Bölüm 21

87 4 24
                                    

"Bence bu yemeği devam ettiririz." durup ona baktım.

"Anlamadım ben." iki elimi de tutunca tamamen ona döndüm.

"Diyorum ki sürprizim vardı sana. Oraya gidelim."

"Bilmiyorum yani hem babamla konuşmam lazım."

"Hadi Mira. Her gün doğmuyorsun sonuçta. Bir kerede kendin için iyi bir gün geçirsen ölmezsin."

"Ben yani bilmiyorum. Babamın bana ihtiyacı o-"

"Kontrol ben de. Sen bu kararsızlıkla adım atamazsın." anahtarı ve telefonumu alıp cebine koydu. Tuttuğu elimi de çekerek beni ön koltuğa oturttu. Ben geri çekilmesini beklerken kenardan kemeri aldı. Yaklaşarak kemeri takarken fazla yakınlığımız beni heyecanlandırmıştı. Nefesimi tuttum. Kemeri takmış olmasına rağmen hala çekilmedi.

"Sen nefesini mi tutuyorsun?" gülme tınısı ve sırıtmasına karşılık ben telaşlıydım.

"Ha-hayır ne alaka?"

"Bana öyle geldi heralde." geri çekilip kapıyı kapatınca derin birkaç nefes aldım. O da ön taraftan dolaşıp sürücü koltuğuna geçti.

"Otele dönelim. Herkes kendi halindedir zaten. Biz de sürprizime gideriz."

"Ne bu sürpriz ya? Merak ettim."

"Gidince görürsün." yanağımı iki parmağının arasına sıkıştırıp çekti. Şaşkın ve kızarmış yüzümü dışarı çevirdim. Ne deniyordu buna?

"Şarkı mı dinlesek?" dediğinde ona bakmadan başımı salladım.

"O zaman bu şarkı benden sana olsun." dediğinde ona baktım.

Madrigal-kelebekler

"Bütün şarkıyı bana bakarak söylemeyi mi düşünüyorsun? Öyleyse sağa çek de ölmeyelim." gülerek söylediğimde o bir yola bir bana bakıyordu.

"Kaybolurum, kendimi unuturum
Ama alışırım, yine de karışırım
Yokluğuna, boşluğuna
Umutsuz bir melodrama" tamamını bana bakarak söylediği için göz ucuyla ona bakmıştım. Tabi kızarmam ve gülüşümün eşliğinde.

"Ama ben alışamam sensizliğe." yanağımdaki baskıyla dudaklarım katlanmıştı. Yine öptü beni. Allah'ım sen yardım et. Sana geliyorum sanırım.

"Kaza yapıcaksın önüne bak." gülerek söylediğimde o da güldü ve önüne döndü.

"Durup durup öpme beni." yanağımı elimle silerken ona baktım.

"Doğru öpüp kaçmam lazım." piç piç gülerken bile nasıl bu kadar asil durabiliyordu?

"Senin yüzünden oldu."

"Ne ben mi dedim kaç diye?" böyle yanaklarından tutup ısıra ısıra sevilen bebekler var ya ha işte onlara hiçte benzemiyor. Çarpcam şimdi.

"Eğer sen öyle şeyler yapmasaydın ben de şey yapmazdım."

"Ne yapmazdın?" muzurluğu sinirimi bozucağı yerde hoşuma gidiyordu.

"Şey işte."

"Ney işte?"

"Şey işte ya?"

"Ne iş-"

"Öptüm işte." bağırarak söylediğim kelime kulağıma geldiğinde gözlerim far görmüş tavşan misali açıldı. Yüzüm alev alevdi. Yavaşça yutkundum.

Araba durunca ona döndüm.

"Heyecandan ölüceksin şimdi. Kalbin burdan duyuluyor." kapıyı açıp hemen kendimi dışarı attım.

Varis MafyaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin