Ne zaman bekletmek istemiyorum diyerek başlasam yine bekletiyorum farkındayım o yüzden bu sefer öyle bir şey demiyorum.
Nasılsınız? Sizi özledim. Bölüm yazmasam bile aslında burada aktifim, yalnızca bölüm yazmam zaman alıyor yoksa yazdıklarınızı, aramıza yeni katılanları hep görüyorum ve ne kadar teşekkür etsem az kalacak gibi hissediyorum. Beğeniyor olmanızı, öneriyor olmanızı gördükçe duygulanıyorum sonuçta benden fazla sizin emeğiniz var burada bunu sürekli söylüyorum ve söylemeye de devam edeceğim. Minnettarım bu konuda size
Kendinize dikkat ediyorsunuz dimi? Tedbirinizi alıyorsunuz umarım, ellerinizi sık sık yıkayın ve keyfi olarak asla dışarı çıkmayın. Ne zaman biter, ne zaman normale döneriz bilmiyorum ama bir süre evde kalmaktan kimseye zarar gelmez diye düşünüyorum, bende bu esnada bol bol bölüm atayım diyorum :) en azından evde zaman geçsin.
Bu bölüm biraz soft olacak, bazı olayları anlamanız açısından açıklayıcı bir bölüm yazacağım, yine de sormak istediğiniz bir şey olursa mutlaka sorun cevap veririm.
Yorum-oyla yapmayı unutmayın lütfen.
Okuyan gözlerinize sağlık
SİZİ SEVİYORUM
Medya* Billie Eilish- i love you
***
Tanrı bazı insanları, bazı insanlara armağan olarak verir. Benim hayatım da ki en büyük armağanım Jimin'di. Hayatımın her noktasında yanımda olan, bir kere bile yaptığım doğrularla veya yanlışlarla bana sırtını dönmeyen, gücünün yettiği veya yetmediği kadar yanımda duran, bütün saçmalıklarımdan bıkmayan...
Şu anda hayatımda armağan olan isimlendirebileceğim bir kişi daha vardı, Kim Taehyung. Uzun zamandır tanımıyorum bu doğru, yeni yeni tanımaya başlıyorum fakat hissediyorum. Hayatımın belki de dönüm noktasını Taehyung ile birlikte yaşıyordum, yaşayacaktım. Onu tanıdığım ilk günden itibaren bir an olsun eksilmeyen hislerim, gün geçtikçe daha da artmaya başladı. Hayatım eksik bir puzzle gibiymiş sanki ve Taehyung gelince eksik parçam tamamlanmış gibiydi.
Hiç bir zaman ona dair hislerimi isimlendirme arayışına girmedim. Aşk değildi, belki sevgi kadar eksik değildi, etkilenmek kadar basit hiç değildi. Peki tam olarak neydi? Bazı şeyleri isimlendirmek için zamana mı bırakmam gerekiyordu? Emin değilim.
...
"Çok güzelsin sevgilim." Dudaklarını alnıma bastırdığı an, dudaklarının arasından üç kelime döküldü. İçtendi. Kim Taehyung bana her zaman içtendi, samimiydi. Bana söylediği hiç bir kelimenin samimiyetini sorgulamadım, bu yüzden koşulsuz inandım belki de ona. İnanıyorum.
Bacaklarım belinin iki kenarında, bacak aramdan çıkmasını istemediğimi belli edecek bir şekilde sıkıca sarılıyken, zaten ona ait olan bedenimde, kalbini sımsıkı sarıyordu. Üzerimde ağır ağır sürtünmesi çıldırtacak gibi hissettiriyordu. Bedenim yanıyordu. Söndürebilecek tek etken dudaklarıyken öpmüyordu, tadımı tamamen almak istercesine ağır hareket ediyordu. Sabrım kalmamış gibi hissediyordum, dizlerim çoktan titremeye başlamıştı. İç çamaşırımın ıslandığını hissediyordum belli etmemeye çalıştıkça daha fazla, çok daha fazla arzuluyordum aslında.
Dudakları kirpiklerimi ağırca ıslatmaya başladığı anda, istem dışı kapanmıştı gözlerim. Ellerim bildiği yolda uzun bir yolculuğa çıkmıştı çoktan. Sıcak tenine dokunmaya başladığım anda, zaten yeterince yanan parmak uçlarım artık kavruluyordu. Teni her zaman olduğundan daha sıcaktı, çok daha fazla yakıyordu. Dokunduğum anda sönecek gibiydim, sönmedim. Ellerimi ateşe soktum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BIG BOSS | TAEKOOK
Fanfiction"Yanımda mısın, karşımda mısın Jeon Jeongguk?" "Yanındayım Kim Taehyung." O gün bir saniye bile düşünmeden "Yanındayım." dememin ardından asla karşısına geçmedim, geçemedim. Çünkü benim yanım onun soluydu, soluğumdu; her defasında nefesimi kesmesine...