İTİRAF

1.1K 96 9
                                    

İTİRAF

"BATU! " diye bağırınca Emre'nin gözlerini üzerimde hissettim.
Ondan tarafa hiç bakmadan Batu'ya odaklandım.

O, yorgun ve sinirli görünüyordu. Yine aynı öfkeli hırslı sesiyle," Yürü seni eve ben bırakacağım,"dedi.

Emre sakin olmaya çalışarak nefes aldı sonra , "Hayır! benimle geldi benimle dönecek. " diye diretti.

"Sen kimsin lan? "

"Asıl sen kimsin? "

Bu uzayıp gidecekti. En iyisi işin başına geçmek. İzlemek de iyi de olmuyordu bir yerden sonra başa sarıyor.

Batu'yu kolundan tutup Emre'den uzaklaştırdım.

"Emre ben seni ararım, " deyip Batu'yu sürükleye sürükleye çıkışa götürdüm. Sürekli arkasına bakıp bakıp söylenip durdu. Kıskanmış olması beni azıcık mutlu ediyordu ama yinede içim ona karşı soğumaya yemin etmşti.

Söylediklerini dinlemeden yürümeye devam ettim. Karanlık boş sokakta köpek sesleri yankılanırken korksam da belli etmeden dik yürüdüm.

Eve girip kendimi yatağa bıraktığımda ''Emre'yi şimdi mi yoksa sabah mı arasam?"diye düşünüyordum derken aynadaki yansımam dikkatimi çekti. Güzeldim. Hiç olmadığım kadar.

*****

Partinin üstünden beş gün geçmişti. Beş gündür Emre'den sürekli kaçmıştım.

Batu'yla da artık konuşmuyordum. İrem ise benimle uğraşmayı kesmiş okulda bir kez daha popüler olmanın sevincini yaşıyordu. Bu defa Batu da en çok konuşulanlar listesinde başı çekiyordu.

"Al Bar'a Pazar günü gitmemiştim .Aslında sahne bana çok iyi hissettiriyordu ama Emre'yle yeniden yakınlaşmak istemiyordum. Batu'yla olanlardan sonra yeniden birine inanmak,güvenmek, aynı şeyleri yaşayacağını bile bile yeni bir ilişkiye başlamak benim için çok zordu.

Emre'yle bu akşam buluşacağız ve ertelediğimiz konuşmayı bu akşam yapacağız diye konuşmuştuk. Okuldan dönüş yolunda yine aynı düşüncelere boğulmuş çırpınıyordum işte. Her şey baştan tekrar dönüyordu zihnimde ve zihnim yorulmak bilmiyordu.

Telefonumun ekranda Suzan yazsını belirince gülümsedim.

"Görünmez," diye neşeli bir kadın sesine cevabım kuru bir "Efendim, " oldu.

"Biraz önce Emre'yle konuştum. Aranızdaki şeyden haberim var. Bu akşam bir isim koyacaksınız sanırım. " 

 Emre Suzan'a her şeyi anlatmıştı.Tabi birine içini dökmeye ihtiyacı vardı. Benim de öyle sanırım. Konuşacak bir arkadaşım olsaydı keşke... Saliselik bir zaman diliminde düşüncelerim birbiri arasına girmiş düğüm olmuştu bile. Hangi cümle hangi cümleden sonra gelecekti hangi sorunun cevabı önce cevaplanacaktı bilmiyordum.

"Biraz özenli giyin! Özenli ol! Güzelliğinin hak edeceği şeyler giy lütfen,"diye sıralarken ben de gözlerimi deviriyordum.

Biraz daha konuştuktan sonra kapattık. Dolabı açıp akşam için giyeceğimi seçecektim. Biraz bakınca hiçbirinin benim tarzımı yansıtmadığını fark ettim. Ben rahat giysilerin içinde sonsuz huzuru yakalarken bu giysiler beni esir alıyor istediği gibi kısıtlıyorlardı.

Elimle askıları kenara ittip siyah bir etek ile beyaz ince bir kazak seçtim. Eteği ve kazağı üzerime tutup aynaya sahte sahte gülümsedim.

Hazır olduğumu hissettiğimde odamdan çıktım. Ailemi görürüm diye salona göz gezdirdim ama kimsecikler yoktu. Ben omuzlarımı düşürüp iç çektiğim sırada Emre gideceğim adresi mesaj attı.

Güneş ufukta kaybolalı çok olmuş gökyüzü rengini değiştirip uykuya hazırlanıyormuş gibi görünüyordu. Sokağımızın köşesindeki taksilerden birine binip elimdeki adresi uzattım. Adam gözlerini kısarak okuyup "Tamamdır," dediğinde telefonu çektim. Bir süre camdan şehri izledim. O kadar yabancıydım buraya... O kadar ait değildim ki...

Taksinin durmasıyla heyecanıma heyecan eklendi. Titreyen bacaklarım birbirine çarparken parayı uzatıp arabadan çıktım. Hafif meltemi yüzümde oynaşınca  tuhaf bir huzur hissettim. İleride uçurumun kenarında Emre'yi gördüm. Kısa süre onu uzaktan izledim. Omzunun üzerinden bakarken beni fark etti. Gülümseyip "Neyi bekliyorsun? " dedi.

Gülümsedim. " Hiç, " kısık sesle homurdandım.

Göz kırpıp elini belime koydu ve birlikte önünde durduğumuz mekana girdik. Tuhaf bir yerdi. Masa ve sandalyeler yerine kocaman siyah ve beyaz renkte minderler vardı bir de duvarı kaplayan kocaman bir ekran televizyon . Biz en köşeye geçip minderlere yerleştik. Dizlerimi kırıp otururken eteğinin açılmamasına dikkat ettim. Etrafımı incelemeye başladığımda denizi gösteren camın bir akvaryum olduğunu gördüm. Rengarenk balıklara hayranlıkla bakarken Emre'nin sabırsız sesini duydum.

"Bu hafta pek konuşamadık yoğundun galiba ne zaman konuşmak istesem reddettin beni." derken sesi sitemli bir anlayışla harmanlanmış gibiydi.

"Aslında evet sınav haftasıydı ve bilirsin sınav haftalarını... Sen ne yaptın? "

" Her saniye seni düşündüm. " 

 Son cümlesini duyduğumda kalbim hızına hız kattı. Başımı kaldırıp yüzüne baktığımda öfkeyle parladığını gördüm.

" Aptal arkadaşın, o geceyi mahvetti. Her şeyi planlamıştım . Mükemmel bir gece olacaktı. "

" Öyleydi zaten, " diye mırıldandığımda beni kendine çekip sıkıca sarıldı. Başımı omzuna düşünce kokusuyla sarhoş oldum. O da aynı şekilde derin bir nefes aldı.

Birkaç dakika öyle kaldık. Sonra tekrar konuşmaya başladı.

" Gizem acele etmek istemiyorum . Her şeyin mükemmel olmasını istiyorum. İlk kez biriyle sevgili olacaksam bu kusursuz olmalı. Senin yanında çok iyi hissediyorum. Beni mutlu ediyorsun. Benden kaçma, aksine hep yanımda ol . Senden hiç sıkılmam ben. Kalbinde yerim olsun istiyorum. Sevgilim ol istiyorum."

__________________________

Olaylar çok çok hızlı gelişiyor ama bu elimde olan bir şey değil onlar ne yaşamak istiyorlarsa onu yazıyorum.

GÖRÜNMEZ KIZHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin