Bölüm 29

112 3 20
                                    

Hava yeni yeni aydınlanmaya başlarken benzinliğe yanaştım. Kahve ve biraz atıştırmalık alıp çıktım. Ceketimi Berk'in üstüne güzelce örttüm. Hava hafif atıştırıyordu. O yüzden soğuk gibiydi. Klimayı da düşük bir ayara getirdikten sonra gaza basıp kahvemden de bir yudum aldım. 

"Berk, Berk uyan hadi geldik." hafif kolundan sarsıp sesleniyordum. Gözlerini aralayınca geri çekildim. Kemerimi çıkarıp arabadan inerken kolumu tuttu.

"Tam olarak nereye geldik?"

"Bizim şirketteyiz ama çocuklar eve bırakır seni." arka koltuktan siyah takım elbise çantasını aldım. 

"Seninle kalsam olmaz mı?"

"Olmaz. İşim gücümün arasında bir de senle uğraşamam ki zaten benim işim uzun sürücek." arabadan indiğimde yanıma gelen adamlara baktım. 

"Önce avukatı odama gönder sonra da şunu eve bırakın." 

"Tamam efendim." ben içeri girerken üzerimdeki bakışları görmezden geldim. Odama girip tuttuğum askıdan kapıya astım. Masaya oturacakken kapı tıklandı.

"Gel." içeri giren avukata elimle sandalyeyi  işaret ettikten sonra karşısına oturdum. 

"imza işi yarına kalsın. Babama ulaştınız mı?"

"Hayır efendim. Acaba polise mi gitsek?"

"Yok ben hallederim. Sen çık Mehmet gelsin."

"Peki efendim." şapkayı çıkarıp stresle elimi saçlarımdan geçirdim. Telefonum çalınca masadan alıp ekrana baktım. 

Kuzen arıyor..

"Söyle."

"Nerdesin kızım sen? Saatlerdir seni arıyorum."

"Ha bulamazsın ki beni zaten."

"O ne demek?"

"Antalya'ya döndüm ben."

"NE?" yüzümü buruşturup telefonu biraz uzaklaştırdım. Kapı açılınca Mehmet abiye koltuğa oturması için işaret ettim.

"Ne zaman, nasıl, neden?"

"İstediğimiz sorudan başlayabiliyor muyuz?"

"Mira" öfkeli sesiyle uzatmadan sorularını cevapladım.

"Dün akşam, arabaylan, ufak tefek imza işi. Şu anda da işim var hadi Allah'a emanet. Ha Berk'te burda." telefonu kapatıp tekrar masaya koydum. 

"Söyle gülüm."

"Mehmet abi babamlarla en son ne zaman konuştun?"

"Üç dört gün olmuştur be abim." 

"Of çıldırıcam şimdi." ayağa kalkıp odada yürürken başımı ellerimin arasına aldım. telefonum çalınca masaya gidip masanın üstünden aldım. 

Bilinmeyen numara arıyor..

"Alo"

"ooo güzeller güzeli prensesimiz sonunda sana ulaşabildik ya. Sen ne kadar meşgul bir insansın öyle."

"Kimsin sen?"

"Aa ne çabuk unuttun beni?" 

"Tanışıyor muyuz?"

"E ama seni her kaçıranı unutur musun sen?" 

"ne istiyorsun? Vaktim yok."

"Oo öyle deme prenses. Ama babanı istemiyorsan sıkıntı yok."

Varis MafyaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin