ehade aşerah

45.5K 3.6K 1.3K
                                    

Dersler bitmiş, eşyalarımız hazırlamış, okuldan çıkış için hazırlanmıştık. Okulun bahçesinden arka tarafa, bisikletlerin bağlı olduğu mekana doğru gidiyorduk.

"O çubuk krakeri neden aldın? Almazdın diye zannediyordum. " dedi Ahsen.

"Aman ne bileyim ben. Bir an da alırken buldum kendimi. " dedim ve çubuk krekeri ona uzattım. Aldıktan sonra vermeyi de unutmuştum.

Hala daha beynimi meşgul eden meseleler vardı.

"O çocuk ne zamandan beri burada? " dedim birden.

"Hangi çocuk Fırat mı? " dedi şaşkınkıkla.

"Hayır tabii ki." dedikten hemen sonra adını hatırlamaya çalıştım. "Şu ela gözlü. "  diye ekledim.

Ahsen sırıtmaya başladı.

"He sen Muaz'ı diyorsun." dedi imalı bir şekilde.

"Heh evet o. Ben onu gördüğümü hiç hatırlamıyorum. " dedim.

"Sen zaten kime bakıyorsunki Efnan? "

Güldüm.

"Geçen sene gelmişti sanırım. Transfer öğrenci diyorlardı. "

"Hmm demek öyle. " dedim kaşlarımı kaldırarak. "Acaba neden transfer oldu? Fırat'ın tayfasından olduğuna göre kesin bi şey v-"

"Yaa ben Edebiyat Defterimi almayı unuttum!? " dedi birden telaşlı bir şekilde. Sözümü kestiğinin farkında bile değildi.

"Tamam git al beklerim ben seni. " dedim. "Niye bu kadar kastın. "

Gözleriyle arka tarafı işaret etti.

Durum şimdi anlaşılmıştı. Asıl mesele başkaydı.

Ahsen'in abisi.

Buraya doğru geliyordu.

"İkindi namazını kıldınız inşallah."

Ben kafa sallarken Ahsen hiç bir şey yapmadan duruyordu.

"Hadi Efnan neyse onun evi yakın. Peki ya sen Ahsen? " dedi gülümseyerek.

Çok hilm sahibi bir Hocaydı. Hiç bir şeye kızmaz, gülümseyerek işini hallederdi.

Ama Ahsen'in bu tepkilerini görünce bundan vazgeçiyordum. Abisinden fazlasıyla tırsıyor gibi gözüküyordu.

"Hemen kılıp geliyorum Hocam. Ay. Aman Abi. "

Ahsen geldiğimiz yolu gerisin geriye giderek okulun içerisine girdi ve gözden kayboldu.

O sırada Ahsen'nin muhterem abisi Rıdvan Hoca karşımdaydı.Kendisi okulumuzun Din Hocasıydı.

"Ben her zaman kontrol edemiyorum. Namazlarını kılıyor değil mi? Evde bir kaç kez kaçırdığına şahit oldum. "

"Bizzat beraber kılıyoruz Rıdvan Hocam."

"Zamane gençleri işte peşinde koşmadıkça salıyorlar. " diyerek vaaz vermeye başlayan Rıdavan Hoca'ya başımı sallayarak eşlik ediyordum.

"Haklısınız Hocam"

"Bizimle gelmek ister misin?  Eve bırakabiliriz. "

"Yok hocam teşekkürler. Bisikletim var."

"Sen bilirsin. O zaman selametle." dedi ve yanımdan ayrılarak arabasının yanına gitti.

Bende sıra sıra dizilmiş bisikletlerin arasından kendimkini aramaya başladım.

"Sarı, siyah, pembe, sarı ve beyaz. Ah işte benim ki. "

Çantamı çıkararak bisikletin sepet kısmına koydum. Allahtanki başka garip bir not ile karşılaşmamıştım.

Bisikletin zincirini çözmek için yere çömeldim ve kilidini açmak için uğraşmaya başladım.

"Ne oluyor buna ya. Her zaman açılan kilit neden açılmıyor. " diye kendimce söylendiğim sırada hemen yanımdaki bisiklete başka birinin geldiğini gördüm.

Kiliti bir kaç kere daha zorladıktan sonra üfleyerek ellerimi çektim. Anlık olarak sinirlenmiştim.

İşte tam o sırada birinin sinsice gülme sesini işittim.

"Yardıma ihtiyacın var sanırım. "

Kafamı sesin geldiği yöne doğru çevirdiğimde bir çift ela gözle karşılaştım.

Tekrardan.

Hala o gün sinirden mi yoksa heyecanda mı kalbimin atışı yükseldi bilemem.

Babam haklıymış.

Göz bir kere bakınca aldanır, tekrar bakmak istermiş.

~

Herkese iyi karantinalar.
Zaten corona var.... Neyse bu konu çok uzar.

Hadi eyvallah.

Haram Bro |TextingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin