"Teşekkürler." çayımı alıp dudaklarıma götürdüm. Derin birkaç nefes aldım.
"Yaptın mı intikam planı?" Gülerek sorduğu soruya bende güldüm.
"Aslında hayır. Aslında intikam almak istemiyorum." Çayı ayakkabıma doğru püskürttü ve gözlerini kocaman açarak bana baktı.
"Ama Karahanlılar he.." sözünü ti'ye alma tavrıyla kendim tamamladım.
"Ama Karahanlılar her zaman intikamını alır diceksin. Ama bu sefer Mira olup onu bağışlamak istiyorum sanırım. Ben onu gerçekten çok seviyorum ve kaybetmek istemiyorum. Şu an bile çok özledim sarılmayı."
"Peki ya şimdi napıcaksın?"
"Rezil oldum herkese. Napıyım? Oturup insanların bana gülmene göz yumamam. Hatta şey yapim di mi ben. Aldatılmamışım gibi sevgilimle takılmaya devam edim di mi? Gurursuz, onursuzum ya ben." bacağım sinirden titremeye başladı.
"Sakin ol." bacağımı tutan eline baktım. "Ben sana gurursuz, onursuz davran mı dedim? Sadece korkak gibi kaçma, intikamını al."
"Annem gibi değilim ben, korkak hiç değilim ama Berk benden intikamını sağlam aldı."
"Nasıl yani?" elini çekip gözlerime dikkatle baktı.
"Hiç haber okumuyorsun galiba. Ben Şahin'le kulüp çıkışı üç beş fotoğraf vermiştim. Ama sırf babam delirsin diye. O da intikamını böyle aldı benden." başımı denize çevirip çayımdan bir yudum aldım. "Sağlam intikam aldı. Ona kızamam, ben başlatmışım." bir şey söylemeyince ona baktım.
"Ben sana söyliyceğimi söyledim. Gurursuz, onursuz olamam diyorsan affedemezsin."
"En azından bir hafta uzaklaşmalıyım. Ufak bir yurtdışı tatili bana iyi gelir." ayağa kalkıp içeri doğru yürümeye başladık. Bardağı masaya bırakıp ön bahçeye doğru yürüdük.
"O zaman bir hafta git ve tamamen yenilenmeden gelme. Ama ben sana olucakları söyliyim." arabasının yanına gelip kapıya yaslandı ve kollarını göğsünde bağladı. "Aldatıldı, depresyona girdi, saçını kesti, boyadı, kafa topladı.. gibi gibi bir sürü şey konuşulucak. Bunları duymaya hazırlan da öyle git." sol yanağımdan öpüp arabasına bindi. Arkasından el salladım. çıkınca bende içeri girip elimdeki bardağı mutfağa bıraktım.
"İyi geceler." odama çıkıcakken annem ve Aysun teyze kollarıma girip beni mutfağa sürüklediler. "Noluyo ya?"
"Kimdi o çocuk?"
"Adı ne?"
"Aynı okulda mısınız?"
"Kaç yaşında?"
"Ne iş yapıyo?"
"Baban tanıyo mu?"
"An-"
"Ay tamam yeter." kollarımı kurtarıp tezgahtan su doldurup bir iki yudum aldım. "Aynı sınıftayız. Adı Karan, Karan Yıldırım. Benden bir yaş büyük, ne iş yapıyo bilmiyorum. Babam tanıyo. Annesi hakkında hiçbir fikrim yok. İyi geceler." suyumu da alıp odama çıktım. Dolabımdan pijama takımımı çıkardım. Kafamı karşıya uzattığımda Berk'le göz göze geldim. Perdeyi çekip camı da kapattım.
"Abla?" kafamı Berra'ya çevirdim.
"Efendim?"
"Şey."
"Ney Berra? Gevelemesene." çıkardığım kıyafetleri katlayıp dolabıma yerleştirdim.
"Ben bugün kavga ettim."
"Ne kavgası?" hızla ona dönüp sağa sola çevirdim. "Bir yerinde bişi yok di mi?"
"Kolum acıdı biraz. " hafif morluğu görünce çekmeceden morluk kremi aldım. Onu yatağa oturtup ben de yan bir şekilde yanına oturdum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Varis Mafya
ChickLitBen kitap yazmıyorum, sadece böyle bir hayat yaşamak için evrene mesaj bırakıyoruğm 😉