ÖZ GEÇMİŞ(Hadi Tanışalım)

1.6K 31 0
                                    

KARAHANLI
Halil Karahanlı ile duyulan Karahanlı soyadı yeni döneminde Mira Karahanlı ile hız kesmeden büyümeye ve ünlenmeye devam etmektedir. Ali Karahanlı yetiştirdiği varisin yanı sıra bir çok otele sahiptir. Halil Karahanlı eskilerin en saygın ve en bilinen yeraltı adamı olarak tarihe geçmiştir. Ölümünden sonra işleri büyük oğlu Ali Karahanlı devir aldı. Ali Karahanlı hep bir erkek çocuk isterdi. Tıpkı onun yaptığı gibi öldükten sonra babasının izinden gitmesi onun en büyük hayalli sayılırdı.

Leyla Karahanlı ilk çocuğuna hamileyken Ali Karahanlı'nın erkek kardeşi ,Ferit bir erkek evlat sahibi olmuştu. O dönem araları kötü olan kardeşler bunu fırsat bilip barıştılar.

Ali Karahanlı bir kızının olucağını öğrendiği zaman dünya birkaç saniyeliğine durmuştu sanki. Aklına gelen 'bir varis kız olamaz.' düşüncesi beyninin içini yiyiyordu.

Sancıları tutan Leyla Karahanlı acil olarak hastaneye kaldırıldığında Ali Karahanlı bir yerlerde birilerine silah satışı yapıyordu. Mira Karahanlı zorlu bir ameliyat sonucu dünyaya geldi. Geç de olsa hastaneye varan Ali bey hızlıca karısının yanına gitti.

Hemşire parmak kadar çocuğu Ali Karahanlı'nın kucağına verdi. Ali Bey düşündü, zaten kız babası olucağını öğrendiği günden beri aynı şeyi düşünüyordu.

'O bir Karahanlı. O benim kızım. Onu en iyi şekilde ben yetiştiririm. Bir veliaht prenses yetiştirmek tabi zor olur ama benim kızım o. Varis olucak.' Kızının başına minik bir öpücük kondurdu. Kulağına eğildi. Üç kez;

'Mira Karahanlı,Mira Karahanlı, Mira Karahanlı' Rusça'da Dünya anlamına gelen Mira ismi onun dünyası olucaktı.

Mira Karahanlı her zaman babasının kızı oldu. Her zaman sütünü veya başka bir ihtiyacını babası yapmazsa ağlardı. İlk kelimesi tabi baba olmuştu.

6 yaşına geldiğinde o güzel hayatını babasına çevirecek cümleyi kurdu.

'Baba ben ne zaman senin gibi olabilirim?' babasının kucağına kurulup ona baktı.

'Belinde silah taşıyosun ve hiç bir şeyden korkmuyosun. Tam tersi herkes senden korkuyor. O korkunç gökgürültüsü seslerinden nasıl korkmuyorsun hiç anlamıyorum.'

'Kızlarda silah olmaz ve gök gürültüsü sadece geçer gider.'

'Ama silahım olmadığında nasıl sana benziycem? Sen gittiğinde annemi ve kardeşmi nasıl koruycam?' Ali Karahanlı anlamıştı ki zamanı gelmişti. El işaretiyle kapıda onu bekleyen adamı yanına çağırdı.

'Mehmet hazırlığını yap talime gidiyoruz.' Mira Karahanlı duyduklarıyla odasına koştu. Annesinin terzisine gizlice yaptırdığı kamuflaj pantolonu giydi. Boynunda olan babasının ilk hediyesini, doğduğundan beri hiç çıkarmadığı künyesini düzeltti. O gün veliahtlığını kanıtladığı ilk gün olarak bilinirdi. Karşısına geçen hiç kimse kızsın yapamazsın,kızların silahı olmaz tarzında bir ayrım yapamadı.

7 yaşına geldiğinde babası prensesinin elinden tuttu ve bir toplantıya gittiler.

'Ben sana konuş demeden konuşmaıycaksın.' kafasını sallayarak onayladı. Bu cümlenin üstünden bir yıl geçmesine rağmen ağzını açmamış soranlara cevap bile vermemiştir. Babası bir aile yemeğinde durup dururken 'konuş' demiş sadece kimse anlamasa da Mira Karahanlı "tamam baba" diyerek konuşmuştur.

Mira silah eğitimlerinin yanı sıra birinci sınıfa da başlamıştı. Bir çocukla tanıştı. Berk. O yaşta birbirleri ile çok iyi anlaşmışlardı. Saf bir sevgi beslemişlerdi. Daha sonra Berk mecbur kalmış ve başka bir ülkeye gitmek zorunda kalmıştı. Mira içinde büyüyen kine ve öfkeye izin vermişti.

Bu sırada tek büyüyen Mira Karahanlı değildi. Onunla büyüyen bir Karahanlı soyadı vardı.

15yaşına geldiğinde ise babası kızını hisse sahibi olması için şirkete çağırmıştır. Mira sevinerek şirket kapısından içeri girmişti. Kapıda bekleyen ve telaşlı sekreteri görünce koşarak yanına gitmiş.

'Babam nerde, bir şey mi oldu ona?' bu soru aklını oynatıcak derecede tekrar ediyordu.

'İçeri de silahlı bir adam var. Ali bey de içerde. Po' sekreterin sözünü beklemeden postallarının içindeki çakısını çıkarmış. Koluna yerleştirmişti.

O günden sonra ne Mira Karahanlı aynı ufak kız çocuğu kaldı. Ne de Karahanlı soyadı unutulur olmuştu. 17 yaşından sonra Mira Karahanlı'nın hayatına da biz tanıklık edelim.

SAYER

Sayer soyadı Karahanlılar'dan son derece farklıydı. Sayer ailesi de öyle.

Murat Sayer birkaç otel ve bunun yanında birçok şirket sahibidir.

Murat Sayer temiz ve yardımsever bir iş adamı olarak bilinir ve birçok Avrupa ülkelesinde ortak yaptığı projelerle adını duyurmayı başarmıştır.

Eşi Zeliş Sayer hamile olduğu çocuğunun haberini Murat Sayer'e vermek için bir organizasyon yapmıştı. Sıradan romantik bir akşam yemeği.

Murat Sayer eve gelmiş ve yerde baygın yatan karısını görmüştü. Başından ve karnından kanlar akıyordu. Hemen hastaneye götürmüş ve ameliyata alınmıştır. Uzun beklemeler sonucunda içerden çıkan doktor başını eğerek Murat beyin karşısına geçti.

'Bebeği kaybettik. Çok üzgünüz beyefendi.'Murat Sayer anlamaz bakışlarıyla doktorun suratına bakmaya devam etmiştir.

'Sanırım bunu eşiniz anlatsa daha doğru olur. Birazdan normal odaya alıcaz.' O sırada yoğun bakımdan başı sargılı çıkan karısınn peşinden gider. Odaya girdiğinde yavaş yavaş gözünü açtığını görür ve Zeliş'in eli direk karnına gider

'Bebeğim' ağlamaya başladığında Murat Sayer eşinin başucuna çömelip saçlarını okşar.

'Zeliş'im ne bebeği? Herkes diyip duruyor.' kadının ağlaması şiddetli bir hal almışken karısının saçlarını okşuyordu.

'Murat bir bebeğimiz olucaktı.' kadının hıçkırıkları iç çekmelere dönmüştü. Murat Sayer odanın içinde bir o tarafa bir bu tarafa yürümeye devam ederken beynin de ise ya ona bir şey olsaydı düşüncesi öldürüyordu onu.

'Ağlama birtanem. Sana bir şey olsaydı ben napardım.' alınlarını birbirine değdirir.

'Ama sen bir çocuk istiyordun. Çok istiyordun.'

'Yetimhanede de birçok baba istiyen çocuklar var. Sen yeter ki üzülme artık.' Bunun üzerine yeni doğmuş daha bir yaşında olmayan Berk bebeği evlat edinmişlerdi.

Bir süre Antalya'da yaşadıktan sonra Murat Sayer'in işleri için Amerika'ya gitmek zorunda kalmışlardır ve bu yüzden Berk Sayer Mira Karahanlı'dan kopmuştur.

Berk yavaş yavaş büyürken Selin adında bir kız kardeşi olur. Kızının Türkiye'de büyümesini isteyen Murat Sayer tekrar Antalya'ya taşınma kararı alır.

'Baba tekrar aynı evimizde oturabilir miyiz?' Eski oturdukları yere gider baba oğul.

'Nasıl istersen şehzadem' o sırada bir çocukla beraber Mira Karahanlı'yı görür. O günden sonra Mira nereye ben oraya diyerek her şeyi baştan başlatır. Bakalım 18 yaşından sonra Berk Sayer sevdiğine kavuşucak mı?

Varis MafyaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin