17

2.4K 217 72
                                    

Selam benim küçük ailem 💜

Fazla bekletmeden gelmek istedim geldim de agfdgfd

Nasıl ilerliyoruz sizce? Beğenmediğiniz bir şeyler var mı? Mesela fazla uzundur veya fazla kısadır gibi. Kitapta görmek istedikleriniz var mı? Varsa belirtin lütfen

Hayalet okuyucularım çoğalmaya başladı bu durum biraz üzülüyor. Beğenmiyorsunuz gibi hissediyorum sonra düşünüyorum ve diyorum ki "Nemesis ilk bölümden bu yana seninle birlikte olup bölüm bekleyenler var, üzülme" Öyle işte belirtmek istedim bunu.

Yorum-oyla yapan parmak uçlarınızdan öpüyorum

Yazım hataları varsa yorumda belirtin, direk paylaşıp diğer bölüme geçeceğim kontrol etmedim :)

Okuyan gözlerinize sağlık

SİZİ SEVİYORUM

***

Hayatımın dibe vurduğu noktada olduğumu hissediyorum çoğu zaman. Nereden tutsam elimde kalan hayatım, yine hiç ıskalamadı mesela. Herkes gibi normal bir hayatım olsun istiyordum, tek sorunumun okula gitmemek gibi basit bir şey olduğu zamanlar. En sevdiklerimi gözümün önünde kaybetmek değil de, onlarla yaşlanmak. Peki şimdi hayatım öyle mi? Asla...

Elimdeki silahın namlusunda, birlikte büyüdüğüm adam vardı. Belki beni büyüten demem daha doğru olurdu. Jimin ile birlikte sürekli benimle uğraşan, her anımda yanımda olan Yoongi şu anda tam karşımdaydı. İlk defa ikisi de yanımda değil, karşımdalardı. Yoongi arabadan ağırca inerken, gözlerim Taehyung'un üzerindeydi. Yapacağı hamleyi tahmin etmeye çalışıyordum. Elleri bağlıydı, yüzünde bir kaç ufak yara izi vardı. Göz altları morarmıştı. Uyumadığı zaman anında belirginleşen göz altları yine onu ele veriyordu. Benim gibiydi. Tek farkla, yüzündeki gülüşü hala solmamıştı. Dudakları yukarı kıvrıktı, beni izliyordu. İstem dışı oluşan gülümsememi durduramadım, durdurmak istemedim. Kalbim yeniden atmayı başlamıştı. Gülüşüyle kalbime kahkaha attıran adam, yine tam karşımdaydı. Benimleydi.

Yoongi arabadan tamamen inmiş, adımlarını arabanın ön tarafına doğru atmaya başlamıştı. Gözlerimi Taehyung'dan hızlıca çekmiş, bu sefer odak noktamı Yoongi yapmıştım. Biraz önce gülümseyen dudaklarım, şu anda öfkeden dümdüz bir şekil almıştı. Bu durumum Yoongi'nin daha çok gülmesini, hatta kahkaha atmasını sağlıyordu. Oynamak istiyordu benimle. Sanki hiç canımı yakmamış gibi, daha da yakmaya çalışıyordu. Mimikleriyle bana "Sikimde değilsin!" Demeye çalışıyordu. Sahiden daha ne kadar yakabilirdi ki canımı? Yoongi ile gözlerimizin temasını bir an çekmeden birbirimize bakarken, kısa sürede yanında beliren Jimin ile birlikte gözlerim onun üzerinde durmuştu. Yaraları iyileşmeye başlamıştı. Üzerinde benim polarım vardı. Baldırlarına kadar inmiş polarım, üzerinde herhangi bir kıyafetimin de durduğu gibi oldukça bol duruyordu. Her zaman kıyafetlerine, kendine özenen Jimin bu sefer öyle değildi. Eğer bana ihanet etmemiş olduğunu bilseydim, kötü göründüğüne inanırdım. Mutsuz, daha çok pişman gibi bakıyordu bana. Neden pişmansın aptal? Sen değil miydin bana ihanet eden?

Yoongi'nin rahatsız edici kahkahasıyla birlikte bakışlarım tekrar onu bulduğunda, biraz önce boş elini uyduruk bir silahla doldurmuştu. Kendini korumak için eline aldığı belliydi. Çünkü istesem bir an düşünmeden onun canını alırdım burada. Silahın namlusu bana dönüktü. Fakat yemin ederim zerre içimde korku yoktu. Ben almam gerekeni almıştım ondan. "Hoşgeldin kardeşim." Ortamın zaten yeterince gergin havasını, söyledikleriyle tamamen germişti. Dudaklarımdan tutamadığım şekilde anlamsız bir gülüş firar ederken, gözlerim kısa süreli Taehyung'a dönmüştü. İki kaşını aynı anda kaldırmış, ağırca arabadan inmeye çalışıyordu. Elleri bağlıyken her ne kadar zor bile olsa, ona bakmamam için kaşlarıyla işaret veriyordu bana. Gözlerimi kısa süreli kapatıp, açtıktan sonra onu onaylamış ve tekrar Yoongi'ye dönmüştüm.

BIG BOSS | TAEKOOKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin