın kapısındaydık. Pınar da Batuhan 'la aynı anda kapıda göründü.

Gelmesine sevinmedim değil şimdi aramız biraz açıktı. Bu yemek belki bazı şeyleri çözebilirdi.

Gergindim.  Elimi Emre'nin elinden kurtarıp pantolonuma sildim. Batu'nun dikkatlice bizi izlemesi de beni geriyordu.

Suzan:

" Hoş geldiniz , " deyip hepimize tek tek sarıldı. Tabi Pınar 'a daha çok sarıldı. Pınar bir şekilde şüpheli şüpheli bize bakarken rahatça gülümsemeye çalıştım.

Evin kutu gibi oluşu herkesin birbirne daha yakın olması anlamına geliyordu . Batu sağımda Emre solumdayken yemek masası tam karşımdaydı.Masa ileriden çok iyi görünüyordu. Bu arada Suzan 'ın evine ilk kez geliyordum. Çok huzurlu bir evi vardı. Ama sanki biraz soğuktu. Duvarları buz  mavisi rengindeydi. Evdeki eşyaların çoğu beyaz renkteydi. Belki soğukluk bundan kaynaklıdır diye düşündüm. Biraz eşyaları süzdüm. .Emre daha önce geldiği için benim gibi evi incelemedi. Koltuğa gömüldü. Yorgun olduğunu biliyordum. Ben de yanına yerleştim. Karşıdaki iki kişilik koltuğa  da Batuhan ve Pınar oturdu. Tekli koltuğa da Suzan oturmuştu. Önce kısa süre sessizlik oldu. Sonra konu bizim evliliğe geldi. "Siz evleneceksiniz öyle mi ?'' diye  konuyu açan Batuhan oldu. Sesinde hırslı bir kıskançlık sezdim ama o rahat konuşmuştu.

Suzan da biz savunmak istercesine "Evlilik size çok yakışacak. " deyip gülümseyiverdi.

Batuhan' ın her halinden gerildiğini hissetmiştim. Pınar' ın bu konuda hiçbir şey söylememesi şaşırtıcı değildi.

Yangına körükle gitmiyordu. Bir süre sonra yemeğe oturduk. Genel olarak gündemdeki konulardan konuşuldu. Batuhan pek ilgisizdi. Emre de Batuhan'la konuşmaya çalışmıştı. Malesef Batuhan onu duymuyordu. Sonra sigara içmek için balkona çıkınca Emre de peşinden gitti. İkisini yan yana görmek güzel olmalıydı ama ben bu görüntüden niyeyse hoşlanmadım.

Batuhan 'dan

Bu sıkıcı yemek de nereden çıktı şimdi. Buradan kaçamayacaktım da. En azından uzaklayaşayım deyip balkona çıktım ama yine rahat bırakılmıyorum.

"Senin derdin ne biliyorum ." Ve ekledi.

"Sen ve şu gizemli kız bildim mi ?"

Hmm biraz dikkatimi çekti . (!)

"Namıdeğer Siyah "  dediğinde istemsizce gözlerimi devirdim. Tabi ki o değil aptal!  Mesele :Sevdiğim kızla evlenecek olman!

Kendimi toplayıp sordum.

"Nasıl bu kadar emin konuşabiliyorsun? "

-"Eminim çünkü"

"... "

-"Neyse ne sen nasıl bulaştın bu kıza geçmiş olsun , "

"Neden ?"

-''Bu kızın aşkları uzun sürer ve saplantılıdır."

"..."

-" Yine  de sen bilirsin ama dikkat etmen gerekli kaç aydır peşimde reddettikçe sevdiklerime saldırdı."

"Kime saldırdı?"

-"Gizem'e "  Kızın tehlikeli olabileceğini düşünmemiştim. Kız Gizem'e saldırmıştı. Yanlış duymuş olmayı diledim. Sonra kendime kızdım. Tüm bunlar olurken ben neredeydim. Kıymetlimi koruyamış olmanın verdiği öfkeyle trabzana yumruk attım. Biraz titredikten sonra Emre'ye dönüp "Sen Siyah' la nasıl tanıştın ?" Diye sordum.

-"Bardaydı. Yine simsiyah giyinmişti. Etrafında bir sürü akbaba vardı. Çok sarhoştu..." diye uzun uzun anlattı.

"Peki sen nasıl öğrendin onunla olan ilgimi ?"

-"Boş ver o da bende kalsın. Merak etme bu durumu Gizem bilmeyecek ama saplantılıdır dikkat et! "

"..."

Ben bir şey söylemeyince o da içeri gitti. Yalnız kaldığımda düşünecek çok şeyim vardı.

Siyah bana mı aşıktı?  Bir de saplantılı!
Bir de Gizem'e saldırmıştı öyle mi? Öfkem daha da artınca kendimi kontrol edemedim. Hızla salondan geçip kapıyı çarpıp çıktım.

Kafamda hala soru işartleri vardı. Kapının sesi de hala apartman boşluğunda yankılanırken nereye gideceğimi bilmiyordum.

  Sokağa çıkınca önce sağa sonra sola baktım. Her zamanki gibi beni sakinleştirecek yere gitmeye karar verdim . Denize sonsuzluğa maviye ...

***

"Ben geldim mavi! "diye bağırdım. Gözlerimden birkaç damla yaş firar etti , adırmadım. Pürüzlü sesimle ,'' Tüm bunlar ağır geliyor ...'' diye konuşurken etrafımda kimsecikler yoktu. Ya da ben öyle sanıyordum. Çünkü "Sen Batuhan'sın! Bir kız seni yıkamaz. Kendine gel! " diye bağıran Semihti. Yalnız değildim. Dönüp bakamadım yüzüne  fazlasıyla utanıyordum. Her dağıldığımda beni topluyordu. Bu defa yüzüne bakmaya yüzüm yoktu. Gelip yanıma oturdu. O her zamanki abiliğiyle yine yanımdaydı.

"Her darbede yıkılmak bize yakışmaz. Sen her yıkıldığında yeniden ayağa kalkacaksın! Sana yardım edeceğim.  Gücünü, hırsını intikamınla besle! Canını alanın canını al! " dedi.  Onun gibi olabilmeyi diledim.

***

Bu gece eve erken dönmüştüm . Kendimi yatağa atıp gözlerimi tavana diktim. Semih 'in sözleri beynimde yankılanıyordu. Canını alanın canını al !!!

Önce İrem' i bitirecektim. Sonrası sırayla....

Gizem'den

Herkesin bildiği üzere bir zamanlar bu şehirde gizemli bir  Görünmez Kız vardı.

Sonra Emre'yle masallardaki gibi bir aşk yaşadılar . Onları buluşturan şey müzikti. Onları ayıran şey ise kötü bir hastalık sonra hastalığı yenen şey  onların aşkı olmuştu .

Sonra rüya gibi bir evlilik teklifi... Tabi ki o teklif reddedilmez . Bütün şehrin tanıdığı bu iki genç ve bu saf aşk ...

  Bunları neden mi düşüyorum. Bugün sokakta iki insan yolda önümü kesti ve "Oyuncusunuz siz! " dedi. Daha sonra beni gören birkaç kişi daha bakıp

"Ün için hayatlarını satanlarsınız! "  diye bağırdı.

"Sizden iğreniyorum! "

"Aşkı kullanıyorsunuz! "

" Size hayran olanlar bu aşkın sadece bir oyun olduğunu biliyorlar mı? "

" Sahte aşkınız midemizi bulandırıyor."

Duyduğum tüm bu hakaret içerikli sloganlar üstüme ağır ağır çöktü. Dizlerim titreyen titreye kaldırımın en kenarından yürüdüm.

GÖRÜNMEZ KIZHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin