"Ben sizin şirketin o tarafa gidicem. Beraber gidelim istedim."
"Ya sen be-" gülme sesi gelince arkama döndüm.
"Anne iş konuşuyorum. Yalnız bırakın beni. " onlar giderken biraz yürüyüp bahçe koltuğuna oturdum. Berk'e de karşımdaki sandalyeyi işaret ettim.
"Beni çıldırtmaya mı çalışıyorsun? Neden beraber gidelim? Ya babam evde olsaydı, neden risk alıyorsun? Sen canını sokakta mı buldun?"
"Sen de buldum işte. Hem çıkıcak mısın daha bekliyim mi?"
"Tamam dur eşyalarımı alıyım." hava da biraz esiyor gibi olunca üstüme ceket mi alsam diye düşündüm. Aman boşver. Yukarı çıkıp saatimi taktım. Belime koyduğum beretta ile üzerimi düzelttim. Güneş gözlüğümü takıp aynaya baktım. Hazırdım işte ya. Hızlıca aşağı indim.
"Mira biraz daha yeseydin ya kızım. Kuş kadar kalmışsın. Hem arkadaşın kim?"
"İşim var. Ayrıca arkadaş konusunda tek bir soru dahi duymak istemiyorum. Hadi Allah'a emanet. Gerekmedikçe evden çıkmayın." ön kapıdan çıktığım da Berk arabanın kaputuna yaslanmış telefona bakıyordu.
