22

1.9K 168 129
                                    


Yüzdük, yüzdük, yüzdük sonunda kuyruğuna yaklaştık sdhfjhdf 

Finale son 8 bölüm kaldı, önceden de bahsettiğim gibi muhtemelen bu bitmeden bir diğer kitabı yayınlarım. En az bunun kadar seveceğinizden eminim, hatta size bir sır vereyim mi? Belki bundan daha çok seveceksiniz :( 

Finale yaklaştığımız için bölümleri uzun yazmaya başladım, umarım sıkılmıyorsunuzdur. Bunu istemem biliyorsunuz. 

Bu bölüm biraz da Min Yoongi'nin karanlık ve üzücü geçmişine göz atalım istedim. Olaylar toparlanmaya başladı, umarım aklınızı karıştıran bir şey yoktur varsa da mutlaka sorun. Ayrıca karakterlere kızmayın hepsinin geçerli sebepleri mutlaka vardır dimi? Yoksa canım öyle istedi diye öyle yazmadım sdhjfhjkfg 

Yorum-oyla istiyorum tabii ki, parmak uçlarından öptüklerim

Okuyan gözlerinize sağlık

SİZİ SEVİYORUM 

***

1 HAZİRAN 2013

Uğultu, sevmediğim insanlar, yüksek ses ve tabii alkol. Hayatım bunlardan ibaretti. Her gün bir başkasıyla bitirirdim günü. Düzenli olarak gittiğim bardan, gözüme kestirdiğim birine teklif eder onunla birlikte evin yolunu tutardım. Henüz biri bile reddetmedi. Öyle çok fazla yakışıklı da değildim ama belki de konuşacak doğru kelimeleri buluyordum. Düzenli ilişki adamı olamadım bir zaman. Düzenli bir hayatımda olmadı aslına bakarsak. Her zaman tektim. Biyolojik olarak bir babaya sahiptim, varlığını bilmediğim ve bulup hesap sormak için yanıp tutuştuğum... 

Herkesin aksine bir çocukluğum mesela. Annemin beni soğuk ve karanlık bir depoda doğurması sonucu dünyaya gelmiştim. Biyolojik babam, bizi bir depoda hapsetmesine rağmen oldukça iyi davranıyordu aslında. Annemin benim için istediği her şeyi getiriyor, yüzünü bir kere görmesem bile konuşmasını duyunca gülümsediğini hissediyordum. Ya da maskenin ardından gördüğüm kısılan gözlerine bakarsak. Takıntılı bir adamdı. O depodan çıkarsak onu bırakacağımızı biliyordu, bırakırdık da. Kimse güneş görmeyen bir yerde, rutubetin ortasında bu kadar uzun süre kalamazdı. Sekiz sene kaldım orada. Çocukluğumun en güzel yaşlarını, hatırlamadığım bebekliğimi, bu depoda geçirdim. Aklımda kalan tek bir anım yoktu mesela. Annemin çığlıkları, bana belli etmemeye çalışarak ağlamaları hariç. 

Hayatımda tek gördüğüm insan annemdi. Başkasına ihtiyacım da yoktu. Ta ki bir gün oda benden gidene kadar. Sonrasında tamamen yapayalnızdım. Yetimhanede benimle birlikte büyümeye çalışan çocuklarla birlikte kaldım bir kaç sene. Her fırsatta oradan kaçmayı denedim. Bütün hayatımı benden çalan adamı bulup, yüzleşmek istedim. Yetimhaneye sürekli gelen bir adam vardı, ben de dahil bir çok çocuğa hediyeler alırdı, eli her zaman dolu gelirdi desek doğru olurdu. Fakat benimle her zaman ayrı ilgilendi. Haftada bir geliyordu öncelerde, benimle konuşmaya başladıktan sonra iki günde bir gelmeye başladı. Son zamanlarda ise artık her gün geliyordu. Her gün bana hediye alıyordu, benimle çok fazla yakından ilgileniyordu. Öyle ki bir gün beni buradan alacağına inanmıştım. Onun alacağı günü bekliyordum, kaçmayı denemiyordum. Benimle yaşıt olan veya benden büyük olan çocuklarla arkadaşlık etmeye başlamıştım. Donuk suratlı müdürün de dediği gibi; "İnsanlara alışmaya başlıyordum." En azından bir süreliğine öyle sanıyordum. Sürekli beni ziyaret eden adamın, müdürle konuşmasını duyana kadar. Müdürümüz ısrarla, "Yoongi sizden sonra değişmeye başladı Bay Kim, bir anda hayatından çekip gidemezsiniz. Onu bir daha toplamak mümkün dahi olamaz." 

"Haklısınız ama bakın benim zaten bir ailem var. Onu alıp, ailemin arasına sokamam. Eşim sürekli buraya geldiğimi öğrendi ve iki tane oğlum varken başka bir çocukla ilgilendiğim için tepkili. Üzgünüm." O konuşmadan sonra bir daha da gelmedi. Hayatımda tek güvendiğim, kendimi açtığım insan da bir anda gidince benden, bir daha da kimseye güvenmedim. Her aklıma geldiği zaman küfrettim ona. Madem bir ailesi vardı neden beni kandırdı diye düşündüm sürekli. Kin dolmuştum ona. Beni terkettiği için bütün hayatını bitirmek istiyordum. Ailesine zarar vermek istiyordum. Belki yersiz bir kıskançlıktı benimkisi, benden iyi hayat sürmelerini kabul edemiyordum ama yine de beynimle verdiğim savaşı kazanamıyordum. Bazı gerçekleri öğrenmem bir kaç senemi almıştı. Bazı şeyler için geç kalmıştım, en azından bir gün tesadüfen oğluyla tanışana kadar. 

BIG BOSS | TAEKOOKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin